Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Asgari Ücret Ne Kadar Artırılmalı?” başlıklı yazısında, yılsonuna yaklaştıkça artan asgari ücret zammına yönelik hesaplarını paylaştı.
IMF’nin ve özellikle yabancı yatırım kurumlarının yüzde 25 oranında zam beklentisinde bulunduğu asgari ücrette 2025 yılında ne kadar zam yapılması gerektiğini belirtti.
Ekonomistlerin odağındaki asgari ücret artışının hem ortalama ücretlerin yakınsaması hem de zam oranında hemen hemen tüm sektörlerde baz etkisi yaratması açısından öne çıktığı aktarılırken enflasyonla mücadele kapsamında, talep artışını sınırlamak isteyen ekonomi yönetiminin de kontrol edilen bir alan olarak asgari ücret artışına önem vermesi gerektiğine değinildi.
GEÇMİŞTE ASGARİ ÜCRETE NE KADAR ZAM GELDİ?
2022'de yüzde 50,5 zam yapılan asgari ücret, yıl ortasında da yüzde 29 artışla 5.502 TL’ye yükselmişti. 2022 yılında yıl bazında artışında ise yüzde 94,6 olduğu kaydedilmişti.
2023'de yıl ortasında güncellenen asgari ücrete yıl başında yüzde 54,6, yıl ortasında ise yüzde 34 zamlanmıştı. 2023'te asgari ücret 11 bin 402 TL olarak tamamlanmıştı.
2024'te ise asgari ücret, yüzde 49 zam ile 17 bin 2 TL olarak kaydedildi.
Yeni yıla sayılı günler kala asgari ücret tartışmaları yeniden başladı.
ASGARİ ÜCRET GEÇMİŞ ENFLASYON KADAR ARTARSA NE OLUR?
Mahfi Eğilmez yıl sonunda belli olacak asgari ücret zammına ilişkin şu ifadeleri kullandı:
Asgari ücretin geçmiş enflasyon kadar artırılmasının dezenflasyon mücadelesine zarar vereceğini öne süren güçlü bir grup var. Bu grubun içinde IMF, Dünya Bankası, yabancı bankalar, yabancı fonlar, bir bölüm iş insanı ve hükümet yapılacak ücret artışlarının 2025 yılında beklenen enflasyondan fazla olmaması gerektiğini belirtiyor. Ücretlerde geçmiş enflasyona göre artış yapılırsa eline fazla ücret geçenlerin bu farkı talebe dönüştüreceği ve bu talep artışının enflasyonu yeniden yükselteceği düşüncesi öne sürdükleri görüşün temelinde yer alıyor.
“BÜTÜN ÜCRETLER BU ORANDA ARTIRILMALI”
Bu görüşün karşısındakiler ise emeği temsil edenler, bazı akademisyenler, bazı iktisatçılar ve emeği açlığa mahkûm ederlerse bunun önünde sonunda sermayeyi de vuracağının bilincinde olan az sayıda iş insanından oluşuyor. Bu görüşte olanların asgari ücret artışının oranı konusundaki görüşleri farklı olurken bazıları geçmiş enflasyon kadar zam verilmesini savunurken bazıları geçmiş enflasyona yakın ama onun altında, bazıları da geçmiş enflasyonun üzerinde artış yapılmasını savundu. Daha küçük bir grup da her ay enflasyon kadar ücret artışı yapılmasını öneriyor. Asgari ücretin artırılmasını savunanların bir bölümü, site ve apartman aidatlarının artışlarından yakınma çelişkisine düşüyor. Çünkü o aidatları belirleyen unsurların başında kapıcı, güvenlik görevlisi gibi çalışanların ücretleri geliyor.
MAHFİ EĞİLMEZ ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR?
Eğilmez, "Ben, ikinci grubun ilk alt grubunda yer alanlar gibi düşünüyorum. Yani asgari ücretin ve emekliler dâhil bütün ücretlerin geçmiş enflasyon kadar artırılmasının doğru olduğunu öne sürenlerle aynı düşünceyi savunuyorum. Bu görüşümün dayanaklarını sayısal olarak açıklamaya çalışayım." diyerek şu ifadeleri kullandı:
“SATIN ALMA GÜCÜ BU YILDAN DAHA DÜŞÜK OLACAK”
Asgari ücret 2024 başında bütün yıl uygulanmak üzere 17.002 lira olarak açıklandı. 2024 yılında yıllık ortalama enflasyon oranının yüzde 50 dolayında olacağı düşünülürse asgari ücretin 2024 yılı süresince yitirdiği satın alma gücünü yeniden yakalayabilmesi için 2025 başında en az bu oranda zam yapılması gerekir. Ki bu da asgari ücretin (17.002 x 1,50 =) 25.503 lira olarak belirlenmesi demektir. Asgari ücreti 2025 yılında kamu kesiminin beklediği enflasyon oranına göre artırmayı planlayanların düşüncesi mevcut asgari ücrete yüzde 25 zam yapmak şeklinde ortaya çıkıyor. Bu görüşün kabul görmesi halinde asgari ücretin satın alma gücü 2024 yılı başındaki asgari ücretin satın alma gücünün çok gerisine düşecek.
"2025 ENFLASYON ORANININ KAMU KESİMİNİN BEKLEDİĞİ GİBİ ÇIKMASI MÜMKÜN DEĞİL"
TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarını temel alarak yaptıklarını söyleyen Mahfi Eğilmez, insanların bu oranlara pek inanmadığına değindi. Merkez Bankası’nın her ay yaptığı Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketine göre 2025 Eylül ayında enflasyonun hangi oranda beklendiği sorusuna verilen yanıtların OVP’de öngörülenden çok farklı beklentilere işaret ettiğine değindi. 2025 yılsonu için Banka’nın kendi seçtiği piyasa katılımcıları yüzde 27,5, reel sektör temsilcileri yüzde 51, hane halklarının temsilcileri yüzde 71,56 oranında enflasyon oranı beklediklerini söyledi. Bu beklentilerle birlikte 2025 enflasyon oranının kamu kesiminin beklediği gibi yüzde 25 oranında çıkmasının mümkün olmadığını belirtti. Konuyla ilgili Egilmez, "Çünkü hepimiz biliyoruz ki 'beklentiler büyük ölçüde gerçekleşmeyi belirler'" dedi.
AÇLIK SINIRI 2024'TE 24 BİN 962'YDI
Açlık sınırı ocak 2024’te TÜRK-İŞ’in her ay açıkladığı rakamlara göre 15.048 olarak kaydedildi. Tek başına yaşayan bir kişinin yaşam maliyeti 19.630 lira olmuştu. Yani 17.002 liralık asgari ücret açlık, sınırının üzerinde, tek kişinin yaşam maliyetinin altındaydı. Ağustos ayında açlık sınırı 19.271 lira, tek başına yaşayan bir kişinin yaşam maliyeti 24.962 lira olarak duyuruldu. Bu hesaba göre asgari ücret hem açlık sınırının hem de tek kişinin yaşam maliyetinin altına düşmüş bulunduğu ifade edildi. Eğilmez, "Bu durumun yılsonuna kadar daha da bozulacağını düşünürsek asgari ücretin satın alma gücünü ne kadar yitirmiş olduğunu görebiliriz." dedi.
Eğilmez ayrıca "Merkez Bankası anketindeki tahminleri veya TÜRK-İŞ’in tespitlerini dikkate alırsak asgari ücrete yüzde 50’nin altında yapılacak zammın 2025 için beklenen enflasyonun bile yarısında kalacağını göreceğiz" dedi.
“ALIM GÜCÜNÜ DÜŞÜRÜNCE ENFLASYON DÜŞSEYDİ ARJANTİN YAPMIŞ OLURDU"
"Enflasyonun çözümü ücretlilerin satın alma gücünü düşürmek, kiraları dondurmak, fiyatlara müdahale etmek gibi yollardan geçmiyor" diyen Eğilmez, "Eğer öyle olsaydı Arjantin, elli yıldır denediği bu yöntemlerle başarılı olabilirdi." dedi.
"Enflasyonu düşürme konusunda faizi artırmanın yanında üç önemli adıma daha ihtiyacı var" diyen Mahfi Eğilmez, bu adımları şöyle sıraladı:
Kamu kesimindeki inanılmaz israfı düşürmek,
Kayıt dışı ekonominin üzerine gitmek, hukuku üstün kılmak, vergi adaletini sağlamak gibi yapısal reformları yapmak,
Teşvikleri ve devlet desteklerini doğru kullanarak üretimin artırılmasını sağlamak.
Bunların yapılmadan ücretleri düşürmenin, kiraları dondurmanın, fiyatları zabıta aracılığıyla denetlemenin ertelenmiş enflasyon yarattığını ve bu müdahalelerin sonsuza kadar sürdürülemeyeceği için terk edildiği anda bu unsurların yay gibi yukarı fırlamasına ve enflasyonu daha kötü etkilemesine yol açtığını söyledi.