Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
36,1118
EURO
37,7821
IMKB
9.780,000
ALTIN
3.385,170
 
Hava Durumu ANKARA
-1 / 4 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
CİNER'İN GAZETESİNDE KAÇ KÖŞE YAZARI OLACAK?
CİNER İN GAZETESİNDE KAÇ KÖŞE YAZARI OLACAK?
 
Yayın Yönetmenliğini Fatih Altaylı'nın yapacağı Ciner Grubu'nun çıkaracağı gazeteyle detaylar belli olmaya başladı.
 
21.7.2008 - 12:22
ONE Dergisi'ne konuşan Altaylı, gazetesinde en fazla 5 veya 6 köşe yazarı olacağını muhabire daha çok önem vereceklerini söyledi... Geçen yılki seçimlerde oyunu CHP'ye verdiğini açıklayan Altaylı, Deniz Baykal'ı çok rahat olmak ve muhalefet yapamamakla eleştirdi...

Ciner grubunun çıkaracağı yeni gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapacağınız açıklandı. Gazetenin ismi ve çıkış tarihi konusunda ilk açıklamayı ONE’ye yapmak ister misiniz?

Çok isterdim ama adını henüz ben de bilmiyorum. Çıkış tarihi ise bize bağlı değil. Teknik koşullara bağlı. Gazete için 4 şehirde çok büyük matbaalar kuruldu. Ama halledilmesi gereken teknik meseleler var. O yüzden şimdi bir tarih verip mahcup olmak istemem ama mümkün olan en kısa sürede yayın hayatına başlayacaktır.

Yazar kadrosu belli mi?

Tam olarak belli değil ama kafamda bazı isimler var.

Gazete açısından hayli bereketli bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunca gazete varken insanlar neden sizin gazetenizi okusunlar. Sizin farkınız ne olacak?

Bizim gazetenin herkesin görebileceği bir farkı olacak. Diğerlerinden çok farklı olacak. Mevcut gazetelere kesinlikle benzemeyecek, her şeyiyle farklı bir gazete olacaktır. Gördüğünüz zaman anlayacaksınız ve ‘Fatih Altaylı demişti’ diyeceksiniz.

Türkiye’de köşe yazarı enflasyonu var. Yeni gazetemizde köşe yazarı o kadar az olacak ki şaşıracaksınız. Bir gazetede 5 ya da 6 köşe yazarı yeterlidir. Gazetelerde önemli olan muhabirlerdir. Ve her muhabir benim gözümde köşe yazarıdır. En iyi köşe yazarları bizim gazetede olacak mı bilmiyorum ama en iyi muhabirler orda olacak bundan eminim.

Okunma oranı düşük olan Murat Belge gibi ultra-entelektüel yazarlardan ziyade okunma oranı yüksek olan ve halk tarafından yakinen tanınan isimlerle çalışacağız.

Hıncal Uluç bana ‘Fatih senin gazetende yazmak istiyorum’ derse başımın üstünde yeri var. Hıncal Abi önemli, okunan ve kendine özgü bir tarzı olan bir yazar. Ama nerde yazacağına kendisi karar verir. Ben ona transfer teklif etmem ama kendisi gelmek isterse de kapım her zaman açık. Selahattin Duman Türkiye’nin en iyi magazin yazarı. Gerçek anlamda magazin yazıyor. Hem mizahı hem de magazini çok iyi yazıyor. Kendine has bir okuyucu kitlesi var. Mesela eşim hiçbir yazısını kaçırmaz.

Türkiye’deki gazeteleri genel olarak nasıl buluyorsunuz?

Hürriyet iyi bir gazete. Her zaman iyi olmuştur. Daha iyi olabilir elbette ama Türkiye şartlarında fena bir gazete değil. Son zamanlarda Vatan’ın haberciliğini beğeniyorum. Sabah giderek klasman dışına çıkıyor, kalitesini kaybediyor. Milliyet biraz Alman – İsviçre gazetelerine benziyor. Akşam her türlü olanağa sahip olduğu halde bir türlü iyi bir gazete olamadı. Benim favorilerim Hürriyet’le Vatan.

Gazete açısından bereketli bir ülkede olduğumuz doğru ama genel olarak gazeteler pek beğenilmiyor. Dürüst ve doğru gazete beklentisi var. Doğan grubunun son yıllarda kendi kendisini yıpratmasından kaynaklanan bir sorunu var. Hürriyet ve Milliyet gibi gazeteler bile artık tiraj alamıyorlar. Sabah’ın bugünkü belirsiz durumuna rağmen ilerleme kaydedemiyorlar. biz doğru, dürüst gazete beklentisini karşılayacağız. Çok sürpriz yazarlarımız olacak.

‘Eğitime katkı onur ödülü’ sahibisiniz. Ayrıca ‘Haydi Kızlar Okula’ ve ‘Temiz internet’ gibi sosyal kampanyaları yönettiniz. Medya dünyasının önemli noktalarında bulunan insanların bu tür sosyal sorumluluk projelerine yeterince önem verdiğini düşünüyor musunuz? Yani Türk medyası sahip olduğu gücü bu bağlamda yeterince kullanıyor mu?

Kullanmıyorlar ama medyanın böyle bir yükümlülüğü de yok aslında. Yani medyayı bu tür projelerde aktif rol almadığı için suçlayamazsınız. Turgay Ciner ve benim eğitim konusuna özel bir ilgimiz, merakımız olduğu için biz bunu yaptık. Hem Tema’ya hem Daruşşafaka’ya 3 yıl boyunca 3’er milyon $ para aktardık. Bu rakam bu kurumlara yapılmış en yüksek yardımdır. 3 yıl boyunca her yıl bu parayı verdik. Bunun dışında 11 tane okul yaptırdık. Benim hem Ciner Grubu’nda hem de Doğan Grubu’nda başlattığım kampanyalar oldu. Ve ben Sabah’tayken ilk kez bir medya kuruluşu İstanbul Kültür ve Sanat Festivali’ne sponsor oldu. Avusturya – Viyana operasını getirdik. ‘Sabah Konserleri’ adı verilen konserler organize ettik. Bingöl’de depremde yıkılan bir okulu yeniden yaptırdık. Ve şimdi de üniversite kuracağız inşallah. Sosyal bilimler ve güzel sanatlar üzerine uzmanlaşmış bir üniversite olacak. Proje ve kurulum çalışmaları sürüyor.

Açık söylemek gerekirse Türk halkının medyaya yeterince güvenmediği bilinen bir gerçek. Sizce Türk halkı özellikle Türk gençliği medyaya güvenmeli mi? Medya bunu hak ediyor mu?

Dünya medyası ne kadar hak ediyorsa Türk medyası da o kadar hak ediyor. Türk medyasını o kadar eleştiriyoruz ama dünya medyası da çok masum değil. Mesela bundan birkaç sene önce Fransa’da Le Monde çalışanlarından biri Le Monde’da yaşananları anlatan bir kitap yazdı. Kıyamet koptu. Kitabı okuduğunuz zaman Türk medyasının Fransız medyası yanında ne kadar da pûripak kaldığını görüyorsunuz. Amerika’da sık sık medyanın çıkar gruplarıyla, musevi lobileriyle ilişkileri ortaya dökülüyor. Çıkar ve güç odaklarının medyayı nasıl kullandığına şahit oluyoruz. Medya bir güç haline geldiği zaman, bu gücün bazı çıkar odaklarınca etki altına alınmaya çalışılması kaçınılmaz oluyor.

İddialı bir isimsiniz. Yer aldığınız her proje ses getiriyor. Medya dünyasının bir kurtlar sofrası olduğunu ve naifliğin işe yaramadığını düşündüğünüz için mi bu kadar iddialı ve hırslınız?

İddialı olduğum doğrudur. İçinde olduğum projelerde etkili olmak isterim. Ama bunu yaparken de içimden geldiği gibi kıvırmadan konuşurum. Böyle hareket ederim. Bu da bazen fincancı katırlarını ürkütüyor doğal olarak.

Yaptığım programlardaki üslubum, soru sorma tarzım eleştiriliyor. Çanak soru sorduğum iddia ediliyor. Bunlar boş laflar. Herkesin istediği sorular soramazsınız. Sorular elbette birilerini rahatsız edecektir. Bu kaçınılmaz.

Son yaptığım programda başörtülü bir kızın ‘Humeyni’yi seviyorum, Atatürk’ü sevmiyorum’ demesi üzerine kıyamet koptu. Ama bunun kıza söyleten sorunun kaynağı ben değilim.

İnternetten gelen bir bilgi üzerine bu soruyu sordum. Programda çok provakatif sorular sorduğumu söyleyenler oldu. Ben var olan bir bilgi üzerinden soru ürettim. Provakasyon bunun neresinde?

Mesleğinizde genç yaşlardan itibaren yönetici olarak çalıştınız. Bu bir şans mıydı sizin için?

Ben muhabir olmak için başladım bu mesleğe ve kendimi hala muhabir olarak görüyorum. Ama nedense mesleğe başladıktan sonra beni yönetici yaptılar. Ben dedemin yanında büyüdüm. Daha 5-6 yaşındayken dedem beni yönetim kurulu toplantılarına filan götürürdü. Dedem dönemin en başarılı isimlerinden birisiydi. Yönetim kültürümü ondan aldığımı söyleyebilirim. 19 yaşımdayken büyük kuruluşların yönetim kurullarına girdim. Gazeteciliği seçince de yönetim konusunda sahip olduğum birikim bir avantaj oldu benim için.

Önemli olan çalışmaktır. Hangi pozisyonda çalıştığından çok ne kadar çalıştığın önemlidir. Asil Nadir’in yanında çalışırken Asil Nadir iflas etti ve ben gazetecilikten matbaa yöneticiliğine geçtim. Peki, ne oldu? Matbaa işini öğrendim. Ben gazeteciyim ne işim var burada demedim. Gecenin bir vakti yatağımdan kalkıp işyerine gittiğim, matbaa makinelerini onardığım çok olmuştur. İş başa düşünce yapıyorsunuz.

Dünyanın en iyi gazeteleri olan New York Times ve The Guardian gibi gazeteler bu kadar renksiz ve az resimli iken bizim gazetelerimizin gökkuşağı gibi olmasını basıl değerlendiriyorsunuz?

Kültürel farklılıktan kaynaklanıyor. Halktan böyle bir beklenti var. Ama içerik olarak baktığınız zaman da bizim gazeteler onlardan kötü değil. Ama şöyle bir fark var. Amerika’da bir kişinin bir yılda okuduğu kitap sayısı ortalama 36. Türkiye’de 1 bile değil. Orda soru şudur: En son hangi kitabı okudun? Biz de ise: ‘kitap okuyor musun?’ Bazı gazetelerde okunacak pek bir şey olmadığı doğrudur. Bazısı da ideoloji orijinli oluyorlar. Sadece yandaşlarına hitap ediyorlar. Mesela Zaman Gazetesi. Aslında Zaman bir gazete bile değil bana göre. Gazetede haber olur. Zaman’da haber yok. Kendilerince entelektüel içerik oluşturmaya çalışıyorlar. Günlük dergi gibi çalışıyorlar yani. Gazete bu değildir. İnsanlar haber okumak için gazete alır.

Türkiye’de medyanın kamuoyu üzerinde ne kadar etkili olduğunu biliyoruz? Gelişmiş ülkelerde bu durum nasıl? Kamuoyunun medyadan bu denli etkilenmesi sizce normal mi?

Kamuoyunun gazetede yayınlanan haberden etkilenmesi normaldir. Bu dünyada da böyledir. Ama Türkiye’de insanlar yorumdan da etkileniyorlar. Türkiye’de çok fazla köşe yazarı var. Bunun nedeni düşünsel tembellik. İnsanlar pek çok veriyi bir araya getirip değerlendirme yapmaktansa bu işi köşe yazarlarının yapıp hazır bir şekilde kendilerine sunmasını yeğliyorlar. Halkın düşünce tembelliğinden kaynaklanan bir durum. Bu nedenle medya Türkiye’de insanların karar alma süreçlerinde çoğu zaman negatif anlamda etkili oluyor.

Medya dünyasında en çok konuşulan konulardan birisi de ‘etik’ meselesidir. Örneğin Emin Çölaşan’ın etik gerekçelerle Hürriyet’ten kovulduğu açıklanmıştır. Ancak Emin Çölaşan çok farklı nedenlerden dolayı uzaklaştırıldığını iddia ediyor. Genel anlamda Türk medyasının bir etik sorunu var mı sizce?

Türk medyasında etikten en fazla bahsedenler bu camia içindeki en ahlaksız adamlardır. Medyadaki yazarları bir inceleyin. Ahlakla uzaktan yakından ilgisi olmayanların sürekli etik hakkında abuk sabuk yazılar yazdıklarını görürsünüz. Her meslekte ahlaksız adam vardır ama medyada ahlaksız sayısı hiç de az değildir.

ONE 20–40 yaş arası genç nüfusa hitap eden bir gençlik ve kariyer dergisi. Siz de genç bir medya yöneticisisiniz. ONE okurlarına mesleğiniz bağlamında nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Örneğin kariyeri konusunda karar verme aşamasında olan gençlere gazetecilik mesleğini gönül rahatlığıyla önerebilir misiniz? 40 yaş genç mi ya? Dur bunu eşime söyleyeyim. ( Gülüşmeler ) Gazeteciliği öneririm herkese. Çok eğlenceli bir iştir. Yaptığınız sonucunu çoğunlukla hemen alırsınız. Şimdi yazarsınız ya da bir haber yaparsınız birkaç saat sonra ortalık karışır, kıyamet kopar. Çok hızlı sonuç veren bir meslektir.

Aynı zamanda çok tatminkâr ve egosantrik bir iştir. Herkes sizi tanır. Otoparkta sıkıntı çekmezsiniz. Restoranda en iyi masayı size verirler. Şef garson sizi tanır. Size özel indirimler yaparlar. Hatta Hıncal Abi gibi bazı gazeteciler para bile vermezler. Polis trafik hatalarınızda daha toleranslı olurlar. Ama polise rüşvet veremezsiniz. Başınız daha çok belaya girer. (Gülüşmeler). Herkes el altından 50 lira vererek yakayı kurtarırlarken siz paşa paşa cezayı ödemek zorunda kalırsınız.

İyi para kazandıran bir iştir. Mesela bizde genç bir muhabir sayıştan başkanından daha fazla maaş alır. Ağır ceza reisleri 3.500 lira alırken bizde 5–6 yıllık muhabirler 4000 den aşağı almazlar. Kısacası gazeteciliği gençlere öneririm. Zaten geleceğin mesleklerinden birisi de medyadır.

CHP'YE OY VERDİM

Ben daha iyi bir alternatif olmadığı için CHP’ye oy verdim. Ama oy verirken de iktidar olma ihtimali beni korkutuyordu açıkçası. CHP Önder Sav gibi adamlarla dolu. CHP iktidar olsaydı Önder Sav kesinlikle bakan olacaktı. Siz gerisini düşünün artık.

BAYKAL SÜREKLİ KONUŞUYOR

Baykal kadar rahat bir adam yok. Keyfi gayet yerinde. Hiçbir derdi, sorumluluğu yok. Her gün televizyonlarda. Sürekli konuşuyor. Altında lüks makam arabası var. Yazları uzun tatillere çıkıyor. Televizyonlarda yüzerken çekilmiş görüntülerini izliyoruz. Tayyip Erdoğan yaşlanırken o gençleşiyor. Baykal Tayyip’ten çok daha yaşlı. Aralarında 20 yaş var. Yan yana koyun ve hangisi daha yaşlı diye bilmeyen bir insana sorun. Tayyip daha yaşlı der. Yani Baykal çok rahat. Muhalefet böyle yapılmaz. Muhalif adam bu kadar rahat olmamalı. Bu yüzden Türkiye’de muhalefet sorunu var. Bu yüzden Türkiye’de AKP sorunu değil; CHP sorunu var.

Röportaj: Mahmut Avcı



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


VAKİT'İN REZİL BULMACASI

ATV'NİN KATARLI ORTAĞINA DERİN İNCELEME

"ILIMLI İSLAM PROJENİZ BOZULDU MU?"
»  FATİH ALTAYLI, SİNAN AYGÜN'ÜN 'ABİ' SİNİ AÇIKLADI
»  AKŞAM, GENELKURMAY'A KAFA TUTTU
»  10 YAŞINDA EVLENDİRİLEN KIZ DÜNYA TELEVİZYONLARINDA
»  TAKVİM'DE OPERASYON
»  STAR GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİNE 14,5 YIL HAPİS İSTEMİ
»  TARAF AKP'YE ELEŞTİRİYİ SANSÜRLEDİ
»  USTA OBJEKTİF'TEN BASIN FOTOĞRAFÇILIĞININ GÖRSEL TARİHİ
»  "PROVAKATÖR CAN"
»  O TARAF TAKİ YASEMİN ÇONGAR KİMDİR?
»  VAKİT'E ÖNDER SAV'I DİNLEME DAVASI
»  MEDYA'YA ERGENEKON SINIRI
»  ŞAMİL TAYYAR'DAN CAN ATAKLI'YA ÖFKE
»  HAYAT TV'NİN YAYINI DURDURULDU
»  KARAMEHMET'E TMSF KELEPÇESİ
»  ŞAMİL TAYYAR'IN KANALTÜRK KEYFİ
»  YALAN HABERLERİ SERVİS YAPAN MERKEZ NERESİ?
»  ERGENEKON AŞKI İŞİNDEN ETTİ..!
»  O TARAF'I MORARTAN ERGENEKON DARBESİ
»  LEMAN, İDDİANAME'Yİ ÇİZDİ
»  İNGİLİZ BASINI: AKP ÖÇ ALIYOR
»  MEHMET BARLAS GIRTLAK KANSERİ Mİ?
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.