Her geçen gün yeni bir caminin soyulması Diyanet İşleri Başkanlığı'nı harekete geçirdi. Mülkiyeti Türkiye Diyanet Vakfı'na ait olan camiler, alarm sistemiyle donatılacak. Güvenlik sistemi üreten bir firma Diyanet tarafından belirlenecek on ayrı şehirde on camiye ücretsiz alarm sistemi kuracak. Alarm sistemi ilk olarak Ankara'daki Kocatepe Camii'ne kurulacak.
Camilerin hırsızlar tarafından hedef seçilmesi Diyanet'i kara kara düşündürüyor. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, ‘Allah'ın evi' olarak bilinen camilerin hırsızların talanına maruz kalmasını 20. yüzyılın insanlıkta yarattığı manevi tahribata bağlıyor. Bardakoğlu, "20. yüzyılın insanın gönül dünyasında yaptığı tahribatların küçük bir yansımasından camiler de nasibini alıyor. Ne zaman İstanbul gibi büyük şehirlerimizden birisine gitsem müftülerimizin ‘Camilerimiz her geçen gün soyuluyor. Hırsızlara engel olamıyoruz' şeklindeki ortak feryatlarına muhatap oluyorum." dedi. Diyanet, hırsızların hedefi olabilecek bütün camilere alarm sistemi taktırmayı planlıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Turkguart Şirketi arasında yapılan protokole göre Diyanet tarafından belirlenecek on caminin alarm sistemi şirket tarafından karşılıksız kurulacak. Şimdilik 10 ayrı ilde 10 ayrı camiye kurulacak sistem Ankara'da Diyanet Vakfı bünyesinde oluşturulacak bir merkezden 24 saat izlenerek kontrol edilebilecek.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, camilerde yaşanan hırsızlık olaylarını Zaman'a değerlendirdi. Kur'an-ı Kerim'de Harem-i Şerif için "Kim oraya girerse kendini emniyette hisseder." buyurulduğuna dikkat çeken Bardakoğlu, ibadet mekanlarındaki emniyet ve güvene vurgu yapıyor. "Dışarıda yapılan hırsızlıkların insanların zafiyetinden kaynaklandığı kabul edilebiliyor; ama camide bir insanın ayakkabısının çalınması şok etkisi yapıyor." diyen Bardakoğlu, "Camilerin manen huzur ortamı olması için güvenli olmasına ihtiyacı var." şeklinde konuşuyor.
Bardakoğlu, soygunlar karşısında din görevlilerinin de zan altında kaldığını söylüyor. "Bu nedenle bazı imamlarımız antika tabloları evlerinde saklamak zorunda kalıyor." diyen Bardakoğlu, "Camilerde yaşanan hırsızlıklar karşısında cemaatin aklına ‘Acaba imam hırsızla işbirliği mi yaptı?' veya ‘Kapıları neden kilitlemedi?' sorusu geliyor." şeklinde konuşuyor. Bardakoğlu'na göre imamlık kutsal bir görev. Küçük bir lekeyi bile kaldıramaz. Böyle bir leke, imamın yaptığı nasihatlerin hepsini boşa çıkartabilir.
Bardakoğlu, İslam geleneğinde camilerin kapısının 24 saat boyunca açık tutulmasının bulunduğuna vurgu yapıyor. "Biz camilerimizi herkesin girip çıktığı güvenli bir mekan olarak kabul ettiğimiz için 24 saat açık bırakmaya alışmışız." diyen Bardakoğlu, ancak bu geleneğin her şeyin para açısından ölçüldüğü maddeci ve çıkarcı dünyada iflas ettiğine dikkat çekiyor. Bardakoğlu, şunları söylüyor: "Artık camilerin kapısı 24 saat açık bırakılamıyor. Gönlümüz isterdi ki camiler, insanların yorulduğu, zihinlerinin bulandığı vakit sığınabilecekleri bir yer olmalıydı. Onun için camileri soyup soğana çevirenler insanlığın bu geleneğini de tahrif ettiler."