CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ ile tutuklu askerler konusundaki sözlerine işaret ederek, “Sayın Başbakan’ın bu noktaya gelmiş olmasını elbette olumlu buluyoruz. Ancak çok açık ve net bir tavır takınmak gerekir. Sayın Başbakan davalarla ilgili kanaat ifade ediyor. Sayın Başbuğ tutuksuz yargılanmalı diyor. Bu bir kanaat ifadesidir” dedi.
12 Eylül 2011 referandumunda kabul edilen anayasa değişikliği ile Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile Jandarma Genel Komutanı için çok açık ve net bir hüküm kabul edildiğini kaydeden Hamzaçebi, şöyle devam etti:
“Genelkurmay başkanları ile kuvvet komutanları görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanırlar. Hüküm çok açık, ancak yargı bunu farklı yorumladı. Sayın İlker Başbuğ’un ve bazı komutanların davaları adli yargıda görülmektedir. Bu açıkça Anayasaya aykırılıktır.”
-“SAYIN BAŞBUĞ VE DİĞER KUVVET KOMUTANLARININ DURUŞMALARI, YARGILAMALARI ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN GÖRÜLSÜN”-
Parlamentoya bir görev düştüğüne dikkat çeken Hamzaçebi, şu öneriyi yaptı:
“12 Eylül 2011 tarihindeki iradesini daha açık bir şekilde ortaya koymak. Önerim şudur; Sayın İlker Başbuğ yani Genelkurmay başkanlarıyla, kuvvet komutanlarının yargılama yerinin Anayasa Mahkemesi olduğunu açık bir şekilde ortaya koyacak bir anayasa değişikliğini veya yasa değişikliğini gelin hep beraber birlikte yapalım. Sayın Başbakan yakınmayı veya tavsiyeyi bir kenara bıraksın, parlamento olarak bir görev üstlenelim. Anayasanın 148. maddesindeki kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı yargılama yerinin Anayasa Mahkemesi olduğu hükmünü çok daha açık bir şekilde ifade edelim. Bu tartışma da bitsin. Sayın Başbuğ ve diğer kuvvet komutanlarının duruşmaları, yargılamaları Anayasa Mahkemesi tarafından görülsün. CHP olarak önerimiz budur.”
-“BAŞKANLIK SİSTEMİYLE YATIYOR, BAŞKANLIK SİSTEMİYLE KALKIYOR”-
AK Parti’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu yargı paketine değinen Hamzaçebi, “Öneriyle Sayın Başbakan’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kuvvetler ayrılığı gibi bir ilkeye tahammülü olmadığını ortaya koymuştur. Dün ortaya konulan teklif açık bir şekilde gösteriyor ki Sayın Başbakan’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kuvvetler ayrılığına tahammülü yoktur. Gerek Anayasa Mahkemesi’nin gerekse Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin atanma usulüne baktığımızda bunun büyük ölçüde siyasi gücün kontrolüne girdiği görülmektedir. Bunun anlamı kuvvetler ayrılığına, demokrasiye elveda demektir. Sayın Başbakan aklından başkanlık sistemini çıkarmıyor. Başkanlık sistemiyle yatıyor, başkanlık sistemiyle kalkıyor ve başkanın nelere kadir olacağını da bu teklifiyle ortaya koyuyor. Bütün yüksek yargı benim kontrolümde olsun istemektedir. Bu proje anayasayı ortadan kaldırma projesidir, demokrasiyi ortadan kaldırmak, temel ve hak özgürlüklere veda etme projesidir” diye konuştu.
-“İNSAN HAKLARI, ÖZGÜRLÜKLER İÇ HUKUKUN KONUSU DEĞİLDİR”-
Bir basın mensubunun, “AK Partili Hüseyin Çelik, ABD’nin Ankara Büyükelçisi için ‘Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş’ dedi, ne diyorsunuz?” sorusuna Hamzaçebi, “Amerikan büyükelçisi daha önce hükümetin uygulamalarına yönelik olarak hükümeti destekleyici mahiyette açıklamalar yapıyordu. O zaman AKP’nin hiç sesi çıkmıyordu, o zaman büyükelçi iyiydi de şimdi yargıya ilişkin olarak birtakım şikayetleri veya kendi değerlendirmelerini ortaya koyunca kötü mü oldu. İnsan hakları, özgürlükler iç hukukun konusu değildir. Bir ülkenin iç meselesi değildir. Temel haklar ve özgürlükler, insan hakları gibi konular uluslararası hukukun konusudur. Herkes görüş beyan edebilir. Bu benim iç meselem, sen bu konuda görüş beyan edemezsin demek demokrasiyi hazmetmemiş olmak demektir” yanıtını verdi.
“CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün fotoğrafının karakola asılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna da Hamzaçebi, “Milletvekillerinin, siyasetçilerin sözleri uygulamaları politikaları nedeniyle herkese karşı topluma karşı sorumluluğu vardır. Siyasetçiler sözleri nedeniyle toplumdan destek alabilir, toplumdan eleştiri alabilir, toplum onun sözlerine tepki gösterebilir. Bunların hepsi siyasetin tabiatında vardır. Siyasetçiler amacını ifade etmek isterken maksadını aşan cümleler kurabilirler. Kelimeleri iyi seçememiş olabilirler. Bunların hepsi siyasette vardır. Siyasetçiler sonunda halka hesap verirler” diyerek şöyle devam etti:
“Ancak kamu görevlilerinin bu demokratik hakkın ötesine geçerek görevleriyle bağdaşmayacak şekilde bir milletvekilini bu şekilde kabul edilmesi mümkün olmayan bir sıfatla isimlendirmeleri kabul edilemez. Bu yanlıştır. Sayın İçişleri Bakanı’nı da ben bu konuda hassasiyet göstermeye davet ediyorum.”
-“SİYASİ GÜCÜN KONTROLÜNE ALAN ÖNERİLER VARDIR”-
“İmralı’da villa yapıldığına dair bir haber çıktı, Adalet Bakanlığından yalanlama geldi ama buna ne diyorsunuz?” sorusuna ise Hamzaçebi, “Adalet Bakanlığı bu konuda yalanlama yaptığına göre haberin doğru olmadığı anlaşılıyor. Doğru olmayan bir haber üzerine bir yorum yapmayı da doğru bulmam” yanıtını verdi.
“AK Parti’nin yargı paketinde tek bir sistemin kurulması öngörülüyor, ne diyorsunuz?” sorusuna da Hamzaçebi, “Temyiz mahkemesi olarak Yargıtay ve Danıştay’ı tek bir mahkeme içerisinde toplamak işin esası değildir. Buraya üyeler nasıl atanacaktır? Ana problem buradadır. AKP’nin taslağında, öneride yüksek yargıyı Anayasa Mahkemesi’ni, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu tamamen siyasi gücün kontrolüne alan öneriler vardır. Asıl tartışılması gereken budur” dedi.
Bir başka soruya da Hamzaçebi, “İşin esası Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapılanmasıdır, üye seçim yöntemidir” diye konuştu. (ANKA)