TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Oran, ekonominin sürdürülemez hale geldiğini, hükümetin "3 köpükle" durumu idare ettiğini öne sürdü. Oran, "Dün biliyorsunuz Fitch, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağana dönüştürdü. Hükümet daha önce ‘Fitch, Fitch’liğini yaptı’ diyordu. Bağımsız kurullara karşı alerjisi var bunların. Ellerinden gelse bir KHK ile Fitch’i de hükümete bağlayacaklar" dedi. "Ekonomide gemi su alıyor" diyen Oran, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu zamana kadar hükümet üç köpükle ekonomiyi götürdü. Ne bu üç köpük? Bir: 2006’da bir oynama yaptılar, bir gecede kişi başına düşen gelir yüzde 30 arttı. İkinci olarak, Türk Lirası aşırı değerliydi, yüzde 40. Yani ne oldu? Türk lirası dolara çevrilince, kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla yüzde 40 şişti. Üçüncü köpük parite değişikliği oldu. Yani bir kalemle oynadılar, bir anda görünüm değişti. Bugün ise köpük bitti, kredi notu gitti."
Avrupa’da Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve İspanya’nın birden bire krize girmediğini kaydeden Oran, "Bu ülkelerin bazılarının borçlanma oranı Almanya’dan, Fransa’dan bile iyiydi. Buna rağmen bu ülkeler bu krizi yaşadı. Bir dış şok geldi ve borç stokunun gayri safi yurt içi hasılaya oranı yükseldi. Krize girdiler" dedi.
Mali af yasası ile elde edilen 11,2 milyar dolar ile 2011 yılında bütçe açığının düştüğünü Vurgulayan Oran, "2012 yılı için de hükümet dolaylı vergileri arttırdı, elektriğe, doğalgaza zam yaptı, vatandaşın cebiyle kendi açığını kapatmaya çalıştı. Sonra gözünü 2b’li arazilere dikti. Buradan gelecek kaynağı bekliyor. Ama o kaynak öyle hop diye gelmez. Gelmeyeceği için hükümet ne yapacak? Yine borçlanacak" diye konuştu.
Türkiye’nin borç ile ayakta durmaya çalışan bir ekonomisi olması nedeniyle kolaylıkla borçlanılamayacağını vurgulayan Oran, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakın bir efsane var. Ne o efsane? 2002 öncesinde ekonomi çok kötüydü, biz geldik ekonomiyi düzelttik. 2001 krizinden 1986’ya kadar bakalım. Borç stokunun, gayri safi milli hasılaya oranının yüzde 40’ı geçtiği tek bir yıl var mı? Yok. Ama bakıyoruz, 2001 senesinde borç stoku 2007 hariç hep yüzde 40’ın üstünde. 2010’da ise yüzde 43 oldu. Demek ki neymiş? Demek ki borç stokunun oranı düşük değil yüksek. Peki bu oran neden önemli? Çünkü bu oran, AKP’nin tüm köpüklerine rağmen bu düzeyde."
Borç stokunun ardından cari açığın da ekonomideki ikinci kırılganlığı oluşturduğuna işaret eden Oran, "Yunanistan krizde, en dip noktada. Cari açıklarının gayri safi hasılaya oranı ne kadar? Yüzde 9,6. Peki Türkiye’de cari açığın oranı kaç? Yüzde 10. Yani cari açığımız Yunanistan’dan bile kötü. Dünyanın en yüksek cari açığı olan ülkelerine bakıyoruz. ABD, Hindistan, Güney Afrika, Yunanistan. Türkiye hepsinden yüksek. Yani lider olmuşuz ama cari açıkta! Biz buna ikiz açık diyoruz. Yani bütçe açığı ve cari açık. Bu ikisi varsa kırılganlığın var, kırılganlığın varsa krize girebilirsin" dedi.
Fitch’in işaretinden önce hükümetten de sinyal geldiğini anlatan Oran, "Orada da bir panik havası başladı. Bremen mızıkacıları gibi, birinin doğru dediğine diğeri yanlış dedi. Ekonomi Bakanı (uçuyoruz, rekor kırıyoruz) diye açıklama yapıyor, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan (hiçbir şey süpriz olmamalı, kimse biz bu kadarını da beklemiyorduk demesin) diyor. Ekonomiden sorumlu bakanlar TL’nin aşırı değerlenmesinden tedirgin oluyor, başbakan da (TL’nin değeri milletin itibarıdır) diyor" şeklinde konuştu. Oran, uyarılarını şöyle sıraladı:
"Birinci olarak vatandaşlarımız ne yaparsa yapsın asla dövizle borçlanmasın. Üreticimiz ne yaparsa yapsın asla dövizle yatırım yapmasın. Sonra pişman olurlar. İkincisi, bedelli askerlik ile elde edilecek yaklaşık 7,5 milyar dolarlık kaynak, ikiz açığı kapatmak için, bütçeye yama için kullanılmasın. Hükümetin hatasını değil, milletin yarasını sarsın.
Üçüncüsü, ekonomi, ticaret ve sanayi ile ilgili meslek örgütleri yani sivil toplum artık dikkatli olsun. Van’da çöken otele göz ucuyla bakıp, gayet iyi durumda diyenlerin konumuna düşmesin. Yoksa bu bina çökerse, hepimiz altında kalırız.
Dördüncü olarak da 3 çeşit yalan var derler (yalan, kuyruklu yalan ve istatistik), TÜİK de 4. Yalan olmasın. TÜİK hükümetin değil Türkiye’nin, doğru veri sunmak zorunda. Sanayi kapasite kullanım oranları açıklandı. Üretim istatistiklerini de bekliyorum. Şimdiden TÜİK’i uyarıyorum. Ve sonuncu uyarım da Bankalar Birliği Başkanı’na. En yüksek cari açık bizde, kur hala değerli, borç stoku kritik, ekonomide kırılganlık var. Bunun neresi yüzeysel?