T24 yazarı Yalçın Doğan, Krt TV ekranlarında koronavirüsün getireceği ekonomik riskleri yorumlayan CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici'yi köşesine taşıdı.
2011 yılında kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) eski Müsteşarı ve CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici'nin geçtiğimiz günlerde katıldığı Krt TV'deki koronavirüs salgınına ilişkin yaptığı ekonomi değerlendirmeleri Yalçın Doğan'ın köşesine taşındı.
Doğan, "İlhan Kesici’ye kulak verin: Çok doyurucu, uyarıcı, bilgilendirici" diyerek Kesici'nin değerlendirmelere dikkat çekerek kendi yorumunu ekledi.
Doğan'ın yazısı şu şekilde:
Büyük ilgiyle izlediğim 45 dakikalık söyleşisinde İlhan Kesici virüsün Türkiye’ye bulaştığı günden bugüne, ekonomi alanında en doyurucu, en bilgilendirici, en uyarıcı nitelikte, sorunları olanca açıklığıyla dile getiriyor
Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin kayınpederi, dönemin bilgesi Şeyh Edebali zor günlerde ülkeye hükmeden damadına öğüt veriyor:
"Sen devletsin, sen yapacaksın!.."
"Türk" adının geçtiği ilk Türkçe metin olan "Orhun Anıtları'nda" Göktürk Hükümdarı Bilge Kağan (683 - 734) bundan bin üç yüz yıl önce halkına "devleti yöneten kişi" olduğunu hatırlatıyor:
"Açtınız, doyurdum. Çıplaktınız, giydirdim. Düşman geldi, sizi korudum."
Türklerin kurduğu imparatorluklarda, Osmanlılarda "devlet" hep var, "kadim devlet", yani öncesi olmayan, çok eskiye uzanan devlet ya da "Devlet Baba!.."
Halkından almayan, tersine hep halkına veren, halkını düşünen, koruyan devlet ya da modern tanımıyla "sosyal devlet". Tam da, günümüzde en çok ihtiyaç duyulan bir kavram, daha ötesinde, uygulanması zorunlu bir kavram.
Önyargıya kapılmadan
Yüzyılın en büyük tehdidi "pandemi" sonrasında gelişmiş ülkelerin hemen hepsi "sosyal devlet" mantığına uygun, milyar ve milyar dolarlık yardım önlemleriyle halklarına çok ciddi katkıda bulunuyor.
Virüsle birlikte dünya ekonomik düzenini altüst edecek günler hepimizi bekliyor. En başta da, işsizlik tehdidi...
Vaktiyle Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı, şimdi CHP Milletvekili dünya ve Türkiye ekonomisini en iyi izleyenlerin başında gelen ekonomistlerden İlhan Kesici üç gün önce KRT TV’ye çıkıyor, Serdar Akinan’a virüsün ekonomilere etkisiyle ilgili görüşlerini açıklıyor.
Büyük ilgiyle izlediğim 45 dakikalık söyleşisinde İlhan Kesici virüsün Türkiye’ye bulaştığı günden bugüne, ekonomi alanında en doyurucu, en bilgilendirici, en uyarıcı nitelikte, sorunları olanca açıklığıyla dile getiriyor.
Burada o söyleşiden bazı aktarmalar yapıyorum. Ve asıl...
"İlhan Kesici CHP’li" önyargısına kapılmadan, iktidar sahiplerinin bu söyleşiyi sonuna kadar titizlikle izlemesini, söylenenler üzerinde düşünmesini öneriyorum.
Şimdi sizlerin, "sadece kendi bildiklerini okuyan, ülkeyi böylesine kutuplaştıranların bir CHP’li uzmanı dinler mi" sözünü duyar gibiyim, yine de hiç olmazsa böyle tehlikeli günlerde "kendi paradigmalarını kırarak", izlemelerini umut etmek istiyorum.
Yeni tsunami: İşsizlik
Kesici’nin aktardığına göre:
En büyük tehdit işsizlik... Dünya ticareti ciddi oranda daralmaya doğru gidiyor...
2008 krizinde dünya ekonomisi yüzde 1 oranında küçülüyor. Amerikan Ekonomisi yüzde 2.7 küçülürken, Türkiye o tarihte yüzde 4.7 daralıyor.
Krizler, Türkiye gibi kırılgan ekonomileri daha derinden etkiliyor. Dolayısıyla şimdi de, daha derinden etkilemeye aday.
O nedenle, iktidar sahiplerinin bu durumu çok ciddiye almaları, olağanüstü günler yaşadığımızı ve yaşayacağımızı çok iyi algılamaları gerekiyor.
Ne var ki, alınan önlemlere, açılan ekonomik paketlere, söylemlere bakınca, olayın hala "siyasi yönü, siyasi propagandası" ağır bastığı görülüyor.
Oysa, siyasetin 'S'sinin bile ağıza alınmayacağı günlerden geçiyoruz. Asla ve asla siyasetin zamanı değil.
IMF, FED, Avrupa Merkez Bankası
Ekonomik tehlikeyi en iyi algılayan kurumlar arasında IMF, FED (Amerikan Merkez Bankası), Avrupa Merkez Bankası geliyor.
IMF 1 trilyon dolarla sisteme giriyor. Sıfır faiz ve vadesi çok uzun hızlı kredi kolaylığı sağlıyor. FED 700 milyar dolarla, Avrupa Merkez Bankası 750 milyar Avro ile piyasaya giriyor.
Türkiye 15 milyar dolarla... Kimseye yetmeyeceği gibi, halktan toplanan paralar da, 82 milyon insana fındık, fıstık parası bile olmaz. Kesici bu noktada IMF’den yardım alınmasını öneriyor. Doğru.
"Ben IMF’ye gitmem" deme kabadayılığını bir kenara bırakıp, IMF’den yardım almak gerekir.
IMF’ye gittiniz diye de, kimse sizi eleştirmez, eleştirmek bu çok zor günlerde kimsenin aklına gelmez. Tesadüfen eleştiren olsa bile, bunu dikkate almanın zamanı değil.
Batı ülkelerinin açtıkları ekonomik yardım paketleri kendi milli gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’u.
Bizde milli gelirin yüzde 10’u ölçeğinde bir paket hazırlansa, 75 milyar dolarlık paket gerekir.
"Sosyal devlet" mantığıyla, diyelim ki, en azından bütün su, elektrik, doğalgaz faturalarının şu günlerde devlet tarafından ödenmesi gibi.
Churchill'i anımsamak
Analizi ve önerileri için, yeniden vurgulamak gerek, özellikle iktidar sahiplerinin İlhan Kesici’nin konuşmasını dinlemelerini öneriyorum.
Kesici’yi dinlerken, İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başbakanı Churchill aklıma geliyor. Savaş var, şakası yok işin, o ünlü sözü, "size kan ve gözyaşı vaadediyorum" diyor ama, hiçbir gerçekçi önlemi almaktan da kaçınmıyor.
Şimdi o günleri yaşıyoruz... Ülke olarak, daha kötüsünü yaşamamak için:
"- Sosyal devlet,
- Krizin iyi yönetilmesi için tehlikeyi iyi algılamak,
- Hiç komplekse, büyüklük duygusuna kapılmadan, başta muhalefet partileri, herkesle işbirliği yapmak".
Teşekkürler İlhan Kesici!..