Memleketin o kara gecesi yani 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece televizyon ve gazete çalışanları hayatlarını tehlikeye atarak görev yaptılar.
O tarihi günlerin ardından başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Başbakan Binali Yıldırım ve hükümetin diğer üyeleri medyanın yaptığı sorumlu yayıncılıktan dolayı söyleyecek cümle bulmakta zorlandılar.
Öyle ya Hande Fırat’ın cep telefonundan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı canlı yayına bağlaması ile halkımız sokaklara çıkarak darbe girişimine karşı durdu. NTV’den Başbakan Yıldırım, ilk açıklamasını yaparken “bir kalkışma var” diyerek vatandaşlara durumu özetledi.
CNN Türk ve NTV yayınlarının darbe girişiminin önlenmesinde büyük bir etkisinin olduğu ortada. Diğer televizyonlar da o gece demokrasinin yanında yer alarak yayınlarını bu yönde sürdürdüler.
Medyanın darbe karşısında dik duruşu ve başarılı performansı hükümetten rakamsal olarak bir teşekkürü aldı. Televizyonların reklam gelirlerinden kesilen yüzde 40’lık pay, yüzde 1’e indirildi.
Doğan gurubunun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasındaki buz dağı o gece tuzla buz oldu.
CNN Türk darbeci askerler tarafından işgal edilirken, yayıncılık tarihine altın harflerle geçecek bir yayın gerçekleştirildi. Ekran siyaha düşmedi. CNN Türk yöneticilerinin mesleki tecrübelerinin yanı sıra soğukkanlı duruşları, çalışanların gerçekten alkışı hak eden taktikleri ile de binada yaşananlar izleyiciye an be an aktarıldı.
Sokaklarda canlarını tehlikeye atan muhabir ve kameramanlar, stüdyoda ve haber merkezinde silahların ucunda yayını sürdürmeyi başaranlar o kara gecenin ödülünü aldılar.
Alanlar kimler mi? Ne mi verdiler?
Durun onları da aşağıda okuyacaksınız. Hem de detaylı olarak.
Ancak o kara gece ve ertesi günlerde medyada yaşananları kısa da olsa bir hatırlayalım. Hafızalarımız şimdi taze olsa bile gelecekte unutacağız. Haliyle bu yazı gelecekte de okunacağı için biz o detayları kısa da olsa yazıya dökelim.
CNN Türk’te Başak Şengül stüdyodaki konukları ile bir yayını gerçekleştiriyordu. Rejiden Boğaziçi Köprüsü’ndeki askeri hareketliliğe dair bilgi geldi. Başak Şengül, gelen bilgiyi izleyiciyle paylaştı. Ve normal seyrinde süren yayının seyri değişmeye başladı.
Memlekette bir gariplik vardı. Ankara’da savaş uçakları alçak uçuş yapıyor, Boğaziçi Köprüsü’nde tanklar trafiği durduruyordu.
Sosyal medyada bu hareketlilik önce İŞİD’in köprüye saldırı planladığına dair yorumlara ve askerin EMASYA uyguladığı şeklinde ‘tespitlere’ neden oluyordu.
Beklenen haber Başbakan Binali Yıldırım tarafından NTV’de telefon yayını ile halka ulaştırılıyordu. Başbakan ‘ordu içinde bir grubun kalkışması’ ifadesi ile darbe girişimini dünyaya duyuruyordu.
Bu bilgiden sonra herkes “acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan nerede?” sorusunu sorar ve can güvenliğini de merak ederken, kuvvet komutanlarının darbe girişimcilerinin elinde olmasına dair gelen haberler, TRT’den okunan darbe bildirisi endişeli bir hale yol açıyordu.
Televizyonlar yayın akışlarını değiştiriyor, gazeteler baskılarını yenilemeye çalışıyordu. Ömründe askeri darbenin ne olduğunu yaşamamış gencecik muhabirler, gazeteciler olan biteni ekrana, sayfalarına taşımak için can siperane görev yapıyordu.
Elde kumanda kanal kanal gezerek olan biteni anlamaya ve takip etmeye çalışan izleyiciler ise CNN Türk’ün o tarihi yayınına şahitlik ederken o anın ne kadar değerli olduğunu belki de tam olarak kestiremiyordu. Hande Fırat, makyajsız haliyle apar topar elindeki telefonla CNN Türk yayınından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yayına görüntülü olarak bağlıyordu. Cep telefonundan Cumhurbaşkanı Erdoğan halkı darbecilere karşı durması için sokağa çıkmalarını istiyordu. İşte bu yayının ardından darbe girişiminin de seyri değişiyordu.
Ardı arkasına halk sokaklara çıkarken, Ankara’da TBMM, MİT ve Özel Kuvvetler binalarına saldırılar gerçekleşiyordu.
Darbe girişiminin o karanlık anlarından medya tarihi açısından en önemli hareketi ise bir helikopterin Doğan Medya Center bahçesine inmesi, ardından askerlerin binaya girmesi oluyordu.
Hürriyet gazetesi yazı işlerine giren askerler gazete çalışanlarını etkisiz hale getiriyor, CNN Türk’e girenler ise yayını kesmeye çabalıyorlardı. Erdoğan Aktaş, Ali Güven, Ferhat Boratav askerlerin arasında soğukkanlılıkla yayını sürdürmek için çalışanları sükunetle yönetmeye ve onların canlarına da zarar gelmemesi için askerleri de sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Tüm bunların yaşandığı anların sesleri ekrana geliyordu. Stüdyoda yayında kimse kalmamıştı, boş masa ve sandalye ekrana geliyordu. Ancak binada yaşananlar sesli olarak ekrana geliyordu. Büyük bir şok yaşayan çalışanlar yine de yayının kararmaması için ince taktiklerle askerleri farklı noktalara yönlendiriyorlardı.
Darbe girişimine karşı duran ordu içindeki komutanlar, yetkililer, siyasiler ardı ardına canlı yayına bağlanıyor millete büyük bir moral veriliyordu. Darbe girişiminde bulunanlara karşı büyük bir kenetlenme oluşuyor sabaha karşı da ‘zafer milletin’ oluyordu.
Atatürk Havalimanı’ndan, Ankara’daki saldırılardan tarihi bir yayın yapan televizyonlar milletin kenetlenmesinde şüphesiz en büyük rolü oynuyorlardı. Tereddüt etmeden darbenin karşısında durarak, yayınlarını bu yönde sürdüren televizyonlar geçmişte kendilerine küfür edenlerin, basanların, saldıranların bile baş tacı ediliyordu.
Yukarıda mutlaka eksik tarafları olan tarihi notları sizlerle paylaştıktan sonra gelelim asıl habere.
Darbe teşebbüsünün ardından. Gönüllere taht kuran ilk kanal şüphesiz CNN Türk oldu.
Televizyonlar hükümetten rakamsal teşekkürü yüzde 1 reklam gelir kesintisi alırken, çalışanlara da minare gölgesi verilmeyecekti elbette.
Minare gölgesi yerine çalışanlarına somut teşekkür eden kuruluşlar CNN Türk ve NTV oldu.
CNN Türk'ün de içinde yeraldığı Doğan TV Holding çaycısından temizlikçisine, muhabirinden haber müdürüne, yöneticisine kadar 266 çalışanına 15 Temmuz gecesi anısına özel bir teşekkür plaketi yaptırdı. 15 ayar altından yaptırılan hatıra paranın üstünde “15 Temmuz anısına DTVH 2016” yazıldı. Teşekkür ifadesi olarak ise şu cümleler plakete yazıldı: “Meslek ilkelerine bağlılığınız ve yürekli çalışmanız anısına şükranlarımızı sunarız”
CNN Türk İK Direktörü Yasemin Merih ve Genel Müdür Erdoğan Aktaş’ın liderliğinde düzenlenen bir törenle isim isim hazırlanan bu anı plaketleri çalışanlara takdim edildi. Söylenene göre şüphesiz ki manevi değeri çok yüksek olan bu plaketlerin, maddi değeri ise 1000 TL’nin üzerinde.
NTV’de neler oldu peki?
NTV de çalışanlarına teşekkür etti. Ancak bir farkla. NTV 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde çalışanlara birer maaş ikramiye verdi. Bu ikramiyeden haliyle o gece çalışmayanlar yararlandırılmadı.
Şimdi memleketin öne çıkan ve CNN Türk, NTV gibi haber kanallarında bu teşekkürler yapılırken, diğer haber kanalı Haber Türk’te ne oldu? Bizim aldığımız bilgilere göre henüz ‘minare gölgesi’ durumu devam ediyor. Bunun sebebi kanalın o gece darbe girişimi karşısında geç reaksiyon vermesi midir, yoksa yöneticilerin basiretsizliği midir ya da zaten 7 yıldır zam verilmeme geleneğinden kaynaklanan bir cimrilik midir... midir ... midir... midir?
Hükümet yüzde 40 reklam gelir payını yüzde 1’e indirirken, televizyonların çalışanlarına ‘minare gölgesi’ ikram etmesi... Bir yanda CNN Türk, diğer yanda NTV’nin çalışanlarına teşekkürü... Haber Türk çalışanlarının canını biraz sıkmışa benziyor.
Tüm bu anlattıklarımızla birlikte canları asıl sıkılanlar ise Doğan Medya Grubu’nun DHA ve Hürriyet çalışanları oldu. Çünkü o gece silahlarla burun buruna gelenler sadece CNN Türk çalışanları değildi. Aynı binada ölümü göze alarak işlerini yapmaya çalışan bu DHA, Hürriyet ve diğer yayınlarda görev yapan emekçiler kendilerinin unutulmasına içerliyorlar.
15 Temmuz memlekette yeni bir uzlaşı ve anlayış metodolijisi geliştirirken Doğan Medya Grubu’ndaki bu tavır da medya tarihine not olarak düşülüyor.
MEDYARADAR/