Keskin Kalem'e göre Ciner Medya'da panik, İha'da kıyım var. İşte O yazı:
Merhaba Sevgili Dostlar!
Hafta sonunda yurt dışı seyahatimden döner dönmez yorgan döşek ateşler içinde kıvranırken “Bir daha da Paris’e gitmem” diyecek hale geldim.
Sonbahar genelde dokunmaz, mutluluk verir bana ama bu kez bayağı sarstı!
Cebimde atkestanesi, havaalanından eve yolculuğun heyecanı içindeydim!
Zencefil, limon ve biraz da nane az buçuk işe yaradı, Salı sabaha karşı kendime gelir gibi oldum.
Fransa’da “aşı olmazsanız grip öldürür” diye tantana yapılırken ben televizyonların en muteber sağlık muhafızını, ilaç sanayine karşı en keskin nişancı olan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’yı tercih etmenin yararını gördüm!
Her bir sağlık sorununa çare olarak ekranlara çıkartılan, sevimli tontişin reçetelerine itibar edenlerdendim. Bugüne dek pişman olmuş değilim vallahi.
Ahmet Bey gerçekten çok haklı; “Doğal yaşamın nimetlerini tüketin, boş verin gereksiz ilaç kullanımını. En iyi ilaç doğal sebze ve meyvede”.
Bir de kelle paça çorbası tavsiye ediyorum!
Gribe karşı aşure tavsiye eden doktorlarımızı da yürekten tebrik ediyorum; Helâl olsun size!
Nenem kadar başarılı olmasa da, sevgili hanımımın bu yıl Muharrem ayı grip mevsimine denk geldi diyerek aşureye C vitamini içeren meyveler ekleyip kaynatmasını gerçekten çok takdir ettim!
Sevgili Dostlar biraz toparlar toparlamaz sizlerle hasret gidermek için hemencecik bilgisayarın başına oturdum. Zira daha fazla gecikmemeliyim, Perşembe kalbimin attığı yerlere, baba tarafından memleketime yolculuk var!
Bekle beni Rize!
* * *
SITKI ULUÇ’TAN MUHTEŞEM VASİYET!
Fransa’dan ayrılırken bir gazeteci dostumla havaalanında oturup son dertleşmeleri yaptık.
Gafletle bir süredir kanser tedavisi gören ve Ekim başında vefat eden gazeteci dostum Sıtkı Uluç'un cenazesinin nerede defnedildiğini sordum.
Sanırım dalgınlığıma geldi ki ‘haberi atlamışım’
Uluç’un bedeni, vasiyeti üzerine kadavra olarak Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne ‘armağan edilmiş’. Yani geleceğin tıp insanlarının eğitimine bağışlanmış sevgili Sıtkı’nın bedeni!
* * *
CİNER MEDYA’DA PANİK!
Her yılbaşı Türk medyasında patron katı acımasızlaşır!
Kimi çalışanlara “küçülmek zorundayız” denilerek veda edilir.
Dümdüz diyeyim, çok sayıda medya emekçisi kovulur!
Kalanlara da, “bakın durum tatsız, maaşınıza falan zam istemeyin, işinizi koruduğunuza şükredin” mesajı verilerek maaşlara zam yapılmaz.
Ucuz ve terbiyesiz bir taktiktir!
Ve maalesef zamdan kaçınan patronlar ve emrindeki birçok yönetici, utanmadan, vicdandan yoksun biçimde giderler yurtdışında keyif çatıp, on binlerce dolarlık hediye alışverişi yaparlar.
Konu çalışanların maaşında düzenlemeye gidilmesi olunca da “işler iyi gitmiyor” yalanıyla üç kuruşluk zamdan kaçınırlar.
Duyduğuma göre gazetesi doğru dürüst satmayan, televizyonu da reyting raporlarında NTV, CNN Türk ve A Haber’in çok altında kalan Habertürk markası, Ciner Medya Grubu’nun patronu Turgay Ciner’i bir hayli öfkelendiriyormuş.
Ciner’in grupta küçülmeye gidilmesini istediğini, Kenan Tekdağ’a da bu yönde talimat verdiğini öğrendim.
Halbuki birçok çalışanın maaşı Ciner ile Tekdağ’ın çerez parası düzeyinde.
Sevgili Dostlar, dedikodu değil, kesin bilgi ve yayabilirsiniz!
Habertürk televizyonunda yeni yayın dönemi programları arasında tanıtımı yapılan bazı programların kaldırılması yönünde karar alındı.
Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Veyis Ateş arayışta. Reytingler kötü.
* * *
İHA’DA KIYIM BAŞLADI
İhlas Holding’in medya şirketleri arasında altın yumurtlayan tek tavuğu İhlas Haber Ajansı’dır.
Bu ajans Türkiye’de basın tarihinde özel bir yere sahiptir ve merhum Enver Ören’in öngörüsüyle kurulmuştu.
Enver Beyin tek evladı A. Mücahid Ören şimdi bu ajansta yeniden yapılanmaya gidiyor.
Aslında bu değişim sürecinin mimarı olarak A. Mücahid Ören’in ekranda görüp beğendiği ve ilk eşinden boşanarak 2008 yılında evlendiği eski spiker Aslıhan Yeltekin Ören gösteriliyor.
İhlas’ın medya iştirakleri için şunu demem gerekiyor; 1970’li yıllarda “Işıkçılar” adı verilen günümüzde ise Türkiye Gazetesi çevresi ya da İhlas Grubu olarak anılan İslami oluşumun en güçlü medyası İHA’dır.
1993 yılında kurulan İHA’nın güçlü ve uluslararası bilinirliliğinin de bulunmasının mimarları bir elin parmakları kadar sayılıdır.
İHA’da son 1 aydır büyük bir tasfiye sürecine gidildi.
Önce Ankara’daki siyasilerin telkiniyle Amerikalı Genel Müdür Thomas Bonifield’in işine son verildi.
Ardından adı kanalla özdeşleşen ve İHA’ya adeta bir servet kazandıran Genel Müdür Yardımcısı İsmail Ballı gönderildi.
Sevgili Dostlar;
Bana gelen bilgi, Ballı’nın yıpratma taktiği gibi ucuz ve zavallı bir ayıpla istifası için çaba sarfedildiği, TGRT Haber’de magazin programları hazırlamasının teklif edildiği yönünde!
İsmail Ballı, bu küstah teklifi reddetmiş. Ardından da istifa etmiş!
İHA’da yeni genel müdür Hamit Arvas oldu.
Yani, Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu Işıkçılar cematinin İhlas Holding şemsiyesi altındaki egemenliği İHA’da da kendini gösterdi!
Hamit Arvas yönetimindeki İHA’da son 1 ayda Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı görevlerine yeni isimler getirilirken, 212 sayılı yasaya tabi olarak çalışanların iş akdi değiştirildi. 212 sayılı yasa, basın çalışanlarının sarı basın kartı almasına imkan sağlıyor.
212 SAYILI YASA NEDİR?
Genel çizgileriyle 212 sayılı Yasa hakkında kısaca bilgi vermekte yarar var: Dünyanın en gelişkin ve demokratik basın çalışma düzenlerinden birini getiren bu yasa, tuhaf bir sivil toplumcu anlayış ve liberal bozulma sonucu 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleriyle aynı kategoriye sokulan 27 Mayıs yönetimince 4 Ocak 1961 tarihinde çıkarılmıştır.
Özetle bu yasaya göre, gazetecilere haklı nedenlerle iş akitlerini tek yanlı olarak ve ihbar ve kıdem tazminatlarını da almak kaydıyla feshetme hakkını tanıyor. Kıdem tazminatına tavan sınırlaması koymuyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN AŞAĞIDAKİ LİNKi TIKLAYINIZ
http://www.medyaradar.com/keskin-kalemden-al-haberi-ciner-medyada-panik-ihada-kiyim-basladi-haberi-499082