Erbil'de düzenlenen Kürt Konferansından dönen Demirtaş Diyarbakır'da gazetecilere açıklamalar yaptı. İşte Demirtaş'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
'Konferansta hazırlık komitesi kurulması kararı çıktı. Ulusal kongrenin toplanması önünde herhangi bir sıkıntı görülmüyor. Kürtler bugüne kadar değişik ülkelerin altında yaşamışlar özerk olarak otonom olarak yaşamışlar.Bu hem Kürtler hem de yaşadıkları toplumlarda acılar sıkıntılar yaşatmış. Kürtlerin birlik sağlaması hem 40 milyonluk Kürt nüfusunda hem de bölge ülkelerinde bir rahatlık sağlar.
DÜNYAYA İLAN EDİLECEK,DENGELER DEĞİŞECEK
Son gelişmeleri dengeleri değiştirecek bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Kürtlerin hangi ülkede hangi statüyle yaşamak istedikleri bu kongre sayesinde dünyaya ilan edilmiş olacak.
SURİYE SORUNU
Suriye şu anda bir bataklığın içinde. Bu bataklıktan çıkışı bütün dünya arıyor ama bulamıyor. Suriye’deki Kürtler kilit noktada. Ne yapılabilir bu tartışmalar yapılacak. Kürtler oradaki şiddeti durdurmada tarafları diyaloga çekmede en önemli konumda. Ulusal kongre Suriye’de barışa ve çözüme giden süreci tetikleyebilir. El Kaideye bağlı el Nusra gibi grupların Suriye’deki Kürtlere saldırısından sonra milletvekili arkadaşlarımız görüşlerini Sayın Davutoğlu ile paylaştı.
TÜRKİYE YANGINA BENZİN DÖKMEMELİ
Türkiye çözeyim derken oradaki yangına benzin dökecek girişimlerden uzak durmalıdır. Bu son derece yanlış olacak.
Türkiye oradaki bütün grupların tamamının haklarını savunmak durumundadır. Ama şu anda pratik politika açısından durum böyle değil. Oradaki çatışmaları durdurmak Türkiye’nin de yararına olur. Güney Kürdistan’da da halkın ve partilerin tamamı Rojova halkına destek için hazır. Bu kongre belki bunu kurumsal bir hale getirebilir. Bütün Kürtlerin kalbi orası için atıyor. Şu anda o bölgede Suriye devleti yok. Şu anda Suriye’deki Kürtler kimseye bir tehdit oluşturmuyor.
Türkiye’nin de orada dost ve kardeş bir oluşumun ortaya çıktığını görmesi gerekiyor.
ÇÖZÜM SÜRECİ SURİYE'DEN BAĞIMSIZ DEĞİL
Şu anda Türkiye’de yürüyen çözüm süreci, Suriye’deki Kürtlerin durumunda bağımsız değildir. Birbiriyle doğrudan bağlantılıdır. Dolaylı da değil. Hükümetten her kim konuşursa bunu unutmadan konuşmalıdır. Türkiye çözüm süreciyle birden fazla sorunu çözme şansı yakalamıştır. Türkiye’nin oradaki Kürtleri bahane ederek bir askeri müdahaleye girişme ihtimalini çok düşük buluyorum. Siz Türkiye’deki 15 milyon Kürt’e kardeşim derken oradaki 1,5 milyon Kürt’e düşman diyemezsiniz. Niye Suriye’deki Kürtler Türkiye’ye saldırsın. Bunun akli, vicdani, siyasi hiçbir gerekçesi yoktur.
HÜKÜMET KAYGI UYANDIRIYOR
Bizim hükümetle ilgili kaygılarımızın giderilmesi hükümete bağlıdır. Bizim Öcalan’la ilgili kaygımız yok. onun duruşu net. Ama hükümet cephesinden somut bir adım atılmış değil. Halen gelecek zaman kipiyle konuşuyorlar. Bu tabi kaygı uyandırıyor. Sayın başbakan halen karakolları yapacağız diyor. Karakolları yapacağız demek ben kalıcı barışa inanmıyorum demektir. Bu kalıcı barışa inanmıyorum demektir. Sayın Başbakan’ın kafasında demek ki şu var: “Çözüm olmayabilir çatışmalar başlayabilir o zaman hemen karakollarımızı yapalım.”
1 EYLÜL'E KADAR ÇALIŞMALAR TAMAMLANMALI
Eylül başında bir projenin bir paketin ortaya çıkması gerekiyor. Sayın Öcalan bu süreçten umutsuz değil ama hükümetin ne yapacağını kamuoyuna açıklaması gerekiyor. Hükümet 1 Eylüle kadar çalışmalarını tamamlamalıdır.
Ne olacağını bilmeden 2. aşama bitmez. Bitmezse 3. aşamaya da geçilmez.
SORUN PKK'LILARIN NASIL DÖNECEĞİ
PKK sınır dışına çıktı mı çıkmadı mı? Bu tartışma artık bitmelidir. Esas mesele PKK’nın sınır dışına çıkması değil PKK’lıların nasıl döneceğidir. PKK kanun olmadan silahlarıyla sınır dışına çıktılar. Ama kanun yoluyla silahlarını bırakarak geri dönebilirler. PKK’nın geri çekilmesinden istenen sonuç gerçekleşmiştir. Çatışmalar bitmiştir.