Davanın ilk oturumunda Süleymaniye Doğumevi'nin klinik şefi Hasan Fehmi Yazıcıoğlu, ebe Hülya Tiryaki, Demet Çelik, Şükrü Çağatay ve Ruşen Oran hazır bulundu. Duruşmaya mağdur Yıldız Teyfur katılmadı. Yazıcıoğlu mahkemeye verdiği ifadesinde suçlamayı kabul etmedi; ancak bölümlerinde kadro ve eldeki imkanlar nedeniyle yeterli kişiyle çalışamadıklarını ve bu hususta ilgili birimlere defalarca talepte bulunmalarına rağmen bir sonuç elde edemediklerini öne sürdü.
Yazıcıoğlu, Teyfur'un önceden takip ettikleri bir hasta olmadığını, hastaneye olay günü geldiğini söyledi. Muayenesinin ardından acil yatış için sevkinin yapıldığını Dr. Ruşen Oran ve kıdemli asistan tarafından, hastanın muayenesi sonucu 'normal doğum' yapması gerektiği yönünde görüş bildirildiğini kaydeden Yazıcıoğlu, "Doğum 10- 12 saatlik bir süreçtir. Bu esnada bir görüş değişikliği olabilir. Bu vakada öğrendiğim kadarıyla çocuğun kalp seslerinde bir azalma sezilmiş. Bunun için uzman doktora haber gönderilmiş. Ancak onların da diğer tarafta sezaryen ameliyatı olduğu için, uzman, doğuma müdahale edememiş. Ancak benim bunlardan haberim olmadı" dedi.
Yazıcıoğlu, Dr. Şükrü Çağatay'ın kendisini arayarak hastanın idrar çıkaramadığını söylediğini, bunun üzerine kendisinin dikişlerin sökülmesini, mesaneye sonda takılarak yeniden dikiş atılmasını istediğini kaydetti. Hastanın bu işlemlerin ardından 2 gün daha hastanede kaldığını anlatan Yazıcıoğlu, "Hastanın yüzünü soluk görmem sebebiyle bir kanama olur şüphesiyle ultrason yapılmasını istedim, bizzat da kendim yaptım.
Bu sırada ise vajinanın derinliklerinde rahim ağzında şüpheli bir cisim görüntülendi. Hakkında takipsizlik kararı verilen doktoru çağırdım, içerideki şeyin ne olduğunun tespitini istedim. 36 saat sonra ise unutulan gazlı bez çıkarıldı. Teyfur'un yapılan muayenesinde vajinasında ileri derecede darlık tanısı konulduğunu, kanallarının açık olduğu, doğum yapmaya engel bir halinin bulunmadığı kanaatine varıldı. Ancak cinsel ilişkiye giremeyeceği doğrudur" dedi. Yazıcıoğlu, Teyfur'a açma operasyonu yapılması gerektiği, darlığın sebebinin ise birden çok sebebe bağlı olabileceğini ileri sürdü.
"15 DAKİKALIK OPERASYON HASTAYA ÖZENLE 2 SAATTE YAPILDI"
Dr. Şükrü Çağatay savunmasında, dikişlerin yeniden sitüre edildiğini, bu esnada tampon unutmadığını, zaten bu işlemi sayıyla başlayıp yine sayıyla bitirdiklerini ileri sürdü. Çağatay, "Bu esnada tampon unuttuğumu sanmıyorum. Yine de bir açık kapı bırakıyorum. Çok ender de olsa unutulabileceğini belirtmek istiyorum. Birden çok doktor hastaya müdahale etmek zorunda kalmıştır. 15 dakikalık operasyon, hastaya özenle 2 saatte yapılmıştır. Görevimi ihmal etmediğim kanısındayım" şeklinde ifade verdi.
Haklarında bebeğin köprücük kemiğinde meydana gelen kırıkla ilgili şikayet olduğunu belirten Ruşen Oran da, bunun annenin ıkınmamasından ve bebeğin kalp atışlarının azalması nedeniyle yaşandığını söyledi. Oran, "Doğumu takiben vajinada kanamalar ve yırtıklar olması sebebiyle ben ve Demet Hanım yetersiz kaldık. Tekrar ameliyathaneyi aradık. Uzmanların durumu öğrenmesini istedik. Ameliyatlarının bitmesine 15-20 dakika zaman olduğunu söylediler.
O sırada doğumhanede bulunan kıdemli asistan Dr. Osman Sevket'ten yardım istedik. Vajinadaki atardamarın açık olduğunu gördü ve durdurucu dikişler atılınca kanama durdu. Cihangir Bey geldi. Hastayı muayene etti. Cihangir Bey'in direktifleriyle ben de birkaç dikiş attım. Kanamayı durdurmayı başardığımız esnada anatomik bütünlüğün tam olmadığını fark ettik ve nöbetçi uzmanımız dikişlerin hatalı olduğunu söyleyerek hasta ameliyathaneye alındı" dedi.
Doğumda bir ihmalinin bulunmadığını belirten Oran, hızlı bir şekilde davranmalarını gerektiğini, aksi halde bebeğin ölebileceği ya da spastik olabileceğini ifade etti. Ebe Hülya Tiryaki ve Demet Çelik de görevlerini ihmal etmediklerini söyledi.
Duruşma eksikliklerin giderilmesi ve diğer sanıkların dinlenilmesi için ertelendi.
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
