Davutoğlu, Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin olarak, “Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı’yken, her fırsatta konuştu, aklına ne geliyorsa söyledi. Stratejik derinlikte boğulduğunu hiç anlamadı” dedi. “Sınırlarımız Propaganda filmine benzeten yine Davutoğlu’ydu” diyen Bahçeli, “Sayın Davutoğlu’na Köyden İndim Şehire ve Sahte Kabadayı filmlerini izlemesini öneriyorum. Ya da Kibar Feyzo’daki Maho Ağa’yı incelemesini öneriyorum” diye konuştu.
Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
“İç ve dış politikada üst üste kaybedilen mevziler ülkemizi zora sokmaktadır. Türkiye siyaseti sıkışma yaşamaktadır. AKP Türkiye’yi meçhule sürüklemektedir. Endişelerimiz bir hayli fazladır. Milli güvenliğimiz aşırı riskle karşı karşıyadır. Artık gizleyecek bir şey kalmamıştır.
İçinde bulunduğumuz şartlar ağırdır, hükümetimiz ise pasiftir. Yaşananlar geleceğimizi rehin altına almaktadır. AKP böylesi çaresizliğe göz göre göre düşmüştür. Ne ortadaoğudaki oyunu doğru okuyabilmiş, ne küresel güçlerin planlarını görebilmiştir. Davutoğlu atmış ama tutmamıştır, gaflet ve yanılgısının kurbanı olmuştur. Bu yanılgının Türkiye’ye yansıması son derece olumsuzdur.
‘KÖYDEN İNDİM ŞEHİRE VE SAHTE KABADAYI’YI İZLESİN’
Davutoğlu bu fecaatin bir numaralı failidir. Geçmişte hem Davutoğlu hem Erdoğan öyle konuşmalar yapmıştır ki yüzleri varsa bugün kızaracaktır. “Ortadoğu’nun sahibi, öncüsü olacaktık. Suriye halkının sözcüsü olacaktık. Başkalarının gündemine dublör olma devri kapanmıştı. Yeni bir Ortadoğu doğuyordu, ülkemizin etrafından istikrar ve refah kuşağı oluşacaktı.” Bu sözleri Davutoğlu söylüyor. Davutoğlu Dışişleri Bakanı’yken, her fırsatta konuştu, aklına ne geliyorsa söyledi. Stratejik derinlikte boğulduğunu hiç anlamadı. Sınırlarımıız Propaganda filmine benzeten yine Davutoğlu’ydu. Sayın Davutoğlu’na Köyden İndim Şehire ve Sahte Kabadayı filmlerini izlemesini öneriyorum. Ya da Kibar Feyzo’daki Maho Ağa’yı incelemesini öneriyorum.
Türkiye’nin dış politikasına yön veren kişinin sözleri ve önerilerine ibret alarak bakınız. Dışpolitikada ördüğü teorik çatının gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını fark etmiş midir? AKP çuvallamış ve içpolitikada olduğu gibi dışpolitikada da şanzımanı dağıtmıştır. Biz sorun yumağı diyerek coğrafyamızı değiştiremeyiz, tarihimizi inkar edemeyiz. Biz doğudan batıya, kuzeyden güneye ilelebet payidar kalacak Türkiye Cumhuriyetiyiz. Neyle uğraşacaksak mevcut avantaj ve dezavantajlarımıza göre bunları başarmak zorundayız. Hamasi nutuklar bir şey kazandırmamaktadır. Türkiye’nin yanlış ellerde heba olduğunu görmek mecburiyetindeyiz.
Yaklaşık 3 milyon mülteci Türkiye’dedir. Mülteci sayısının 100 bine ulaşmasını kırmızı alarm olarak gören Davutoğlu’nun 3 milyona yakın Suriyeli mülteci için ne diyeceği meçhuldür. Yeni bir mülteci kalabalığı sınırımızda birikmiştir. Geçtiğimiz hafta Münih’te düzenlenen toplantıda çatışmaların durdurulması kararlaştırılmışken, Rusya’nın sivil insanları katletmesi barbarlıktır. Mülteci sayısının artacağı, 600 bin yeni mülteci ile karşı karşıya kalabileceğimizi göstermektedir. Türkiye Suriye buhranının ceremesini çekmektedir. AB 3 milyar euroluk rüşvet ile Suriyeli mültecileri almamızı dayatmaktadır. AKP ise meseleyi makul bir yere indirmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi’nde AB liderleriyle yaptığı mülteci pazarlığı medyaya sızmıştır. Ensar politikası diyenler AB tarafından vaadedilen parayı yetersiz bulmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi’nde AB liderleriyle yaptığı mülteci pazarlığı medyaya sızmıştır. Ensar politikası diyenler AB tarafından vaadedilen parayı yetersiz bulmuştur. Alnımızda enayi yazmıyor diyen Erdoğan, BM’den gelen 455 milyon doları eleştirmektedir. Bir yönü ile Erdoğan haklıdır. BM üç maymunu oynamaktadır. Erdoğan ve AKP hükümeti ne kadar haklı olsada ikircikli ve çelişkilidir. Ya döviz, ya otobüs sözleri çok sorunludur. Sorun kaynağında kurutulmadıktan, Türkiye’nin mülteci sorununundan kaçması beklenemez. Küresel adalet ve insanlık değerleri ortak hareket etmeyi gerektirmektedir. Balıklara yem olan insanlar hepimiz için uyarıcı olmalıdır.
AKP hükümeti kamplarda bulunan mültecilere elbette desteğini vermelidir. Ensarız diyenlerin tarihi sorumluluğu bu olacaktır. Ancak mülteci sorununu paraya endekslemek ülkemizin ve milletimizin saygınlığını hiçe saymak olacaktır. AB ve BM elini taşın altına koymaktan kaçındıkça yanan ateş insanlığın bacasını tutuşturacaktır. Halep, Osmanlı’dan ayrıldığından beri üzerine güneş doğmamış, karanlıkta kalmıştır.
Türkiye’nin Suudi Arabistan’la ortak faaliyete hazırlanması en çok konuşulan konulardan biri olmuştur. Suudi yönetiminin keşif çalışmasından sonra İncirlik’e 5 savaş uçağı göndermiştir. AKP’nin Dışişleri Bakanı, Suudi askerlerinin Türkiye’den geçmesinin temenni olduğunu söylemiştir. Suudi Arabistan’ın başını çektiği ülkelerle Türkiye kara operasyonuna girmeye hazırlanmaktadır. Bundan TBMM’nin haberi yoktur. Senaryonun kim tarafından yazıldığı belli olan savaşa katılmaya kim karar vermiştir? Türkiye muz cumhuriyeti midir? Meclis’in onayı olmadan Türkiye’yi savaşa sokmak, kamuoyunu hazırlamak şuursuzluktur.