Diyanet'e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu'ndan ortalığı karıştıracak bir teklif geldi. Kurul üyesi Prof. Ahmet Yaman, Diyanet Dergisi'ne yazdığı ‘Ekonomi ve Değer' başlıklı makalesinde, faizsiz çalışan katılım bankacılığının sermaye sahibi dindar kesim için iyi bir adım olduğunu belirterek, bununla ilgili sektörel faaliyetleri ‘şeriat kurallarına göre denetleyecek bir Fıkıh Kurulu' kurulmasını istedi.
Prof. Yaman, “Altın bankacılığı dâhil bütün bankacılık ürünleri, finansman ürünleri ve kart işlemlerinin bu kurulun onay ve denetimine sunulması sağlanmalıdır” görüşünü savundu. Yaman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık gündeme getirdiği ‘paranızı yastık altında tutmayın' sözlerine de destek verdi ve “Sermayeyi yastık altında tutmak zekat sorumluluğu doğurur” uyarısında bulundu.
DİNDARLAR PARALARINI SAKLADI
Sözcü gazetesinden Ali Ekber Ertürk'ün haberine göre, Yaman'ın makalesinde halkın inanç ve ahlak değerleriyle uyumlu olmasına özen gösterilmeyen bir piyasa oluşturulduğu ve para-finans sistemi yaratıldığı öne sürülerek, “Hal böyle olunca dinî duyarlılıkları baskın olan kişiler, ekonomik değerlerini piyasaya arz etmekten geri durmuş, birçok kişi meşruiyet kaygısıyla yatırım yapmaktan korkmuş, bunların doğrudan ya da dolaylı etkisiyle faiz oranları anormal yükselmiş, maliyetler artmış, kayıt dışılık hâkim olmuş, büyüme yavaşlamış, millî gelir istenen ölçüde yükselmemiş ve daha birçok olumsuz sonuç ortaya çıkmıştır” sözlerine yer veriliyor.
Dünyada birçok gelişmiş Batı ekonomisinde kamusal desteklerle on yıllardır var olan faizsiz finans piyasaları ve araçlarının artık ülkemizde devlet girişimiyle de vücut buluyor olmasının heyecan verici olduğunun vurgulandığı makalede şu tespitlere yer veriliyor:
KATILIMCILAR FAİZDEN UZAK OLSUN
“Bu bağlamda kamunun özen göstermesi gereken birkaç hususa işaret etmek yerinde olacaktır: Öncelikle katılım bankalarının kuruluş sermayesinin İslami kurallara göre temiz ve helâl olması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle kuruluş sermayesi, kamunun faiz dışı meşru gelirlerinden temin edilmelidir.”
Sektörel faaliyetlerin dinî-şeri denetime tabi olması gerektiğinin belirtildiği makalede, “Bunun için yetkin fıkıh uzmanlarından oluşan bir kurulun teşkil edilip altın bankacılığı dâhil bütün bankacılık ürünleri, finansman ürünleri ve kart işlemlerinin bu kurulun onay ve denetimine sunulması sağlanmalıdır. Son bir husus da hizmet içi eğitimdir. Katılım sektöründe bulunan genel müdürden şube çalışanına kadar her düzeydeki görevlinin katılım bankacılığının felsefesi ve uyması gereken fıkıh kuralları açısından periyodik olarak bilgilendirilmesi, yanlışlıkları azaltacaktır” değerlendirme yapıldı.
DEVLET BOŞ TARLANIZA EL KOYMA HAKKINA SAHİP
“İslam, hiç kimsenin haksızlığa uğramayacağı bir ekonomik sistem tasavvuruna sahiptir” tespitini yapan Prof. Ahmet Yaman, İslam'daki ekonomi ilkelerinden bazılarını şöyle sıraladı:
“Özel mülkiyet koruma altına alınmış; dinî, hukuki, ahlaki ve resmî sınırlamalar dışında kişinin kendi mülkünde tasarruf hürriyeti olduğu belirtilmiştir. Risksiz veya emeksiz kazanç değerli değildir. Böyle değersiz kazançların en başta gelen şekli olan faiz, haramdır. Sermayeyi yastık altında bulundurmak doğru değildir. Yatırıma konu olmayan sermayeye zekât sorumluluğu yüklenir. Sahibi tarafından değerlendirilmeyen tarım arazileri üzerinde devlet bir takım tedbirler alabilir. Mal ve sermayenin belli ellerde toplanması engellenir.”
Odatv.com