2008 krizi sonrası ders çıkarmaya çalışan dünya ekonomi yönetimi ve oyuncuları alternatif çözümleri tartışmaya devam ediyor. Birçoklarının 1929 Büyük Buhranı’ndan sonra dünyanın geçirdiği en ciddi ekonomik kriz olduğunda hemfikir olduğu krizde, uzun yıllardır belki de ilk kez, piyasaların “görünmez elinin” kendi kendini düzenlemeye yetkin olduğundan şüphe ediliyor.
Spekülatif fonlar, kısa dönemli sermaye hareketleri ve "carry trade" (düşük faiz getiren bir para biriminden borçlanıp krediyi yüksek faiz getiren bir para birimine yatırmak) gibi finans oyunlarının krizdeki rolünün sorgulandığı finans piyasalarında yeni çözümler aranıyor.
1 MİLYAR DOLARLIK HACİM
Dünyada 1950’li yıllarda ilk yasal çerçevenin oluşturulmaya başlandığı katılım bankacılığı, 2010 yılsonu itibarıyla küresel olarak aktif büyüklük açısından yaklaşık 1 trilyon dolarlık hacme ulaştı. Türkiye'de ise 1985 yılında iki banka ve iki şube ile başlayan katılım bankacılığı, bugün 4 banka, 680 şube ve 14 bin çalışanla hizmet veriyor. 30 Kasım 2011 itibarıyla 55 milyar lira aktif toplamı bulunan katılım bankaları, 39 milyar liralık toplanan fon büyüklüğü ve 41 milyar liralık kullandırılan fon büyüklüğüne sahip. Bu bankaların toplam sektördeki payları ise aktifte yüzde 4,4, toplanan fonlarda yüzde 5,4, kullandırılan fonlarda ise yüzde 5,7.
SEKTÖR HIZLA BÜYÜYOR
BDDK'nın son verilerine göre yılın ilk dokuz ayında bankaların aktif büyüklükleri yüzde 20 artarken, sektördeki 48 bankadan 21’inin kârının, son bir yılda yüzde 13 azaldığını açıklandı.
NEDEN KATILIM BANKACILIĞI
Körfez ülkelerinden, Türkiye ve Avrupa’ya değişebilen uygulamaları olmakla birlikte katılım bankalarının diğer sektör bankalarından en büyük farkı, müşterilerin kâr ve zarara ortak olması. Diğer bankalar gibi doğrudan faizli kredi vermiyorlar, ortaklık, kiralama, peşin alıp vade farkıyla satım yapıyorlar. Bu nedenle bu bankalara katılım bankası deniyor; bu “kâr ve zarara katılım” anlamına geliyor.
Örneğin “katılım hesabı” adı altında topladıkları mevduatlardan verdikleri krediler batarsa, batık kredinin maliyetini de müşteriyle paylaşıyorlar. Ayrıca örneğin kambiyo kârları, alım satım kârları yok. Böylece fiyat hareketlerinden daha az etkilenen yapısı sayesinde piyasa riskine daha az maruz kalıyorlar. İngiltere ve Fransa’da hızla yayılan İslamî bankacılık, Almanya’da Federal Finansal Denetleme Kurumu (BaFin) tarafından inceleniyor.GAZETEPORT