Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, mahkemenin kapatma istemini
reddetmesini esastan bozması üzerine üçüncü kez yargılama yapılan
Ankara 2. İş Mahkemesi'ndeki davanın duruşmasına Eğitim-Sen Genel
Başkanı Alaattin Dinçer ve sendika yöneticileriyle çok sayıda avukat
katıldı.
Eğitim-Sen'in avukatı Kazım Genç, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun
bozma kararından sonra, temmuz ayındaki genel kurulda sendikanın
tüzüğündeki ''anadilde öğrenim'' ifadesinin kaldırıldığını ve bu
nedenle kapatma davasının dayanağı kalmadığını söyledi.
Genç, sendikanın kapatılmamasına karar verilmesini talep etti.
Yargıç Kudret Kurt, sendika tüzüğündeki ''anadilde öğrenim''
ifadesi çıkarıldığından, sendikanın kapatılmasına yer olmadığına karar
verdi.
EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI DİNÇER:
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, sendika hakkındaki kapatma davasının düşmesiyle ilgili olarak, ''Davadan çıkan sonuç, Türkiye'nin çağdaş, medeni toplumlar düzeyine ulaşmadaki inat ve ısrarını, ciddi eksikliklere rağmen tamamen yitirmediğini göstermiştir'' dedi.
Ankara 2. İş Mahkemesi'nde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun
sendikanın kapatılması gerektiği yönündeki ve bağlayıcı nitelik
taşıyan kararının ardından yapılan duruşmaya Dinçer ve Eğitim-Sen
yöneticileriyle sendikanın çok sayıda avukatı katıldı.
Duruşmada söz alan Eğitim-Sen avukatlarından Kazım Genç, Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu'nun kararının hukuki olmadığına inandığını söyledi.
Genç, Eğitim-Sen'in, Hukuk Genel Kurulu'nun kararından sonra 3
Temmuz 2005 tarihinde yaptığı genel kurulda tüzüğün değiştirildiğini
ve ''anadilde öğrenim'' ifadesinin sendika tüzüğünden çıkarıldığını
belirtti.
Genç, yerel mahkemelerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına
uymak zorunda olmalarına rağmen, tüzük değişikliği nedeniyle dava
konusu kalmadığına dair karar verilmesini talep etti.
Yargıç Kudret Kurt, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yurtdışı
İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün, mahkemece verilecek kararın
örneğini Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) gönderilmek üzere
istediğini bildirdi.
Kurt, sendika yönetiminin, duruşma öncesinde Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'ndan davadan feragat etmesi talebinde bulunduğunu,
Başsavcılığın ise feragat yetkisi bulunmadığı ve takdirin mahkemede
olduğu cevabı verdiğini belirtti.
-TEKRAR TEMYİZ EDİLEBİLECEK-
Daha sonra kararı açıklayan Kurt, Eğitim-Sen'in tüzüğündeki
kapatma davasına konu olan ''anadilde öğrenim'' ifadesinin
çıkarıldığını, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar
verildiğini açıkladı.
Yargıç Kurt, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun sendikanın
kapatılması gerektiği yönündeki karara, tüzük değişikliği sonrası
ortaya çıkan durum nedeniyle uyulmamış olduğu için, Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın yasal süre içinde kararı Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi'nde temyiz edebileceğini kaydetti.
Çeşitli illerden gelerek, Ankara Adliye Sarayı önünde toplanan
Eğitim-Sen üyeleri, kararı öğrendikten sonra sevinç gösterileri
yaptılar. Atatürk Bulvarı'nı bir süre trafiğe kapatan sendika üyeleri
güvenlik güçlerinin uyarısıyla Adliye Sarayı bahçesine döndüler.
-DİNÇER'İN BASIN AÇIKLAMASI-
Duruşmanın ardından basın açıklaması yapan Eğitim-Sen Genel
Başkanı Dinçer, kararı demokratikleşme yönünde olumlu bir adım olarak
değerlendirdiklerini ifade etti.
Sendikaya destek veren ulusal ve uluslararası kuruluşlara teşekkür
eden Dinçer, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin
kaldırılması gerektiğini söyledi. Dinçer, ''Mahkemeden çıkan sonuç,
Türkiye'nin çağdaş, medeni toplumlar düzeyine ulaşmadaki inat ve
ısrarını ciddi eksikliklere rağmen tamamen
yitirmediğini göstermiştir'' dedi.
KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da Eğitim-Sen ve KESK'in,
sürdürdükleri mücadeleyle bir kez daha ders verdiğini söyledi. Tombul,
bundan sonra üzerlerine düşen görevin, demokratikleşme sürecini
hızlandırmak olduğunu belirtti.
-DAVA SÜRECİ-
Ankara 2. İş Mahkemesi, sendikanın tüzüğünde anadilde öğrenim
hakkına yer vermesi dolayısıyla açılan davanın ilk yargılamasında,
kapatma istemini reddetmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın temyiz etmesi üzerine Yargıtay
9. Hukuk Dairesi, sendikanın kapatılması gerektiği gerekçesiyle yerel
mahkemenin kararını esastan bozmuştu.
Ankara 2. İş Mahkemesi, bozmanın ardından yapılan ikinci
yargılamada, ilk kararında direndi ve kapatma istemini reddetti. Yerel
mahkeme, direnme kararını, ''Davalı sendikanın tüzüğünde bulunan
hükümler, mahkememizce Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne,
ulus bütünlüğüne, devletin tekliğine,
sınırların değişmezliğine karşı bir tehlike olarak görülmemiştir''
gerekçesine dayandırmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı direnme kararını da temyiz edince
dosya, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gitmişti. Genel Kurul, Ankara 2.
İş Mahkemesi'nin direnme kararını oybirliğiyle esastan bozmuştu.
Eğitim-Sen'in kapatılması istemiyle açılan davanın davanamesinde,
Eğitim-Sen tüzüğünün ''Sendikanın Amaçları'' başlıklı 2. maddesinin
(b) bendindeki anadilde öğrenime ilişkin ifadenin Anayasa'nın 3.
maddesindeki ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür. Resmi dili Türkçe'dir'' hükmüne ve Türkçe
dışında hiçbir dilin eğitim ve öğretim kurumlarında Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemeyeceğini
düzenleyen 42. maddesine aykırı olduğu ifade ediliyordu.