Ali Babacan, dünya ekonomisindeki küresel belirsizlik süreciyle ilgili bir soru üzerine, dünyadaki pek çok ülke ekonomisinin ciddi bir kamu borç stoku sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Piyasalarda belirsizlik arttıkça, güven ortamı bozuldukça bunun resesyon riskini beraberinde getirdiğini anlatan Babacan, ekonomideki en önemli unsurun güven olduğunu vurguladı. Dünyada ciddi bir belirsizlik olduğunu, genel tablonun pek iç açıcı görünmediğini, büyük ekonomilerde siyasi kararların geç alındığını ifade eden Babacan, bütün bu tablo içerisinde Türkiye'nin attığı ve atacağı adımların önemine işaret etti.
Babacan, Türkiye'deki ekonomi yönetiminin bütün bu olumsuz tablolara karşı hazırlıklı olduğunu ve zamanında tedbir aldıklarını kaydetti.
Ali Babacan, kurlardaki artışlarla ilgili soruyu yanıtlarken de bugün kurun ülkeler arasında daha çok rekabet unsuru olarak konuşulduğu, gelişmekte olan ülkelerde yerel para birimlerinin çok hızlı değerlendiği ve bu ülkelerin rekabet gücünün olumsuz etkilendiği bir dönemde, Türk lirasının dönem başlangıcına göre değerinin bir miktar düşmesinin, pek çok gelişmekte olan ülkenin çok arzu edip de bir türlü başaramadığı bir tablo olduğunu anlattı.
“SERBEST KUR REJİMİ DEVAM EDECEK”
Kur konusunun hassas olduğunu ifade eden Babacan, “Türk lirasındaki değer kaybının böyle bir konjonktürde şikayet etmemiz gereken değil, tam tersine genel ekonomik dengeler açısından daha olumlu bulduğumuz bir tablo” dedi. Herkesin ve her kurumun farklı kur beklentilerinin olabileceğine işaret eden Babacan, bu beklentilerin yanısıra bir de piyasa gerçekleri olduğunu kaydetti. Babacan, resmi politikalarının serbest kur rejiminin devam etmesinden yana olduğunu hatırlattı.
“Küresel ikinci dip riski var mı?” şeklinde bir soruya da Başbakan Yardımcısı Babacan, “Şu anda, bundan 3-4 ay öncesine göre ikinci dip ihtimali daha yüksek görünüyor” yanıtını verdi. Ancak bu ikinci dip denilen gelişmenin, 2009 yılındaki gibi küresel ekonominin bir daralması şeklinde mi yoksa sadece büyüme hızında bir düşüş şeklinde mi ortaya çıkacağının henüz belirsiz olduğunu kaydeden Babacan, “Bu ara ülkelerin liderlerinin, kendi siyasi bekasını ya da partisinin siyasi bekasını düşünmeden ülkenin geleceği için doğrusunu yapmaları gerekiyor. Yoksa yapılacaklar belli. Şu anda Türkiye'deki kadar güçlü bir hükümet ve güçlü bir siyasi irade olsun bu sorunların hepsi çözülür. Yeter ki hükümetler iradelerini ortaya koyabilsinler” diye konuştu.
YÜZDE 5'İN ALTINDAKİ BÜYÜME SÜRPRİZ OLMAZ
Ali Babacan, Türkiye'nin 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılında ne kadar büyüyeceğine ilişkin bir soru üzerine, 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılındaki büyüme hızının, 2010 yılı ya da 2011 yılının birinci çeyreğine göre daha yavaş olacağını bildirdi. Büyüme hızının düşeceğini ifade eden Babacan, “Hatta 2012'nin tümü için yüzde 5'in daha altında bir büyüme rakamı kimse için sürpriz olmamalı. Çünkü 2012 öyle bir yıl olacak ki herhangi bir ülke için yüzde 3-4 büyüme gıpta edilecek bir rakam olabilecek” diye konuştu.
Türkiye'de içerideki aşırı talepten doğan bir enflasyon baskısı gözlemlemediklerini, enflasyonun bugün Türkiye ekonomisi açısından ciddi bir risk alanı olmadığını ifade eden Babacan, “Daha önemli risk alanı durgunluk, hatta tam tersine 2009 yılında yaşadığımız gibi bir negatif büyüme. Yani konsantre olmamız gereken risk alanını o alan olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu açıdan baktığımızda da Merkez Bankamızın aldığı kararlar attığı adımlar son derece isabetli” diye konuştu.
Babacan, yapılan tahminlerin ve piyasa beklentilerinin 2012 yılı itibariyle hedef olan yüzde 5 civarında enflasyonun tutturulabileceği yönünde olduğunu söyledi.
“Büyümeyle ilgili Türkiye bu yılı nasıl kapatacak, öngörünüz nedir” şeklindeki soru üzerine Babacan, 2011 için yüzde 6 civarında büyüme tahmin ettiklerini, ancak bu rakamın 2 ay sonra belki değişebileceğini bildirdi.