Trabzon Emniyet Müdür Yardımcısı İbrahim Azcan, Sarp Kapısı’nın açıldığı 1989 yılından itibaren özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde büyük sosyal sorun haline gelen yabancı kadınların oluşturduğu fuhuş sektörünü tüm yönleriyle kitaplaştırdı.
‘Natalia’dan Nataşa’ya Kadının Dramı’ adlı kitapta, müslüman olan ve inançlarına bağlı olmasına rağmen fuhuş yapmak zorunda kalan bazı kadınların, birlikte oldukları erkeklere ilişki öncesinde namaz kıldırdıkları, bunu kabul etmeyen erkeklerle ilişkiye girmedikleri gibi ilginç tespitler yer alıyor.
Daha önce ‘Türk Modernleşme Sürecinde Trabzon Halkevi’ ve ‘Polis Ne Yapmalı’ adlı iki kitap yazan Trabzon Emniyet Müdür Yardımcısı İbrahim Azcan, henüz basılmayan ancak tüm çalışması tamamlanan son kitabında Sovyetler Birilği'nin dağılmasından sonra Rus, Azeri ve Gürcü kadınların Türkiye’ye akın ettiklerini anlattı, bu kadınlara Türk erkeklerinin niçin ilgi gösterdiklerini ve fuhuşun tüm yönlerini çeşitli örneklerle ele aldı. Azcan kitabında, fuhuşu sadece polisiye önlemlerle engelleminin mümkün olmadığını, bu sorunun ekonomik, kültürel ve psikolojik yönleriyle de ele alınması gerektiğini vurguladı.
Fuhuş konusunda tarihten günümüze kadar yapılan araştırmaların yer aldığı kitapta Azcan’ın, dağılan Sovyerler birliği'nden gelen kadınların oluşturduğu fuhuş sektöründen derlediği anılar ise çalışmanın en ilgi çekici bölümünü oluşturuyor. Azcan, fuhuş sektöründeki birçok kadının inançlarını yitirmediğini ve mecbur olduğu için batağa düştüğünü, kitabında yer alan şu ilginç tespitle açıklıyor:
‘NAMAZ YOKSA, SEKS DE YOK’
İki kafadar, iki yabancı uyruklu kadın alıp alem yapmaya karar verirler. Bir kafeteryada anlaştıkları iki kadınla çıkarlar. Seçtikleri kadınlar Müslüman bir ülkenin vatandaşıdır. Otele gidip ayrı ayrı odalarına çekilirler. Erkeklerden biri hemen ilişkiye girmek ister ama kadın, namaz vakti olduğunu ve abdest alıp namaz kılması gerektiğini belirtir. Erkek oldukça şaşırır. Kadın, erkeğin de namaz kılmasında ısrar eder ve ‘Eğer namaz kılmazsan, seninle birlikte olmam’ diye diretir. Erkek telefonla yan odadaki arkadaşını arayarak durumu anlatır. Arkadaşı, ‘Madem kadın diretiyor, göstermelik de olsa namaz kıl, ne olacak?’ diye yanıt verir. Ancak telefon eden erkek, namaz kılmayı bilmediğini belirterek çaresizliğini açıklar ve sonuçta kadın o erkekle birlikte olmadan oteli terkeder.
ERMENİ KADIN İÇİN ŞİİR
Duygusal bir Türk erkeği, Yanna adlı Ermeni bir hayat kadınıyla ilişki yaşamaya başlar. Uzun süren ilişki sonunda erkek, hayat kadınına iyiden iyiye aşık olur. Kadın bir gün ülkesine gidince, oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi üzülen adam adeta kendini kaybeder. Onun bu halini gören yakın bir arkadaşı, durumu şu şiirle özetler:
Yanna / Kadehlerime dökerim kokularını / Silerim ayak izini acılarımdan / Yanna / Sen gittin, nutuksuzum / Daha beter oldum / Nafile bekleyişlerden / Umutlarım duyuna, huyuna, suyuna kaldı / Ne Ermenice aşk bu, Yanna.
Azcan’ın kitabında, ‘Pes dedirtecek hadiseler’ başlığı altında topladığı yaşanmış olaylardan bazıları şöyle:
DİĞER İLGİNÇ OLAYLAR
Bir polis operasyonunda, yabancı uyruklu bir kadınla otel odasında yakalanan erkeğin hareketleri polise şüpheli geldi. Yapılan incelemede erkeğin homoseksüel olduğu, sadece çevresindekilere bunu farkettirmemek için hiçbir bir ilişki yaşamadığı halde kadınla otelde buluştuğu belirlenmişti.
Çevresinde iktidarsızlığıyla tanınan 45 yaşındaki bir kamu çalışanı, sırf toplumdaki imajını kurtarabilmek adına Rus uyruklu bir kadınla anlaşmış ve çok geç sayılmayacak bir akşam vaktinde, çalıştığı kamu kurumunun bahçesindeki ağaçların altında kadınla birlikte olmuş. Amacı, bunu çevredeki herkesin duyması ve bir anlamda iktidarsız olmadığını kanıtlamaktı.
Ahlak Masası ekipleri, bir otel baskınında yabancı uyruklu iki kadını aynı odada çırılçıplak yakalayınca şaşırmış. Bu ilk kez rastlanan bir durumdu. Ancak yan odaya geçildiğinde gerçek anlaşılmıştı. Orada da iki erkek aynı yataktaydı. Evli oldukları ve polis baskınında yakalanmaktan korktukları anlaşılan iki erkek, baskını haber alınca son anda aynı odaya kaçmıştı.
EŞİNE ‘STEVA’ DİYE SESLENDİ
Rusya ile ticaret yapan bir işadamı, bir iş seyehatinden evine döndüğünde yorgun olduğunu belirtmiş ve deliksiz bir uykuya dalmış. Eşi sabah kendisini uyandırmaya geldiğinde, uyku sersemi adam, ‘Steva. Sen ne zaman Türkçe öğrendin’ deyince kendini ele vermişti. Steva, adamın Rusya’daki sevgilisinin adıydı. İşadamının bu hatası, onu eşiyle boşanma noktasına getirmişti.
Yabancı uyruklu hayat kadınları arasında mini bir anket yaptırdığını belirten Emniyet Müdür Yarmıcısı İbrahim Azcan şunları söyledi: "Bu kadınlar Türk erkeklerini, bakımsız, bencil ve seksüel açıdan yetersiz buluyor. Ayrıca erkeklerimiz, cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda oldukça bilinçsiz hareket ediyor. Önümüzdeki günlerde basılarak piyasaya çıkacak olan bu kitap, Sarp Sınır Kapısı’nın açıldığı 1989 yılından bu yana özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan fuhuş patlamasını tüm detaylarıyla anlatıyor. Ancak her zaman vurguladığımız gibi, bu olayı polisiye tedbirlerle önlemek mümkün değil. Bunu önlemek için toplumsal bir bilince kavuşmamız gerekiyor. Umarım kitabım, bu konuda faydalı olur".(Milliyet)