Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,9696
EURO
37,3929
IMKB
9.842,000
ALTIN
3.304,720
 
Hava Durumu ANKARA
-7 / 3 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
ERDOĞAN: BİZİMDE,SİMİT, SU SATTIĞIMIZ GÜNLER OLDU!!
ERDOĞAN: BİZİMDE,SİMİT, SU SATTIĞIMIZ GÜNLER OLDU!!
 
Başbakan Erdoğan, Akşam Gazetesi çizer'i Hasan Kaçan'a ropörtaj verdi. Kaçan'a ilgiç açıklamalarda bulunan Erdoğan, ". Bizim de çocukluk yaşımızda şüphesiz ki bazı ideallerimiz vardı. Zaman zaman o çocukluk yaşımızdaki yaşadıklarımızı özler hale geliyoruz. Şimdi bakıyoruz ki orada daha özgürdük. Bizim de simit sattığımız, elimizde su bidonlarıyla su sattığımız günler vardı"
 
14.3.2005 - 09:33
Hasan Kaçan'ın Erdoğan'a sordukları ve aldığı yanıtlar şöyle: -Sayın Başbakanım, Kasımpaşa'da büyüdünüz, top koşturdunuz ama şimdi ülkeden ülkeye koşturuyorsunuz. Bir rivayete göre dünyanın çevresini dokuz defa dolaşmışsınız, o günleri özlüyor musunuz? -Tabii insanoğlu biliyorsunuz, her canlı gibi doğar, büyür, ölür. Gerek doğumunda gerek gelişme çağlarında kendine has nitelikleri vardır. Bizim de çocukluk yaşımızda şüphesiz ki bazı ideallerimiz vardı. Zaman zaman o çocukluk yaşımızdaki yaşadıklarımızı özler hale geliyoruz. Şimdi bakıyoruz ki orada daha özgürdük. -Kale arkasındaki şam tatlıcılar, yedi hariççiler, gazozcular, limonatacılar... -Onlar sadece tabii top sahasında yaşananlar. Bizim de simit sattığımız, elimizde su bidonlarıyla su sattığımız günler vardı oralarda, oralardan geldik. -Hatırlıyor musunuz kaça satıyordunuz, tabii o zaman YTL yok? -(Gülüyor) Kuruş vardı. Ben simidi delikli iki buçuk kuruşa alıyordum, beş kuruşa satıyordum. -İyiymiş, yarı yarıya kar. Allah bereket versin. Nereden alıyordunuz simidi? -Tabii fırından alıyordum. Su aynı şekilde, suyu mahalle çeşmesinden dolduruyorduk. O zaman böyle top sahalarının yanında halı sahalardaki gibi duşlar muşlar filan yoktu. Hepi topu iki badanasız, rutubetli oda. Tabii şanslıysan orada soyunursun. Bazen soğukta kale arkasında... Zaten çamur, balçık sahalar. Bileğine kadar çamura batarsın. Bir kiloluk forma olur üzerinde on kilo. Duş almanın imkanı yok, bizim sattığımız suyla elini yüzünü yıkardı futbolcu abiler. -Ben de limon satıyordum. Devre aralarında harareti keser derlerdi. -Limonunu alır gidersin. Öyleydi o zamanlar. Ne dönemlerden geldik. Ben amatör kümede top oynadığım zamanlar ki, oralar da hep böyle toprak, çamur sahalardı. Böyle marka kranponları ancak futbol çağlarımın son dönemlerinde giyebildim. Dünya para, nereden bulacak da giyeceksin? Bazı topçuların ayağında olurdu böyle Adidaslar, Pumalar... Hayran hayran bakarsın o pabuçlara... -O da siz bakarken çalımı basar gider... (Gülüyoruz) İlk aldığınız kramponu hatırlıyor musunuz. Sakladınız mı ya da, o yaştaki her çocuğun yaptığı gibi? Biz sarılır yatakta o ayakkabıyla birlikte yatardık sabaha kadar. O ilk aldığımız ayakkabıyla. -Sen gene şanslısın. Sarılacak ayakkabı durumunda da değildik. O imkanım da yoktu. Babam ilk zamanlar bu top işine kızıyordu. Bunun için de ben ayakkabıyı evin dışında saklıyordum. Daha sonra babam kabul etti. Kabul ettikten sonra artık problem kalmadı zaten. Ama o zamanlar tabii küçük atölyelerde yapılıyordu ayakkabılar. Çok da meşhurdu. Mesela bir Dinyakoz bütün İstanbulun bir numarasıydı. Onun dört tane yanında yetiştirdiği kalfası vardı. Onlar daha sonra usta oldu. Birisi Vahit'ti, birisi Rahman'di, bir tanesi de İbrahim'di. En başta Turan bi de. -Vallahi iyi hatırlıyorsunuz. Ben de Kasımpaşalı diye geçiniyorum. Benim hatırladığım Yenişehir'de Rahman vardı, Dinyakoz top ayakkaplarını o yapıyordu. -Yenişehir'den yukarı doğru çıkarken. Ömer Hayyam. Ömer Hayyam Yokuşu'nu, tam böyle Tepebaşı Caddesi'ne yaklaştığı kısımda onun orada ufak bir dükkanı vardı. O ayakkabıları bile giymek o zaman tabii bayağı kalite bir işti. Ama zaman zaman da o ayakkabıların çivileri ayağın içine girer farkına bile varmazdık, maçtan sonra bir bakardık ayakkabı kan içinde. -Kramponları değiştirirdik tabii. (Gülmeler...O dönem pabuçlarının altında köseleden kramponlar vardı, haliyle çiviyle çakılıyordu.) -Türk milletinin şöyle bir özelliği vardır, kahvede oturunca 'Ben başbakan olsam' diye başlar. Siz başbakan oldunuz ama mutlaka gençlik dönemlerinizde de birtakım hayaller kurdunuz. Bizim milletimiz hayal kurmayı çok sever. O hayallerinizin sanki gerçekleştiğini düşünüyorum. Ama şu var; hayallerinizin sınırı ne kadardı? Nereye kadardı? Mesela başbakan olacağınızı düşünüyor muydunuz? -Tabii; ben biraz bu noktada, yani takdir planının içerisinde ne varsa o olur diye hep inandım. Yani bu noktada biraz kaderciyim.. -Ben hep Galatasaray'a kaleci olmak istedim. Fakat çok alakasız bir şekilde karikatürcü oldum; saçma, hiç alakası olmayan biçimde. -Onun gibi bir hayaliniz.. -O tür bir hedef koymak tabii ki olmadı. Ama siyasette iyi bir konuma gelmek hedefimizdi. Onun için de zaten siyaseti pratikte yaptık. Teoride başaramadık. Şöyle başaramadık. Ben İmam Hatip'i bitirdim. O zamanlar İmam Hatip mezunları direkt üniversiteye alınmıyordu. Daha sonra Eyüp Lisesi'ni bitirdim. Eyüp Lisesi'nden sonra üniversite imtihanları. Fakat arzum Siyasal Bilgiler'e girmekti. Ama Siyasal Bilgiler'e giremedim. Seneyi de kaybetmek niyetinde değildim. Marmara Üniversitesi İktisat'ta yüksek tahsilime başladım ve bu arada da siyasette gençlik kollarında çalışmaya başladım. Yani bu süreçte ben işin pratiğinde siyaseti yaparak yetişmiş oldum. Siz siyaset yapmak istiyordunuz ama konumunuzun ne olacağı önemli değildi? Siyasetle ülkeme hizmet etmek amaç bu. Gençlik kollarından başlayarak... Yani şu anda da Türkiye'de liderler arasında gençlik kollarından çık, ilçe başkanı, il başkanı ol. Ondan sonra gel genel başkan ol... Böyle bir örneği yok mu? Böyle bir örneği şu anda yok. Hasan Kaçan Başbakan'dan 10 YTL'yi nasıl aldı? Yurtdışında verilen hediyeler, eleştiriler üzerine Başbakanlık envanterine kaydedildi. İnsanın misafir olduğu bir yerden hediye alması güzel, diş kirası deniyor buna. Yani? -Yani, Sayın Başbakanım bir yirmilik hediye etseniz hayır demem, envanterim falan da yok afiyetle yerim. (Kopuyoruz burada.) Dur bakayım, hakikaten Kasımpaşalı'ymışsın sen de, (cebinden küçük cüzdanını çıkarıyor, karıştırıyor.) 20 YTL yok. Hay Allah. -İki onluk da olur Başbakanım. Dur imzalayayım, sen de hatıra envanterine kaydet. Bir onluk var ama. (Parayı havaya tutuyor ışıkta bakıyor, sonra imzalıyor.) Allah bereket versin efendim, ne demek. (Parayı kapıp hoop cebe atıyorum, sonra ciddi mevzulara dalıyorum.) ERMENİ İDDİALARINA KARŞI ARŞİVLERİ AÇARIZ Sayın Başbakanım, Avrupa Birliği yolunda her şey yolunda mı? Yoksa bazı şeyler bahane ederek, bu sürecimizi yavaşlatıyorlar mı? -AB yolunda her şey çok rahat çok çok iyi gidiyor, gibi iddialı bir ifade kullanırsam bu yanlış olur. -Pekiii o zaman şöyle sorayım, her şey düşündüğünüz doğrultuda mı? -Tabii, bu daha önce de ifade ettiğim gibi bu meşakkatli bir yolculuk. Sıkıntıları olan bir yolculuk. Bu şekilde devam edecek. Öyle her şey toz pembe değil. Ama biz ne ise yapılması gerekenler, bunları yapmanın gayreti içinde olan bir hükümetiz. Çünkü aramızda herhangi bir sıkıntımız yok. Rahatız ve yapılması gereken neyse iktidarıyla, muhalefetiyle bu konuda bir dayanışma içerisindeyiz. Şu ana kadar sivil toplum örgütlerinin, sermaye çevrelerinin, akademisyenlerin bu konularda bize ciddi yardımları oldu. Yani bu birlikteliği bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz, aynı dayanışma içerisinde. Bu olaya salt bir hükümet sorunuymuş gibi bakmıyoruz. Bu ülkemizin sorunudur. Bunu el ele birlikte yürüteceğiz ve mümkün olduğu kadar da süreci hızlandırmanın gayreti içinde olacağız. Şu anda 3 Ekim öncesi hazırlıkları uzmanlarımız, teknokratlarımız yürütüyor ve bu arada bizler de siyasiler olarak olması gereken, yapılması gereken ne varsa bunları da yapıyoruz. -Söz buraya gelmişken, iktidarıyla muhalefetiyle hep beraber bir şeyler yapılıyor. Sayın Baykal ile Ermeni meselesi hakkında çok güzel bir birlik beraberlik fotoğrafı çizildi, güzel bir tablo oluştu. Peki bizim tarih arşivlerimizde bu konu ile yeterli donanıma sahip miyiz? Eğer böyle bir şey varsa da bunları dünyaya açıklamayı düşünüyor muyuz? -Daha geniş alalım, sadece tarih arşivleri olarak söylemiyorum. Tüm devlet arşivleri olarak söylüyorum. Yani devletimizin arşivlerindeki dokümanlar, bilgiler öyle zannediyorum ki Ermenistan ile veya Ermenilerin sahip olduğu, dünyadaki arşiv bilgi ve belgeleriyle mukayese edilemeyecek derecede fazla. Ve biz onun için çok rahat diyoruz ki, biz arşivlerimizi açmaya hazırız. -Bu çok önemli bir mesaj. -Siz de arşivlerinizi açın, bu konuyla ilgili bilim adamları, tarihçiler, hukukçular hepsi bir araya gelsinler. Bunlar üzerinde çalışsınlar. Bunlar üzerinde çalıştıktan sonra birlikte tarihi sorgulayacaksak, sorgulayalım. Bunun adımını birlikte atalım ve buna yönelik olarak biliyorsunuz muhalefet partisiyle ve Sayın Şükrü Elekdağ'ın bir konsensüs içerisinde hazırlamış olduğu bir taslak var. Bu taslak üzerinde de arkadaşlarımız bir çalışma yapıyorlar. Dışişleri Bakanlığımızın yapmış olduğu bir çalışma var. Bu çalışmaları birleştirmek suretiyle parlamento başkanımıza bu talebimizi ileteceğiz ve böylece tüm milletvekillerimiz altında imzası olan bir mektubu İngiltere Avam Kamarası'na götürmek istiyoruz. Bu da bir ilk olacak. Peki ya Mavi Kitap meselesi, bizim böyle bir kitabımız var mı? -Evet bir ilk olacak ve bununla birlikte Mavi Kitap diye anılan kitabın içindeki bilgilerin de hakikati yansıtmadığını ortaya koyacağız. Şimdi burada hakikat yok. Buna benzer bir şeyi daha önce Almanlara karşı yapmışlar. Aynı şekilde Almanların soykırım vs. uygulamalarına yönelik. Daha sonra Almanlar buna karşı olarak biz böyle bir şeyi yapmadık, yapmayız gibi bir karşı çıkış yapmışlar ve İngiltere daha sonra Almanların talebi istikametinde kararını bir bakanı vasıtasıyla açıklamış. Birinci Dünya Savaşı sonrası, 1924'te. -Tehciri soykırım olarak sunuyorlar -Yani aynı taktiği biz uygulayacağız. -Taktik demeyeyim ben buna. Şu anda bu yolda olması gereken bu çünkü. Art niyetli, siyasi içerik taşıyan bir kampanya sürdürülüyor. Samimiyetten uzak. Mesela bir tehcir olayını soykırım olarak ifade etmek ve bunu dayatmak gibi bir anlayış var. Yani ne kelime anlamı itibarıyla ne de geniş tanımı itibarıyla tehcir soykırım değildir, olamaz. Zaten geçmişte buna baktığınız zaman soykırım denilen olay, savaş şartları içerisinde bir mukatele, yani karşılıklı olaylar. Onlardan da ölenler olmuştur, bizim tarafımızdan da. Ama eğer göçe zorlama esnasında ölenler olmuşsa ki, bu zaten dünyanın her ülkesinde olmuş; şu anda dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde de oluyor. Hatta hatta, bunlar yüz binlerle ifade ediliyor. Biliyorsunuz yani geçmişte... Şimdi isimlerini vermeyeceğim. Bu yolculuklar sırasında hastalananlar, ölenler mutlaka oluyor. Elbette bir insan olarak kimsenin burnunun bile kanamasına gönlümüz razı olamaz, ama bunları eğer biz soykırım olarak telakki edecek olursak, o zaman dünyada bu hesabı verecek ülke sayısı çok fazla. Bunu da yanlış buluyoruz. Çok açık net söyledik. Biz tüm devlet arşivlerimizi açmaya hazırız. Ermeniler de açsınlar. Bilim adamları hukukçular gelsinler hep beraber çalışsınlar. Tarihi sorgulayacaksak, birlikte sorgulayalım. KIZIMLA BİRBİRİMİZE SARILIP AĞLADIK Çocukları çok seviyorsunuz. Bunu her fırsatta görüntülerde de izliyoruz zaten. Sizin de evlatlarınız var. Onları ne kadar sıklıkla görebiliyorsunuz, onları ne kadar sıklıkla sevebiliyorsunuz, nasıl bir araya gelebiliyorsunuz evlatlarınızla? -Maalesef uzun yıllardır çocuklarımdan ayrıyım. Dört çocuğum var, iki oğlan iki kız. -Allah bağışlasın. Ve bunların üçü evlendi zaten. Şu anda büyük oğlum İstanbul'da. Beraberiz. Ama diğer oğlum ile büyük kızım onlar Amerika'da. Oğlum zaten malum, mastırını bitirdi, şu anda Amerika'da Dünya Bankası'nda çalışmaya başladı. Diğer kızım şu anda doktorasını yapıyor. Küçük kızım da üniversite tahsilini orada devam ettiriyor. O da bitirmek üzere. Tabii onlarla ancak buraya, Türkiye'ye döndükleri zaman görüşme fırsatımız, imkanımız oluyor. Bunun dışında sadece telefonla görüşebiliyoruz. Sevgi noktasındaki eksikliğimizi ülkemdeki çocuklarla gidermeye çalışıyorum. -Kızınızı evlendirdiniz, Allah mesut, bahtiyar etsin. Şimdi bir sürü kız babası duygulanır, kızını evlendirdiği zaman. Siz de duygulandınız, ağladınız mı? -Ağladım, ağlanmaz olur mu... Saatlerce sarıldık bir birimize öyle kaldık. (Başbakan burada da tekrar duygulanıyor.)


Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ÖZELLEŞTİRME MAĞDURLARINA MÜJDE... ADALET BAKANLIĞI BİN ÖZELLEŞTİRME MAĞDURUNU İŞE ALACAK

ABANT GÖLÜ BUZ TUTTU, VATANDAŞ ÜZERİNDE KAR TOPU OYNADI!!

17 YAŞINDAKİ MANKEN TECAVÜZÜ ANLATTI!
»  I40 BİN ÖZÜRLÜ KADROSU YA DOLACAK, YA DOLACAK!!
»  GEMİ BATTI, KAMYONLAR SU ÜSTÜNDE YÜZÜYOR!!
»  SAYISAL LOTO ÇEKİLDİ... 6'YI BİR KİŞİ BİLDİ!!
»  KAPIDAN SATIŞLARDA KOKU TESTİ YAPTIRANLARA DİKKAT!!!
»  GÖKÇEK'İN DUALARI KABUL OLDU!!
»  GÖKÇEK: ULAŞIM ZAMMINI GERİ ÇEKEMEYİZ!!!
»  MELİH GÖKÇEK- SARAÇOĞLU MAHALLESİ SAKİNLERİ KARŞI KARŞIYA
»  SAHTECİLİK'TE SINIR YOK... SİNAN AYGÜN SAHTECİLİKTEKİ PÜF NOKTALARINI ANLATTI!!
»  BİNGÖL KARLIOVA DEPREMİNDE KÖYLERE ULAŞILAMIYOR...
»  USAK'NUN YAPTIĞI ANKETTE TÜRK HALKI AMERİKALILARI SEVİYORMUŞ ÇIKTI.
»  USAK'NUN YAPTIĞI ANKETTE TÜRK HALKI AMERİKALILARI SEVİYORMUŞ ÇIKTI.
»  MEMURLARA DİSİPLİN AFFI GELİYOR
»  SAĞLIK BAKANLIĞI, PREZERVATİF'E 800 BİN DOLAR HARCADI
»  İHD'DEN "UÇAKTA KÜRTÇE ANONS YAPILSIN"TALEBİ!!
»  SEKA'DA İŞ TATLIYA MI BAĞLANDI YOKSA İŞÇİ OYUNA MI GELDİ!!
»  YANLIŞ YERE 11 YIL BAŞKASININ YERİNE HAPİS YATTI,
»  MİDE DEĞİL, HURDALIK!!
»  SSK 'LI EMEKLİLERE FARK MÜJDESİ
»  OTOMOBİLDE TASARIM ÇILGINLIĞI......
»  GÜNDAY:"YENİ TAKSİLER İÇİN HIZLA KARAR VERİLMELİ"
»   VE SEKA'DA ANLAŞMA SAĞLANDI... İŞÇİLER, BELEDİYE'YE DEVRİ KABUL ETTİ...
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.