Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz siyasetçiyiz. Halkımız devam dediği sürece devam ederiz, tamam dediği zaman işimizin başına döneriz. Bizim farkımız bu. Ama bizim bir derdimiz var. Biz gökkubbede hoş bir sada bırakmak istiyoruz. O da nedir? Yol açan bir iktidar olmak istiyoruz, yol kapatan bir iktidar olmak istemiyoruz” dedi.

Türkiye Otelciler Federasyonu’nun (TÜROFED) 2. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin 2007 yılında 23 milyon 340 bin turisti ağırladığını ve 20 milyar dolara  yakın turizm geliri elde ettiğini belirterek, böylelikle dünyanın en çok turist alan 10 ülkesi arasına girdiğini kaydetti.

-“TURİZMCİLERE TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNUYORUM”-

Bu başarının turizmcileri rehavete sürüklememesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "2004 yılında turizm hedeflerimizi açıkladığımız toplantıda 20 milyon turist, 18 milyar dolar  turizm geliri hedeflemiştik. Bu başarıdan dolayı turizmcilerimize ve özellikle TÜROFED üyelerine teşekkürlerimizi sunuyorum. Sizler çalıştıkça, ürettikçe, ülkemize kazandırdıkça, biz de bütün gücümüzle size destek olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Konuşmasında Türkiye’nin turizm alanında kat ettiği mesafeye ve önümüzdeki dönemde yapılması gerekenlere de değinen Erdoğan, mevcut turizm stratejisinin Türkiye’yi dünya turizm sektöründe daha ileriye taşıyabilmesinin zor olduğunu ifade ederek, şu anki stratejinin odaklandığı deniz-kum-güneş turizminin doyma noktasına yaklaştığını dile getirdi. Antalya’da turizm teşvik belgelerinin sayısının düşmesinin, turizmcilerin yatırım yapmak istememelerinden değil, yatırım yapacak alan bulamamalarından kaynaklandığına işaret eden Erdoğan, Türk turizminin yeni bir açılıma ihtiyacı olduğunun tartışmasız bir gerçek olduğunu vurguladı.

-"KIŞIN ATIL KALAN TESİSLER YENİLENMELİ"-

Turizme yeni bir ivme kazandırmak için kış aylarında atıl durumda kalan turizm tesislerinin yenilenerek 12 ay işler duruma getirilmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sadece bu tesisleri kışın da makul bir doluluk oranıyla çalışabilir duruma getirdiğimizde, 4 milyar dolara ulaşabilecek ivme bir potansiyel ortaya çıkarma şansı bulunduğu ifade ediliyor yaptığımız görüşmelerde. Bunun için yapmamız gereken şeyler nedir? Kongre turizmi, spor, kültür, sağlık, termal, golf turizmi gibi kışın yürütülebilecek etkinliklerin düzenlenmesi gerekiyor. Dünyada artık deniz-kum-güneş turizmi nispeten ucuz bir turizm halini almıştır. Diğer turizm türleri buna nazaran çok daha fazla gelir sağlanan alanlardır. Yenilenme çalışmaları ifade ettiğim bu hususlar gözetilerek yürütüldüğünde, mevcut tesislerimizden çok daha fazla gelir elde etme şansımız olacaktır.”

-"ULUDAĞ’DAKİ OTELLER GECEKONDU MANTIĞI İLE YAPILMIŞ"-

Erdoğan, bunun yanında Türkiye genelinde yeni turizm markaları üretmenin önemine değinerek, “Bugün Nice, Miami, Las Vegas, Casablanca nasıl turizm merkezi haline gelmişse, inanıyorum ülkemizdeki bir çok şehirde ülkeyle değil kendi ismiyle anılacak hale gelecektir. Bir İstanbul, Antalya, Kapadokya niye olmasın? Rahatlıkla olacaktır ve sadece buralar 20-30 milyon turisti çekebilecek güce sahip şehirlerimizdir” diye konuştu.

Türk turizminin sorunlarından bahsederken “Uludağ” örneğini veren Erdoğan, Uludağ’da bulunan otellerin ömrünü doldurduğunu ve bir an önce yenilenmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, “Kim şimdi kalkıp da övünerek 'bizim Uludağ gibi bir turizm merkezimiz' var diyebilir. Ben şahsen övünemem. Niye? Hepsi gecekondu mantığıyla yapılmış oteller ve şu anda zaten ömrünü de doldurmuş. Ama gayet güzel bir planlama ile el ele vererek Uludağ’ı yeniden kazanmamız lazım. Oradaki otelcilerimiz yeniden bir seferberlik ilan etmeli. Bakın şimdi belediyemizin bir çalışması var. Şehirden tepeye kadar teleferik sistemi yapılmak üzere… Yenilenme yapıldığı zaman, bunlar yapıldığı zaman inanıyorum ki orası arı kovanı gibi turist çekecektir” değerlendirmesinde bulundu.

-TURİZME ENGEL ÇIKARANLARA İNÖNÜ'LÜ YANIT-

Türkiye’de yatırım yapmak isteyen turizmcilerin önüne birçok engel çıkarıldığına dikkat çeken Erdoğan, İstanbul’un artık yatak kapasitesi itibariyle kongre turizmi için talebe cevap veremeyecek noktaya ulaştığını belirtti. Şu anda İstanbul’da arzu edilen turizm yatırımlarının henüz yapılmadığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Niye yok? Yatırım yapmak isteyenin olmadığından değil, önümüzün tıkanık olduğundan kaynaklanıyor. Birçok engeller çıkarılıyor turizmcinin önüne. Zannediliyor ki her şey bize asfalt. Bakıyorsunuz o güzelim asfalt yollara birileri hemen geceden kazıyıveriyor. Bir girişimci otel yapacak, hemen başlıyorlar engeller çıkmaya. Ve bu engeller çirkin engeller, edebe adaba sığmayan ahlakdışı engeller. Bunlarla hep birlikte mücadele etmek gerekiyor. Birkaç tanesine ben de şahit oldum. Hatta birebir takip etiklerim var. Artık girişimci bakıyor ki olmuyor, bize haber vermeden kendisi farklı yollardan dolanmaya çalışıyor. Niye? İşi bitirmesi lazım. Bunlar İstanbul’a katkısı olacak şeyler, İstanbul’a zenginlik getirecek şeyler. Çekilen çilelerin bu noktada farkındayız, biliyoruz. Bütün bunlara rağmen bizim bu mücadeleyi hep beraber vermemiz lazım ve bu ahlakdışı gelişmelere ve onların aktörlerine karşı da bu savaşı kazanmamız lazım. Merhum İnönü’nün bir sözü vardı, ‘dürüstler de cesur olmalı…’ diye. Ben de aynı şeyi söylüyorum arkadaşlar, en az onlar kadar bizler de cesur olacağız. Cesur olacağız ki bu savaşı kazanalım.”

Türkiye’de birçok yerin harabe halinde bulunduğunu, ancak bu harabeleri otele dönüştürmek istediklerinde birilerinin hemen "istemezük" diye tepki gösterdiğini söyleyen Erdoğan, "Ya niye olmaz kardeşim? Burası daha önce tütün deposuydu istiyoruz ki otel olsun. Aynı şekilde görünüşü her şeyi de korunacak. Ve burası gayet güzel bir otel haline gelecek. Hayır, içerde şunu yapamazsın, bunu yapamazsın. Yani dünyayı tanıyoruz ya, herkes bunu yapıyor, alıyor. Burada niye olmasın? Bu mücadeleyi vermemiz lazım. Bunu hep beraber yapmamız lazım ve er geç kazanacağız. Neden Türkiye 50 milyon turisti çeken bir ülke olmasın?" diye konuştu.

-"HALKIMIZ DEVAM DEDİĞİ SÜRECE DEVAM EDERİZ"-

Kendisini dinleyen turizmcilere de seslenen Erdoğan, şunları söyledi:
“Sizler kurumlarınızın başında baba-evlat devam edicisiniz. Ama biz siyasetçiyiz. Halkımız devam dediği sürece devam ederiz, tamam dediği zaman işimizin başına döneriz. Bizim farkımız bu. Ama bizim bir derdimiz var. Biz gökkubbede hoş bir sada bırakmak istiyoruz. O da nedir? Yol açan bir iktidar olmak istiyoruz, yol kapatan bir iktidar olmak istemiyoruz. Bütün hesaplarımızı da yaparken, tıkanmayalım diyoruz. Çünkü bu devletin de güçlü olması lazım, yürümesi lazım. Yürürken de zulmeden değil, adil bir devlet anlayışı ile yürümesi lazım. Onun için tabi ki bireyin hakkını öne alacak bir devlet anlayışı bizim anlayışımız. Ve o bireyde bu devlet benim devletimdir deyip, kendi edimlerini hakkıyla yerine getirmesi lazım.