İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Milletin diliyle konuşmak bizim şiarımız oldu. Biz İstanbul’da ayrı bir dil, Rize’de ayrı bir dil konuşanlardan olmadık. Olmayacağız.

Bizim ayaklarımız daha ilk günden bu ülkenin topraklarına bastı. Ak parti'nin konjonktürel bir parti olduğunu düşünenler yanıldıklarını anladı.

Bu milletin hayır duasını alabilmek rütbelerin en büyüğüdür.

Başkaları çıkar örgütlenmesi kurmuş olabilir biz bu hastalıkları bu teşkilata yaklaştırmadık, yaklaştırmayacağız.
Arada sızmalar olabilir mi olur. Bunu insanla yapıyoruz. Bu tür sızmalar olabilir.

Dün de söyledim. Gencebay’ın bir sözüyle, “Hatasız kul olmaz” diye. Ama biz bu rotadan sapmayacağız.
Millet için yola çıkanlar hiçbir şeyden korkmazlar.

Bizim Allah’tan başka kimseye can borcumuz yok. O verdi o alır. Halkımızdan başka kimseye hesabımız yok.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesi ölçümüzdür. Bunu duvarlara yazmakla olmaz.

Bizim ölçümüz evrensel hukuktur. Standartları yüksek bir demokrasidir.

Türkiye’ye milli egemenlik dışında bir rota çizmek isteyenlere izin vermedik.

Hukuku zorlayanlara boynumuzu eğmedik. Eyvallah demedik. Çünkü emanet şereftir. Bu milletin emanetine el uzattırmadık.

Türkiye hiçbir dönemde demokrasiden dolayı kaybetmemiştir. Tam tersine demokrasinin standartları yükseldiğinde kazanmıştır.

Teşkilatımızın yapması gereken doğruları anlatmaktır. Medyanın, basının anlatmasını beklemeyin. Biz medyanın destekleriyle gelmedik. Onlara rağmen geldik.

Ekonomide bu noktaya geldiysek bu, demokrasinin gelişmesiyle mümkün olmuştur.

Türkiye artık örnek gösterilen bir ülke haline gelmiştir. Tüm dünyada ülkelerin kredi notu düşürülürken, Türkiye’nin kredi notu arttı.

EKONOMİ DÜZELİYOR

Türkiye bu yıl ve sonraki yıllarda dünyanın en çok büyüyen ülkeleri arasında olmayı hedefliyor.

Sanayi üretiminde ve istihdamda iyileşmenin hissedildiğini görüyoruz. Türkiye yere sağlam basıyor ve geleceği bugünden şekillendiriyor.

Peki bunun kaynağı ne? Bunu kaynağı demokrasinin sağlamlaştırılmasıdır. Boşuna demokratik açılım süreci demiyoruz.

Türkiye güçlü ekonomisi ile dünyada söz söyleyen bir ülke konumuna yükselmiştir.

İyi bir konumdayız. Durumumuzu kötü göstermek isteyenlerin dertleri başka.

Çevremiz dostlarla değil maalesef birbirine nefretle bakan ülkelerle doluydu.

Neredeyse Suriye ile savaş durumuna gelmiştik. Şimdi ne oldu vizeler kalktı. Suriye’ye elini kolunu sallayarak gidiliyor.

Türkiye’nin barış çabaları tüm dünyadan takdir görüyor. İşte en son, Ortadoğu’nun Nobel’i sayılan Kral Faysal ödülü şahsıma tevdi edildi.

Bu ödüller şahsımdan ziyade bu güzel ülkeye verilmiş ödüllerdir. Buna vesile olduğumuz için çok mutluyum.

Bu süreçten geriye dönüş olamaz. Kimse bu ülkeye yeni bedeller ödetemez.

"HODRİ MEYDAN, ÇIKIN ORTAYA"

Kimi kurumlar yetkilerini aşarak hukuku zorluyor, hukukun tarafsızlığını zorlayacak yorumlar yapıyorlar.

Siyasi bir dil kullanıyorlar. Eğer siyaseti çok seviyorsanız hodri meydan çıkın ortaya. Bu konuda bir yasak yok.

Kendilerine her yolu mubah görüyorlar.

Son derece yürek yakıcı bir sorun var ortada. Bu ülkede babası suikasta kurban giden çocuklar bir araya geliyorlar. Katilleri bulun diyorlar. Feryat ediyorlar.

Türkiye bu ağır sorumluluktan bir an önce kurtulmalıdır.

Bizden önce işlenmiş cinayetleri dahi aydınlığa kavuşturmak istiyoruz ama diyorlar ki “Bunlar geride kaldı. Niye kurcalıyorsunuz”. Sen böyle diyorsun ama evlat böyle söylemiyor.

Geri gelmeyeceklerini biliyorum ama faillerin ortaya çıkmasını istiyorum. Bunları ortaya çıkması Türkiye’ye kaybettirmez kazandırır.

Bu konuları aydınlatması beklenenler tam tersine süreci engellemenin çabası içine giriyorlar. Be bu tutarsızlığı milletimin ferasetine havale ediyorum. İnanıyorum ki gereken cevabı en güzel şekilde verecektir