Yazısının sonunda Başbakan'a seslenen Özkök;
"Sen tek adam değil, yarım adamsın...
Çünkü bu ülkenin öteki yarısını ittin, zulüm ettin, hakaret ettin, iftira attın.
Ve diyeceğiz ki:
Tek adam olmak matah değildir...
Önemli olan adam olmaktır..." dedi...
İşte Özkök'ün çok kızdıracak o yazısı...
BASKI ALTINDA YAŞAMAKTANSA ÜLKEYİ TERK ETMEYİ DÜŞÜNÜYORLAR
“YİNE kazanırsa, ülkeyi terk edeceğim. Gidip Dedeağaç’a yerleşeceğim...”
Önceki akşam kırklı yaşlarında, iyi eğitim almış bir kadın, yakama sarılıp öfkeyle bunu söylüyor.
Yüzündeki ifadeye bakıyorum.
Bush’un ikinci defa seçildiği seçimden önce Amerikalı demokratların yüzündeki ifadenin aynısı...
Böyle bir utançla, baskı altında yaşamaktansa, ülkeyi terk etmeyi düşünüyorlar.
BU ÜLKE ONUN DEĞİL, İNADINA YAŞAYACAĞIZ
“Hayır...” diyorum...
Hiçbir yere gitmek yok.
Bu ülke onun değil. Bütün polisi kendi polisi yapsa da, hâkim ve savcıları korkutup sindirse... Sindiremediklerini atıp, yerine parti saflarından hâkim ve savcılar atasa da...
İhalelere her türlü fesadı sokup, ondan sonra “Bunda ne var” diye konuşsa da...
Olimpos Dağı’nın tepesinde bir tek adam tahtına kurulsa da...
Gitmek yok, terk etmek yok...
Kalacağız ve inadına yaşayacağız.
KIZLARIMIZ MEYDAN OKUMAYA DEVAM EDECEK
Mesela sevişeceğiz...
Mesela hayat tarzımızı savunacağız.
Mesela, akşamları bir-iki kadeh atmaktan keyif alıyorsak, atmaya devam edeceğiz.
Kadınlarımız, kızlarımız meydan okumaya devam edecek.
Toplumun öteki kesimleriyle kaynaşacağız, kendimizi anlatacağız...
“Başörtülü kardeşim, benim meselem seninle değil” diyeceğiz...
Kürt’ün hakkını savunacağız, Alevi’yle omuz omuza olacağız.
O “Benim arkamda yüzde 49.5 var” diye böbürlenmeye kalktığında, zafer işareti yapıp, “Burada da yüzde 50.5 var” diyeceğiz.
“Türkiye senin babanın, ailenin, akraba-i taallukatının malı değil” diye haykıracağız.
KORKU DUVARI AŞILDI, HANÇEREMİZ KIRILDI
Yılmak yok...
Korku duvarı aşıldı, hançeremiz açıldı.
Geçen haziran ayında gencecik çocuklar haysiyetleri için canlarını vermeyi göze aldılarsa...
Bizim de kaybedecek bir işimiz, hayatımızdan çalınacak birkaç, kaldıysa beş-on yılımız...
Gasp edilecek üç-beş parça malımız olsun varsın...
Haysiyetimizi, özgürce yaşamayı, bizi biz yapan hayat tarzımızı, yani demokrasimizi kazanacaksak...
Bunları kaybetmeye değer...
DEMOKRASİYİ BU KADAR KOLAY TESLİM ETMEYİZ
Hiçbir diktatör sonsuza kadar kalamaz...
Türkiye’nin aklı da, mantığı da, 100’üncü yılına yaklaşan Cumhuriyetinin ruhu da buna izin vermeyecektir.
Demokrasiyi zor kurduk, bu kadar kolay teslim etmeyiz...
Aldığı yüzde 40 küsur oyla kendini tek adam ilan eden zata şunu ispat edeceğiz:
SEN YARIM ADAMSIN!
Sen tek adam değil, yarım adamsın...
Çünkü bu ülkenin öteki yarısını ittin, zulüm ettin, hakaret ettin, iftira attın.
Ve diyeceğiz ki:
Tek adam olmak matah değildir...
Önemli olan adam olmaktır...