Bugün gazetesinde yer alan habere göre, kendisini 'Cudi Hüseyin' diye tanıtan asker, kadınlara eşlerinin önünde yapılan tecavüzlere, silah dipçikleriyle katledilen muhaliflerin kanıyla duvara slogan yazan Esad askerlerinin zulmüne tanıklık ettiğini söyledi.
ÜNİVERSİTE SIRALARINDAN ORDUYA
Halep'te üniversite 3. sınıfta sosyoloji okurken Esed ordusunun kendisini zorla askere aldığını belirten, 'Cudi Hüseyin', "Gençleri, askere alarak halk hareketini engellemeye çalıştılar. Birçok genci üniversiteden askere aldılar" dedi.
Cudi Hüseyin, ordunun kendi halkına karşı savaştığını bildiğini belirterek, "Ailem kötülük yapacaklardı. 10 Ocak 2012'de evimden zorla alındım. Gitmek istemediğim için ilk olarak hücreye attılar.
Halkın suçlu, kendilerinin de haklı olduğunu telkin ettiler. Kendimizden ve ailemizin güvenliğinden endişe etmeye başlamıştık. 5 gün hapiste kaldıktan sonra birçok arkadaşımla dediklerini kabul etmiş gibi yaptık. Sonra beni 3 aylık eğitime aldılar. 2 saniye içerisinde 40 bomba atan bir roketatar vardı. Eğitimli olduğumu düşünerek beni grup lideri dahi yaptılar. 18. timde görev yapıyordum" diye konuştu.
FOTOĞRAFLARI SATTILAR
Ordudaki askerlerin kullanıldığını ve rejimi destekleyenlerin katliam yaparak para kazandığını belirten Hüseyin, çoluk çocuk, kadın erkek demeden şahit olduğu işkenceleri ise şöyle anlattı:
"Sadistçe davranıyorlardı. Rejim yanlısı askerler halka yaptığı işkenceleri fotoğraflayıp parayla sattı. Kadınları kendi eşlerinin önünde çırılçıplak soyup, birçok kişi tecavüz ediyordu. Kadınların daha çok acı çekmesi için erkeklere de onların gözü önünde aynı şeyi yaptılar. Birçok kişiyi silah dipçikleriyle döverek şehit ettiler. Sonra da o şehit kanlarıyla duvarlara slogan yazıyorlardı. Tek kuralları, 'kural yok' sloganıydı. Ölen erkekler şehit oldu kurtuldu ama kadınlar çok acı çekti. Çocuklara dahi işkence yapmaktan çekinmiyorlardı. Yaşadığım iğrençlikler gözümün önüne geldikçe geceleri kendimden utanıp sessizce ağlıyordum. Ağlama sesimi duymalarından dahi endişe ediyordum."
EMEKLEYEREK GEÇTİM
Her gün kaçmayı düşündüğünü ancak, kaçtığı anda ailesine kötülük yapılacağını bildiğinden susmak zorunda kaldığını söyleyen Hüseyin, "Ölmekten korkmuyordum ama annem, kardeşim ve babam gözlerimin önüne geliyordu. Her gün kahroluyordum" dedi.
Aktif savaş alanlarına gönderilmesine bir hafta kala durumunu anlayan bir subayın kaçışına yardımcı olduğunu söyleyen Hüseyin "Kendisine bin dolar verdim. Yasa dışı bir belge hazırlayarak kısa süreli bir izin kağıdına sahip olmamı sağladı. Evrakı getirdikten sonra otobüse bindirildim. Tarih 5 Nisan'dı. Ardından sınıra yakın bir noktada kaçışa başladım. Akşam saatleriydi ve yaklaşık 1,5 saat boyunca askerlere yakalanmamak için emekleye emekleye sınırı geçtim. Babamın Türk bir arkadaşı ile iletişime geçtim. Ama onlara dahi ordudan kaçtığımı söyleyemedim. Subaya para verdiğim için ailemden yana da rahattım" diye konuştu. HABERA