Yargıya intikal eden belgelere göre Zeynep Erbakan, 2012 yılında kardeşleri Fatih Erbakan, Elif Erbakan Altınöz ve eşi Mehmet Altınöz hakkında, babasından miras kalan malları kaçırdıkları, kendisine mirastan düşen payı vermedikleri gerekçesiyle dava açtı. Taraflar, 2013 yılında aralarında yaptıkları ‘miras paylaşımı’ protokolüyle anlaşmaya varınca şikâyet geri çekildi ve dosya kapandı.
Protokole uyulmadı
Ancak Zeynep Erbakan, anlaşmanın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen protokol hükümlerinin yerine getirilmediği, nakit 1.5 milyon lira para ve adı geçen gayrimenkullerin tapusunun üzerine yapılmadığı gerekçesiyle vârisler adına yönetici ve yetkili olan eniştesi Mehmet Altınöz hakkında Nisan 2016’da yeni dava açtı. Eşinden boşanıp ABD’de yaşamaya başlayan Zeynep Erbakan’ın ailesine miras kalan Beykoz’daki yalı dahil tüm gayrimenkullere ‘tedbir’ konulmasını isteyen avukat Hüseyin Alyap Köse, dilekçesinde mülkleri sıraladı. Köse, Zeynep Erbakan’a düşen payın ödenmesini istedi.
Kabul etmiyoruz
Davalı Mehmet Altınöz, avukatı Tan Tahsin Zabata aracılığıyla mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde, “Sözleşmede davalının yükümlülüğü olarak belirtilen bir kısım taahhütler yerine getirilmiştir. Örneğin kira bedelleri ifa edilmiştir. Davacının dava dilekçesini ve dilekçede yer alan içerikleri kabul etmiyoruz, davanın reddini talep ediyoruz” denildi.
Ankara 8’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesine başlanan davada mahkeme, gayrimenkullerin değerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
Aile baskı kuruyor
Zeynep Erbakan’ın avukat Hüseyin Alyap Köse davayla ilgili şunları söyledi: “Müvekkilim önceki davasından hakkına düşen payın verileceği vaadiyle vazgeçirilmiş ve bu durum yapılan sözleşmeyle yazılı hale getirilmiştir. Sözleşme olmasına rağmen kendisine hiçbir hakkı verilmemiştir. Bu sebeple yeniden dava açma zorunluluğu doğmuştur. Müvekkilimin hakları açıkça belli olmasına rağmen ‘Malların bizde zaten güvencede sen alıp ne yapacaksın’ gibi bahanelerle oyalanmaktadır. Kendisi eşinden ayrıldığı ve ABD’ye yerleştiğinden ailesi tarafından açıkça mağdur edilmektedir. Ailenin, müvekkilimin yeni bir hayat kurma taleplerine engel olmak istediği ve geri dönmesi için bu durumu bir baskı aracı olarak kullandığı kanaatindeyiz.”