Erdoğan, "ABD Başkanı Biden yayınladığı mesajla coğrafyamızda yaşanmış olaylarla ilgili mesnetsiz ve haksız ifadeler kullandı. Hiçbir tarihi ve hukuki temeli olmayan bu ifadeler bizi de ziyadesiyle üzmüştür." dedi. Erdoğan, "24 Nisan'da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır” açıklamasını yaptı.
Erdoğan kabine toplantısı sonrası gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Biden'a 'soykırım' tepkisi: "Mesnetsiz ve haksız ifadeler kullandı"
Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
ABD Başkanı Biden yayınladığı mesajla coğrafyamızda yaşanmış olaylarla ilgili mesnetsiz ve haksız ifadeler kullandı. Hiçbir tarihi ve hukuki temeli olmayan bu ifadeler bizi de ziyadesiyle üzmüştür. Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz.
"Biz hâlâ en başta söylediğimiz yerdeyiz"
Millet olarak bugüne kadar kendi acılarımızı istismar aracı haline getirmeye çalışmadık. Batı, Ermeni meselesi ve terör örgütlerine karşı riyakâr bir tavır sergiliyor. Biz hâlâ en başta söylediğimiz yerdeyiz. Tarihteki olayların araştırılması, hakikatlerin ortaya çıkartılması yani tarihçilere bırakılmalıdır. Siyasetçilere değil. Ermeni iddiaları konusunda ortak bir tarih komisyonu kurulması teklifimize hâlâ cevap alamadık. Anadolu ecdadımızın yönetiminde asırlar boyunca farklı kökenden ve inançtan insanın huzur içinde yaşadığı bir coğrafya olmuştur.
Pek çok toplum gibi Ermeniler de bu dönemde dini özgürlüklerini kazanmışlar, sosyal statülerini güçlendirmiştir. Tarihimize 93 Harbi diye geçen hadiseye kadar bu barış iklimi sürmüştür. Osmanlı’nın son döneminde ülkedeki pek çok kesim Batılılar tarafından tahrik edilerek, silahlandırılarak bize karşı ayaklandırılmıştır. Balkan toprakları bu şekilde başlatılan asimetrik savaşlarla ülkeden koparılmıştır. Doğu’da da aynı senaryo Çarlık Rusyasının iştirakiler Ermeniler üzerinden oynanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’na kadar 40 civarında isyan çıkaran Ermeni çeteler büyük katliama yönelmişlerdir. Batılıların siyasi ve ekonomik, Rusların askeri desteğiyle palazlanan Ermeni örgütleri köyleri ve şehirleri basıp kadın çocuk ihtiyar demeden öldürmüşlerdir.
"24 Nisan'da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır"
24 Nisan'da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır. 24 Nisan 1915 tarihi sadece Osmanlı devletinin savaş halinde olduğu ülkelerle bir olup aleyhine faaliyet yürüten Taşnak, Hıncak gibi örgütleri kapatıp, 235 yöneticisini tutukladığı gündür.
Daha ortada ne sevk ve iskan kanunu ne de bunun uygulaması olmadığı için yaşanan herhangi bir can kaybı da söz konusu değildir. Ülkemizdeki Ermeni toplumu bu tarihi kendi acılarını anma günü olarak kabul etmiştir. Biz de gerçekte bu tarihte ne olduğu bilmemize rağmen Ermeni toplumunun tercihine saygı duyarak kendilerine bir süredir, acılarını paylaşan mesaj gönderiyoruz.
"Ermeni çeteleri Türk ordusuyla çatışmamış, masum ve savunmasız insanları katletmiştir"
Osmanlı devletinin bu tarihte yaptığı tutuklamaların ardından 27 Mayıs’ta sevk ve iskan kanunu çıkartılmış, 1 Haziran’da da uygulamasına geçirilmiştir. Yapılan işlem artarak süren katliamlara yönelik alınmış tedbirlerdir. Bu tarihler Osmanlı devletinin pek çok cephede tarihi bir mücadele yürüttüğü döneme tekabül ediyor. Eli silah tutan erkeklerin hemen tamamı cephede olduğu için geride sadece savunmasız kadınlar, çocuklar, yaşlılar kalmıştır. Ermeni çeteleri Türk ordusuyla çatışmamış, masum ve savunmasız insanları katletmiştir.
Ermeni çeteler sadece masum ve savunmasız insanları katletmişlerdir. Sadece Muş'ta 1 yıl içinde 20 bin vatandaşımız katliama maruz kalmıştır. Hızlarını alamayan Ermeni çeteciler Trabzon civarındaki Rum ve Hakkâri civarında Musevi Osmanlı vatandaşlarımızı topluca öldürmekten çekinmemiştir.
"Bununla ilgili pek çok belge bölge ülkelerin arşivlerinde mevcut"
Ermeni çeteleri sadece Anadolu'da savunmasız sivil Türkleri ve Kürtleri; Kafkasya tarafında da Çerkezleri katletmişlerdir. Yaptıkları katliamları ve yüz binlerce insanı göçe zorladıklarını övünerek anlatmışlardır. Bununla ilgili pek çok belge bölge ülkelerin arşivlerinde mevcuttur.
"Şu anda 1 milyonun üzerinde arşivlerimizde belge var"
Osmanlı devleti, Ermeni nüfusu geçici olarak başka bölgelere gönderme kararı alınmıştır. Bu karar çete saldırıların yoğun olduğu yerlerdeki Ermeni nüfusu kapsamaktadır. Yeri değiştirilen Ermeni nüfusun sayısı konusunda pek çok tezvirat ortada dolaşmaktadır. I. Dünya Savaşı öncesi Ermeni nüfusu 1 milyon 300 bin. Sayın Biden gibi konuşmuyorum.Şu anda 1 milyonun üzerinde arşivlerimizde belge var. Ben belgelere dayanarak konuşuyorum, sayın Biden gibi konuşmuyor. Acaba Amerika'nın arşivinde ne kadar belge var? Avrupa'da ne kadar belge var? Açabiliyor mu? Biz hodri meydan diyoruz. Ama bugüne kadar bu - çağrılara cevap veremediler.
İran'a ve Rusya'ya gidenlerle rakam 500 bine ulaşmaktadır. Dolayısıyla Amerika'nın kendi raporlarında bile sevke tabi tutulanların sayısı 600 bin olarak belirtilmektedir ki, gerçek rakam daha da azdır. Salgın hastalık, asayiş sorunlarından veya güvenlik güçleriyle çatışarak hayatını kaybedenlerin sayısı 150 bini ancak bulmaktadır. Elbette bu 150 bin kişinin her biri candır ve elbette önemli rakamdır.
"Ermeni tarihçiler kayıpların çoğunun cephedeki savaşlarda yaşandığını da belirtirler"
Ermeni tarihçiler kayıpların çoğunun cephedeki savaşlarda yaşandığını da belirtirler. Osmanlı devleti Ermeni nüfusu başka bir yere göndermemiş, kendi toprakları içinde yer değiştirtmiştir. Hazırlık için 1 hafta süre verilmiş, mazereti olanlar sevkten muaf tutulmuştur. Sevkte gereken idari tedbirler alınmış, gereken tahsisat yerel birimlere gönderilmiştir. Kimsesiz kalmış olan Ermeni çocuklara sahip çıkılarak kendileri için yetimhaneler kurulmuştur Sayın Biden.
İstanbulumuzda 100 bin Ermeni yaşamaktadır. Herhalde insanlar soykırıma uğradıkları yerlere geri dönmezler sayın Biden. Osmanlı cephede düşmanda değil sınırları içindeki çetecilerle mücadele ederken savaşı kaybetmiş olacaktı. Allah göstermesin İstiklal Harbimizi bile tehlikeye atacak boyutlara bırakabilirdi. Ermenileri bu sinsi senaryoda acımasızca kullanmışlar, amaçlarına ulaşamayınca ölülerini dahi istismar etmekten çekinmemişlerdir. 1 asır önce bugünkü Ermenistan'ın olduğu yerde nüfusun yüzde 80'inden fazla Müslümanlardan oluşuyordu. Bugün neredeyse kimse kalmamıştır. Hiçbir yerde Ermenilere ait toplu mezara rastlayamazsınız.
30 yıl önce işgal edilen Dağlık Karabağ ve Azerbaycan şehirlerinde yapılanlar da ortadadır. Sayın Biden, Minsk 3'lüsü diye bir üçlü oluşturulmuştu. Amerika, Rusya, Türkiye vardı. 30 yıl bu işgalden kurtarmadınız, oradaki insanları ve Azeri kardeşlerimiz ne yazık ki 1 milyonu aşkın oralardan hicret etmek durumunda kaldı.
"Soykırım' diyorsanız aynaya bakıp kendinizi değerlendirmeniz lazım"
Bütün o yerler, o Karabağ, bütün binaları her şeyi maalesef yakıldı, yıkıldı. Soykırım diyorsanız aynaya bakıp kendinizi değerlendirmeniz lazım. Kızılderilileri söylememe gerek yok. Bütün bunlar ortada iken sizler kalkıp da Türk'e, Türk milletine soykırım yaftasını yapıştıramazsınız. Bakın buralarda onbinlerce sivil insan katledilirken, 1,5 milyon Azerbaycanlı kardeşlerimiz evlerini terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Büyük vaatlerle kandırılan Ermenilerin Avrupa, ABD ve Rusya tarafından bu yalanlarla örtmeye çalışmasından kaynaklanıyor.
Balkanlar ve Kafkaslar'da 5 milyon ölüm ve 5 milyonun yerinden edilen sonuçları yeniden hatırlatmak istiyorum. Ermenilerin kayıpları soykırım olarak nitelendirilecekse aynı dönemde yaşanan tüm olaylar aynı paranteze alınmalıdır. Amerika ve Avrupa tarihinde soykırım diye nitelendirilecek nice had iseye rastlayabiliriz. Kızılderililerden siyahilere, Japon şehirlerine atılan atom bombalarına, Vietnam'dan Irak'a kadar pek çok başlıkta bu konular tartışmaya açılabilir. Güney Amerika'dan Doğu Asya'ya kadar birçok toplum yaşadıkları zulümleri hâlâ yüreklerinde yaşıyor.
"Ermeni iddialarıyla ilgili somut delil olmadığı gibi uluslararası bir yargı kararı da yok"
Ermeni yalanlarına prim vermedik diye saygın tarihçilere yapılan haksızlıklar ve saldırılar, ‘Soykırım yoktur’ demenin yasayla suç haline getirilmesi tam bir garabet örneğidir. ASALA terör örgütünün 1970’li yıllarda sivil kamu görevlilerine yönelik saldırılarını unutmayacağız Biden. Diplomatlarımızın katillerinin nasıl korunduğunu gayet iyi biliyoruz. Dün PKK üzerinden sınırlarımız içinde bir süredir Suriye'de kurulan tezgâhı parçalayıp atacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. ABD yanlış adımdan bir an önce dönmesini diliyoruz.
"Soykırım gibi ithamlar siyasetin konusu olamayacak kadar hassas konular"
Soykırım gibi ithamlar siyasetin konusu olamayacak kadar hassas konulardır. Ülke başkanlarının, parlamentolarının ahkam kesmesi işleri içinden çıkılmaz hale getirmekten başka işe yaramaz. Biz tarihe yeni kavgalar üretmek için değil ders almak için bakılması gerektiğine inanıyoruz. Yaşanan tartışmaların Ermeni toplumuna en küçük faydası olmadığı gibi tam tersine bu tür adımlar yeni sıkıntıların kaynağı haline gelmektir.
"Bizim Ermeni toplumuyla hiçbir sorunumuz, sıkıntımız yok"
Bizim Ermeni toplumuyla hiçbir sorunumuz, sıkıntımız yoktur. Bin yıldır aynı topraklarda yaşadığımız bu insanların bir kısmıyla hâlâ barış ve huzur içinde hayatımızı sürdürüyoruz. Her ne şekilde kurulmuş olursa olsun Ermenistan devletiyle de iyi komşuluk esasına dayalı bir ilişki tesis etmek istiyoruz. Bunun için son 16 yıldır fedakârlığı hep bizim yaptığımız adımlar attık. Maalesef samimi karşılık bulamadık.
Karabağ meselesinin çözümünün ardından yeniden işbirliği zeminin doğduğuna inanıyoruz. ABD Başkanı’nın 24 Nisan açıklaması hem bu süreci hem de kendileriyle olan ilişkilerimizi zora sokmanın ötesinde bir anlama sahip değildir.
Onlar aksini iddia ediyor diye hakikat ışığı parlamaktan vazgeçecek değildir. Uzun yıllar boyunca ABD ile güvenilir müttefiklik üzerine kurulu ilişkimiz olmuştur. Türkiye'nin kırmızı çizgisi olan FETÖ ve PKK/PYD'ye verilen destekle uyguladıkları ambargo ve F-35'ler ilişkilerimize zarar vermiştir. Son gelişmelerin üzerine artık Türk-ABD ilişkileri bu seviyenin çok gerisine düşmüştür.
Şartlar ne olursa olsun kendi hedeflerimize yürüyeceğiz. Bize ısrarla geri adım attırılmak istenmesinden artık yorulduk. Türkiye olarak tüm samimiyetimizle ABD ile de AB ile de eşit ve adil şartlarda birlikte çalışmak, beraber yol yürümek istiyoruz.
Küresel, siyasi ve ekonomik sistemin bu işbirliğinin çok daha önemli ve herkesin faydası olduğuna inanıyoruz. Tek isteğimiz ülkemizin haksız, adaletsiz, çifte standartlı, marjinal grupların etkisiyle alınmış kararlara, uygulamalara maruz bırakılmamasıdır. Bu duruşumuza saygı gösterilmesi halinde herkesle her zeminde konuşmaya, görüşmeye, anlaşmaya, işbirliğine varız.
"Biden'la haziran ayındaki yüz yüze görüşmemizde bu konuları değerlendirerek yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum"
ABD Başkanı Biden ile haziran ayında kararlaştırdığımız görüşmede bu konuları yüz yüze değerlendirerek yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum. Sayın Biden'e şunu hatırlatmak istiyorum; birbirimize yabancı değiliz, sağ olsun evimize kadar gelip rahatsızlığımızda bizi ziyaret etme nezaketini de göstermişlerdir.
NATO'nun önemli iki ülkesi olarak, NATO'da iki önemli müttefik olarak, nasıl oluyor da NATO ile yakından uzaktan alakası olmayan bir Ermeni lobisine Türkiye'yi değişiyorsunuz?
Muhatabımızla iki ülke ilişkilerini zehirleyen konuları bırakarak bundan sonrasına yönelik nasıl adımlar atacağız ona bakmamız gerekiyor. Azerbaycan'da kardeşim Aliyev'le bir telefon görüşmesi yaptık. Önümüzdeki günlerde bu çerçevede atacağımız adımları daha da detaylandıracağız. Asıl üzüntümüz içimizdeki bazı kesimlerin de tarihi hakikatlere sırtlarını dönerek soykırım yalanına sığınmış olmalarıdır. Dıştan ve içten saldırı altındayız. Kendi halkına aleni ihanet içine giren bu kesimlerin takdirini milletimize bırakıyoruz.
Evlatlarımıza özgür ve müreffeh bir ülke bırakana kadar bu mücadeleyi gerektiğinde canımız pahasına sürdüreceğiz."