Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde;
Yeni Zelandalı kardeşlerimin acısını paylaştığımızı ifade etmek istiyorum. Yeni Zelanda’daki eylemde hayatını kaybedenler başta olmak üzere terörün vahşi yüzüne kurban verdiğimiz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.
Saldırının hemen ardından Cumhurbaşkanı Yardımcımı ve Dışişleri Bakanımı Yeni Zelanda’ya gönderdim. Yeni Zelanda makamlarının burada olması son derece anlamlıdır. Yaptığımız davete çok kısa sürede icabet ettiğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum.
İslam İşbirliği Teşkilatı üye sayısı bakımından BM’den sonra en büyük kuruluştur. Elbette İsrail yönetiminin aralıksız tacizlerine maruz kalan Kudüs’ün hakkını korumak teşkilatımızın birinci vazifesidir
TRUMP'A 'GOLAN TEPELERİ' RESTİ!
Dün ABD Başkanı Trump’ın Golan tepeleriyle ilgili talihsiz açıklaması bölgeyi, yeni bir krizin eşiğine getirmiştir. 1967’den bu yana İsrail’in altında bulunmaktadır. Sadece bölgedeki Arapları değil Türkmenleri de kendi toraklarından göçe zorlamıştır. Böyle bir hassas meselede sessiz kalması düşünülemez. Golan Tepeleri'nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz veremeyiz.
'DAHA AKTİF OLMAMIZ GEREKİYOR'
Bu hassas süreçte doğrudan bizi ilgilendiren hususlarda daha aktif olmamız, mesuliyet üstlenmemiz gerekiyor. Yeni Zelanda’da Cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehadeti ile sonuçlanan bu kalleş saldırı asla sıradan bir hadise olarak görülemez.
Manifestodan dehşet verici görüntülere, silahın üzerindeki tarih, isim, yerlere kadar pek çok husus bu gerçeği ispat etmektedir. Yeni Zelanda saldırısı Müslümanları hedef alan ne ilk ne de son saldırıdır.
"ADİ SUÇLU DENİLEREK ÖRTBAS EDİLİYOR"
1993’te Solingen’de Neo Naziler evlerini ateşe vererek 5 vatandaşımızı kalleşçe şehit ettiler. 2011’de Oslo yakınlarında 77 can beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bir cani tarafından öldürüldü. Gün geçmiyor ki bir ibadethaneye iş yerine, derneğe yapılan saldırı haberini almayalım.
Gün geçmiyor ki göçmenleri etnik, dini, kültürel kimliği hedef alan bir sorunla muhatap olmayalım. Çoğu zaman bu nefret suçlarının failleri ya bulunmuyor, bulunduğu zaman ise psikolojik rahatsızlığa atfediyorlar. Münferit, adi suçlu denilerek olay örtbas ediliyor.
Sorunları halının altına süpürerek çözemeyiz. Biz görmezden geldikçe sorunlar katlanacaktır. Tepkimizi güçlü şekilde göstermedikçe Neo Nazi virüsü bünyeyi saracaktır. Sonuçta Allah korusun 1940‘larda Avrupa ‘da olduğu gibi telafisi mümkün olmayan acılar yaşanacaktır. Gördüğümüz sıkıntıları cesaretle ifade etmeli, çözüm yollarını da yine beraberce aramalıyız.
Bunu gülücükleriyle camilerimizi şenlendiren 3 yaşındaki şehitlerimizin hatıraları için yapmalıyız. Bunu katiline bile kapıyı 'merhaba kardeşim' diye açan mümin yürekler için yapmalıyız. Bir daha benzer açıklar yaşanmasın, camilerimiz kan gölüne dönmesin diye tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız. Sorumluluğumuzun hakkını vermek için muhataplarımız nezdinde bu konuyu gündeme taşıyoruz. Yabancı karşıtlığını ve İslam düşmanlığını kendi meselemiz addediyoruz. Bugün İngiltere nüfusunun yüzde 7’si Müslümanlardan oluşuyor. Bu insanların kahir ekseriyeti birkaç asırdır bu ülkelerde hayatlarını devam ettiriyor.