"BODRUM PLANDA YOKTU HABER GÖNDERDİM VE ORAYA GİTİM"
''Bu süreç içerisinde milletimizle çock ciddi, kararlı bir kucaklama şansını bulduk. Fırsat bulursak ilçelere de gittik. Dün Muğla'daydım. Önce Fethiye ilçesine uğradım. Planda yoktu hemen haber gönderdim. 'Ben şimdi Bodrum'a geliyorum'. Onlar için çok büyük sürpriz oldu. Bodrum'da otobüs falan yok, binanın üzerine çıktık. Vatandaşlarıma kardeşlerime seslenme fırsatı bulduk, İstanbul'a döndük. Yarın Kayseri ve Hatay'a gidiyorum.''
"BUNDAN SONRA HAKKANİYETE UYGUN PLANLAR HAZIRLANACAK"
''Özellikle büyük şehir planları önem arzediyor. Ne çekiyorsak plansızlıktan çekiyoruz. Kaçak yapılaşma vs. uzun vadeli ve hakkaniyete uygun hazırlanmadığı için çok bedel ödedik. Bundan sonra bunlar hakkaniyete uygun şekilde planlar hazırlanacak. Altyapı ve ulaşım sorunlarına gelirsek. Her evde bir tane otomobil olsun. Şimdi iki otomobil olsun, Yetmez üç olsun. Böyle bir anlayış var. Fazla otomobil olunca park edecek yer bulmada sıkıntılar yaşanıyor. Apartmanların arasında otopark olması lazım. Dikey mimaride otoparklar falan yok.''
"KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KİRAYA ÇIKIN BURALARI YIKALIM DEDİK"
''Kartal'da yaşanılan felakette üç kat izin almış, sekiz kata çıkarmış. Sadece o değil ki, İstanbul'un, Türkiye'nin değişik yerlerinde hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var. Bu bizi tehdit ediyor. Hele hele deprem bölgelerinde. İstanbul'un deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. Bu tehdit büyük depremde faturası bunun ne olur, belli değil. Ben bundan endişeliyim, korkuyorum. Kentsel dönüşüm dedik, bir çalışma başlattık. Dedik ki, 'Biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri kiraya geçsinler, ondan sonra gönüllülük esasına dayanarak bu bölgeyi yıkalım, TOKİ'nin koordinesinde konutlar yapalım ve kendilerini oturtalım.''
"SÜLEYMANİYE YENİDEN İNŞA EDİLECEK ÇEKİM MERKEZİ OLACAK"
Millet bahçeleri tuttu. Belediyelerimiz buna çalışıyorlar. Bir de millet kıraathaneleri var. Oralarda kütüphaneleriyle birlikte. Buralar kaynaşmayı da sağlıyor. Gençler birbirleriyle tanışıyorlar, kaynaşıyorlar. Orada seminerler yapılıyor. Üsküdar için bu proje en büyük kazanımlarından bir tanesi oldu. AK Parti sosyal belediyecilik anlayışıdır. İnsana saygılı olan, insana dokunan bir belediyecilik anlayışı. Az önce söylediğim dikey mimariden bir an önce sıyrılıp yatay mimariye öncelik vermek. Şimdi Süleymaniye'nin etrafı yenileniyor. Katar-Türkiye-KİPTAŞ işbirliğiyle oralar yıkılıp, aslına uygun olarak inşa edilecek. Çok ciddi bir çekim haline gelecek.
"O KADAR KONUŞULDUĞU HALDE İZMİR KOKUDAN GEÇİLMİYOR"
Benim manifestodaki uyguladıklarımız var maalesef uygulayamadıklarımız var. Biz sürekli olarak belediyelerimize bu ikazları hep yapmışızdır. Örneğin Başakşehir'de millet bahçesi ortaya çıkmıştır. Çevre Şehircilik Bakanlığı olarak Ataköy'de sahilde biz bir yere ruhsat vermedik. Tarihi eserin olduğu bölgeyi millet bahçesine dönüştürdük. Yüzde 100 başarılı olamadık, bu dönem tespit ettiklerimiz eksiklikleri gidermek suretiyle bu adımları atalım diyoruz. Atık suların kesinlikle denize deşarj edilmemesi noktasında çok çok büyük uyarılar yaptık. İzmir körfezinde kokudan geçilmiyor. O kadar konuşulduğu halde, söylendiği halde. Burası CHP'nin. Kalkıp da bu hassasiyet orada gösterilememiştir. İstanbul'da bütün bu sıkıntılı ulaşımı gerek metroyla, raylı sistemlerle, metrobüs anlayışını getirmek suretiyle, toplu taşımacağılığı öne çıkararak hallettik.
"METRO VE METROBÜSLE TOPLU TAŞIM KÜLTÜRÜ YAYGINLAŞTI"
Bugün Londra'da rahatlıkla gidip her yere yerleşemezsiniz. Otomobilinizle Londra'ya gidemezsiniz. Toplu taşım kültürü henüz gelişmedi bizde. Metro, metrobüsle beraber toplu taşım kültürünü yaygınlaştıralım ki, vatandaşım otomobili ile her yere gitme anlayışı içinde olmasın. Bir noktaya kadar otomobiliyle gelsin oradan toplu taşım aracıyla gitmek istediği yere rahatlıkla gidebilsin. Marmaray milyonlarca insanı Üsküdar'dan karşıya geçirmiştir. İşte bu anlayış oturdu. Zaman itibarıyle de planladığı zamanda gidiyor. Bu artık bizde oturmaya başladı.
"BEN BAĞCILARDA ÇİZMEYLE SEÇİM KAPMANYASI YAPMIŞTIM"
94 öncesi İstanbul malum yaşanılır bir İstanbul değildi. Hep meydanlarda söylüyorum: Çöp, çukur, çamur. Bunlardan geçilmiyordu. Çöp dağları vardı. Ben çizme ve bot giyip Bağcılar'da, Güngören'de seçim kampanyası yaptım. Londra asfaltının altı Bakırköy, orası biraz daha farklı. Ama yukarıda Esenler çukurdan, çamurdan geçilmiyordu. Oradaki seçimlerde 5 ilçeyi bir arada kazandık. Oralar süratle değişmeye başladı. Bağcılar, Güngören, Esenler bunun eseridir. Bu başarı bir şeye inanmanın neticesidir. Büyükşehir belediyesi olarak ilk hamleyi çöp üzerinden yaptık. Çöp dağlarını kaldırdık. 1 yıl içerisinde biz orada neticeye vardık.
"ÜÇ KAT YERİNE 10 KAT OLURSA BU BEDEL ÇOK AĞIR OLUR"
Bir defa depremin sebep-netice ilişkisi çok çok önemli. Şu anda kentsel dönüşüme niye geldik? Bu soruya cevap bulmamız lazım. Eğer biz kaçak yapılaşmalarla devam edersek deprem faturası bize çok çok ağır olur. Japonya'da 8,5-9 şiddetinde depremler oluyor neticeye baktığınızda neticesi çok ağır değil. Çünkü zemin etüdleri yapılıyor, inşaatlar ona göre yapılıyor. Depreme karşı alınan tedbirler muvacehesinde yapıldığı için orada bu faturalar ortaya çıkmıyor. Bizde ise kullanılan malzemeden, işte Kartal'da gördük, inşaat demirlerine varıncaya kadar, kullanılması gereken çimentosu, bunlar da hassasiyet yok. 3 kat olması gereken yer 8-10 kat olursa bedel ağır olur.
"BAKANLIK YAZI YAZDI SIKINTILI YERLER SÜRATLE BOŞALTILACAK"
Kaçak yapılan yerlerde işgal var. Netice almak zorlaşıyor. Medyamızın, vatandaşımızın bize çok yardımcı olması lazım. Allah göstermesin Kartal'da olduğu gibi hayatlar gittikten sonra bunun bedel olarak bir bedeli var mı? İlk etapta Kartal'da 10 binanın yıkım kararını çıkarttık. Şimdi 81 vilayete Çevre Şehircilik Bakanlığımız yazıları yazdı. Oralardaki yıkım noktasında sıkıntılı olan yerlere valilik yazılarını gönderiyorlar. Süratle oraların boşaltılarak kirasını biz devlet olarak vereceğiz. Konutlar bittikten sonra da tekrar gelip oraya yerleşme şansı var.
"ANKETLERE GÜVENİM KALMADI"
Benim anketlere güvenim kalmadı. Doğru dürüst bir tanesi yaklaşıyor. Açık ara bu işi tutturamadılar. Ankara'da tecrübe ve dürüstlük önem arzediyor. Ankara'ya çok çok önemli bir ismi aday olarak koyduk. Mehmet Özhaseki Bey 5 dönem Kayseri'de belediye başkanlığı yapmış arkadaşımız. HDP'nin belediyeleri olduğu, terör örgütlerinin olduğu yerlerde Mehmet Bey gitti. Diyarbakır'a bakın, tanıyamazsınız. İstanbul'dan bazı yerlere göre çok daha iyi bir konumda.
"MANSUR YAVAŞ KİMİN ADAYI? ÇIK AÇIK AÇIK SÖYLE!"
Şimdi Ankara'da Mehmet Özhaseki Bey yoğun bir çalışma içerisinde. Ankaralılar sayın Özhasekiler devam kararını verirse inanıyorum ki, Ankaralılar çok şey kazanacak. CHP'li adayın afişlerinde CHP'nin logosu yok. CHP'nin adayı olduğu bilinirse oy alamayacağını o biliyor. Tabii siyaset bir defa şeffaf olarak yapılır, gizli yapılmaz. Burada kendine güveni olmayanların oluşturdukları beraberlik. CHP'nin yanında HDP var. HDP'nin arkasında kim var; PKK var. Şu anda İYİ Parti bunlara destek veriyor. Saadet bunlara destek veriyor. Özhaseki ise Cumhur'un adayı. Peki Mansur Yavaş kimin adayı? Çık açık açık söyle. Onu dediği anda benim vatandaşım değerlendirmesini ona göre yapacaktır, 'bunun arkasında terör örgütü var' diyecektir.
"BUNLAR DEVLETTEN ALDIĞI PARALARI KANDİL'E BOCA ETTİ"
Bizim terör olayına bulaşmayan, terörle ilişkisi olmayan seçim kazanmış olursa o insanlara yönelik herhangi bir adımımız olmaz. Ama terörle ilişkisi seçim öncesi olmuş, tespit edilememişse, terörle ilişkisi varsa onu orada tutmayız. Bunu ben değil yasalar söylüyor. Onlar devletten aldığı paraları Kandil'e boca ettiler. Milletin parasını kalkıp da terör eylemlerinde kullansınlar diye bunlara vermiyoruz ki, yatırım yapsınlar diye veriyoruz. Aldıkları araç gereçle o çukurları açan bunlar. Bu fırsatı onlara nasıl veririz? Böyle bir durum söz konusu olursa tabii ki kayyumlar atanabilir. Orada yaşayan vatandaşımızı zulme mahkum edemeyiz. Biz kayyum atamalarında geç bile kaldık. Daha erken yapmalıydık.
"S&P'NİN DEĞERLENDİRİLMESİ EKONOMİK DEĞİL İDEOLOJİK"
Bu yeni bir kampanya değil, kasıtlı bir davranış sözkonusu. Bu değerlendirmeler ekonomik değil siyasidir. Bizim artık S&P ile bir ilişkimiz kalmadığı için bunları rahatsız ediyor. Mevduat büyüklüğü 18 yılda 2,1 trilyon liraya yükseldi. Toplam özkaynaklar da 421,2 trilyon liraya ulaştı. Çöken ekonomi bu mu? Bankacılıkta 6 bin 170'den 11 bin 423 şubeye çıktı. İhtiyaç olduğu için bu şubeler açılıyor. Sorunlu kredilerin oranı yüzde 17'den yüzde 3,8'e gerilemiş durumda. Fark ortada. Bankacılık sistemimiz sağlam şekilde yoluna devam etmektedir. Şu anda Türkiye'nin bankacılık sistemi dünyada çok ciddi bir itibara sahiptir.
"BU İŞ DÜZELMEZSE 81 VİLAYETTE TANZİMLERİ AÇARIZ"
Biz burada 31 Mart'a kadar süreci devam ettireceğiz. Zincir marketlere ne oluyor? Niye rahatsız oluyorsunuz. Siz 300-350 çeşit ürün satıyorsunuz. Biz vatandaşımızın günlük temin etmek zorunda kaldıklarını orada satıyoruz. Et kıymada da siz aynı oyunu oynadınız. Bir ara 35'e çıktı biz devreye girince 28'e düştü. Biz devletsek bu zulmü ortadan kaldırmamız lazım. Bu iş böyle gidersek kalkarız Türkiye'de 81 vilayette tanzim satışları oluşturur ve vatandaşa ucuz ürün teminine çalışırız. Bunu yaygınlaştırarak, ürün çeşitlerini arttırarak. Devlet olarak bizim ne işimiz var piyasada? Bizim denetim görevimimiz var. Bunu yapmamız lazım. Fırsatçılara derslerini vermemiz lazım.
"SAYIN TRUMP BENİ DAVET ETTİ BEN DE 'ÖNCE SİZ' DEDİM"
Trump'la ikili görüşmelerimiz ılımlı geçer, ılımlı geçmektedir. Şu anda Savunma Bakanımız Washington'daydı, görüşmelerini yaptı. İş daha da farklı bir konuma gelecek. Daha net bilgileri sayın bakanımızdan alacağım. Görüşmemizde Suriye özellikle öne çıkarken, ikili ilişkilerimizde 75 milyar dolar hedefi çok çok önemliydi. Patriotlar meselesi. 'Bu sizin döneminizin değil sayın Obama döneminin getirdiği bir neticedir. Sayın Obama bu işi kongreden halledebilseydi bugünkü duruma gelmeyecektik. Maalesf bu olumlu olmadı'. dedim. Kendisi de bana çok çok hak verdi. 'Çok çok haklısınız' dedi. Sayın Trump'la ılımlı bir ilişkiye sahibiz. Bu da birçok sorunu daha kolay çözmemizi sağlıyor. Kendisinin daveti oldu, ben de kendisine 'önce ben sizi bekliyorum' dedim. Bu denli sıcak ilişki sözkonusu.
"GÜVENLİ BÖLGE OLACAKSA BİZİM KONTROLÜMÜZDE OLACAKTIR"
Güvenli bölge noktasında sayın Trump'la ılımlı bir noktaya taşıdık. Bizim dışımızda bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Güvenli bir bölge olacaksa o bizim kontrolümüzde olur. Çünkü benim sınırım. Havan topu, füze benim ülkeme geliyor. Ben tedbirimi karşı ülkede alacağım. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz. Yerinde bu işi imha etmek zorundayız. Bunda da başaracağız. Afrin, Cerablus, El Bab'da inşa ettiğimiz huzur ve istikrarı sınır bölgesinde kurmamız lazım. Göçmenlerden korkan Avrupa'nın Suriye'de varlık göstermesini beklemiyoruz. Bir taraftan 'aman ha kapıları açmayın' diyeceksin. Öte taraftan Türkiye'nin kapılarını açık tutmasını istiyeceksin.
"ADANA MUTABAKATI'NI ÖNEMSİYORUZ TERÖRİSTLERİ KOVALAMA HAKKINA SAHİBİZ"
Adana mutabakatı bize yaptığımız operasyonlar için imkan tanıyor. Esed'e hak etmediği meşruiyeti veremeyiz. Biz teröristleri sonuna kadar kovalama hakkına da sahibiz. Adana mutabakatını önemsiyoruz. Suriye'den Türkiye'yi hedef alan PKK tehdidini bertaraf edilmesi amacıyla malum imzalanmıştır. Bu tehdit tam manasıyla ortadan kalkmıştır diyebilir miyiz? İşte Reyhanlı nasıl oldu ortada.
KAŞIKÇI CİNAYETİ
Kasetleri herkese dinlettik. Burada ortak bir eylem var. Bu ortak eylemin talimatını veren kim? Bunun ortaya çıkması lazım. Hatta Dışişleri Bakanları. Şimdi görevden alındı. 'Yerli işbirlikçi ile yapıldı' dedi. Yahu bu nasıl iş ki, dışarıda nişanlısı bekliyor, Cemal Kaşıkçı arka kapıdan çıkıp gidiyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor.Ben kesmeyi çok iyi bilirim' diyen bir ahlâksız var orada. Adli Tıp'çıymış kendisi. Bunu Veliaht Prens bilmeyecek de kim bilecek? Talimat veren isim belli. ABD'den gelen heyet bile kararı adeta kendi aralarında vermiş konumunda. Ama konuşamıyorlar. BM'den gelenlere, CIA'den gelenlere bunları dinlettik. Biz ortadayız her şeyimizle bunu söylüyoruz. Şimdi Suudi Arabistan, Türkiye ile olan ilişkilerini farklı bir noktaya götürüyor. Her zaman bizi bir sözümüz var; Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Senin kendinden şüphen yoksa ne korkuyorsun? Açıkça çık ortaya. Sağa sola dolar, petrol dağıtmakla bu iş çözülmez.