Selvi, "Gökçek'in görüşmede yerel seçimlerin gerçekleştirileceği tarihe kadar görevinin başında kalmak istediği ve Erdoğan'a 'Benim bu şekilde çekilmem doğru olmaz" dediğini iddia etti.
Abdulkadir Selvi'nin "Gökçek’e verilen mesaj" başlığıyla yayımlanan (9 Ekim 2017) yazısı şöyle:
AK Parti’nin Afyon kampına “değişim” damgasını vurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan kampın açılış ve kapanış konuşmalarını, “değişim”e ayırdı. Erdoğan, “Bu milletimizin talebidir. Bunu biz kendimiz yapmazsak, milletimiz sandıkta yapar” sözleriyle değişimin şifresini verdi.
Erdoğan, değişim konusunda kararlı. Çünkü önünde, değişimi kendisi yapamadığı için milletin sandıkta değiştirdiği ANAP ve DYP örneği duruyor. Özal’ın Çankaya’dan inip yeni parti kurma hazırlıkları yaptığı bir dönemde eski ANAP’lılar, partiyi diriltmek için kendisini ziyaret etmişti. Özal, “Partiler doğar. Büyür ve ölür. ANAP öldü, şimdi ‘yeni parti’ kurma zamanı” demişti. Kardeşi Yusuf Özal’ın başına geçirdiği partinin adı da ‘Yeni Parti’ydi.
Erdoğan, 7 Haziran ve 16 Nisan sonuçlarını esas alıyor. “Milletimiz bize 7 Haziran’da çok net mesajlar verdi” sözü de bu gerçeğe işaret ediyor. O nedenle 16 Nisan gecesi değişimin düğmesine bastı. Önce partide ve hükümette değişimi gerçekleştirdi. AK Parti, seçimlerde milletvekillerinin yüzde 60-65’ini, yerel yönetimlerin yüzde 25’ini, teşkilatların ise yüzde 65-70’ini yenileniyordu. Ancak bu seferki değişim talebi, AK Parti’nin varlık ya da yokluk nedenine dönüştü. AK Parti değişim sürecinden başarıyla çıkarsa, Türkiye’nin geleceğinde var olmaya devam edecek.
Erdoğan ne yapar?
AK Parti’deki değişim sadece kadrolardaki yenilenme ile sınırlı tutulursa, sehpanın bir ayağı eksik olacak. Çünkü millet değişim derken sadece il başkanlarını ya da belediye başkanlarını kastetmiyor. Kadrolardaki değişim halkasının söylem ve politikalardaki değişimle güçlendirilmesi gerekiyor.
Peki değişimini talep ettiği belediye başkanları direnirse Erdoğan ne yapacak? Değiştirilmesini istediği isimlerle seçimlere gittiği takdirde kaybedeceğini biliyor. “Kimle kazanacaksak seçime onunla gideriz” demesi ondan. 16 Nisan referandumunda oyların düştüğü yerlerde, sonuçlarda belediye başkanlarının etkin olduğunu gördü. O nedenle, “Mahalli İdareler seçiminden ne kadar güçlü olarak çıkarsak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine o kadar güçlü ve moralli gireriz” diye uyardı. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde çelme yemek istemiyor. O nedenle şimdiden tedbir alıyor. Sorunun uhuletle ve suhuletle çözülmesini istiyor. Ama Erdoğan bu işin hiçbir zaman liderliğinin tartışılması noktasına varmasına izin vermez.
Gökçek'le görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüştüğü Melih Gökçek’e, “Bu işi fazla uzatma” dediği söyleniyor. Gökçek’in, “Benim bu şekilde çekilmem doğru olmaz” dediği ve yerel seçimlerin yapılacağı tarihe kadar görevinin başında kalmak isteğini ilettiği söyleniyor. Erdoğan’ın ise Gökçek’e yaptığı hataları sıralayıp, Ankara’daki gerilemeye neşter vurulmadığı takdirde seçimlerin kaybedilme tehlikesini anlattığı söyleniyor. Erdoğan, değişim ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu anlatıyor ve Gökçek’in hukukunun korunacağını belirtiyor. Gökçek ayrılırken tekrar, “Bu işi fazla uzatma” diyor. Görevden ayrılanlar için hiçbir taahhüt altına girilmiyor ama eğer Gökçek sorun çıkarmadan çekilmeyi başarırsa, onun için yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan başdanışmanlığı ve milletvekili adaylığı gibi seçenekler konuşuluyor.
Hatta Gökçek’ten sonra iki model üzerinde duruluyor. 2019 seçimlerinde büyükşehir belediye başkan adayı olarak gösterilebilecek yüksek profilli bir isim mi olsun, yoksa seçimlere kadar görev yapacak sadakati ön planda olan düşük profilli bir isim mi olsun şeklindeki seçenekler tartışılıyor.
Mümtaz Soysal’ın siyasete kazandırdığı bir deyimdi “vuruşarak çekilmek”. AK Parti geleneğinde ise vuruşmak değil, mutabakat esas alınıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bu iş ‘ben yaptım oldu’ demekle olmaz” uyarısı önemli. O nedenle Melih Gökçek başta olmak üzere istifası istenen isimlere, “onurlu bir çekiliş”imkânı sunulmal