Eşinin üzerine asit döktüğünü öne süren Aysel D.'nin yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde yanıklar meydana gelirken gözünde de görme bozukluğu oluştu.
Ülkemizde yaşanan kadına yönelik şiddetin son mağduru Türkiye'nin en batısında bulunan Edremit ilçesinde yaşayan Aysel U. D. oldu. Eşi A.D. ile 6 yıl önce severek evlenen Aysel, evliliğinin ilk yıllarından beri kıskançlık yüzünden sürekli şiddete maruz kaldığını iddia etti. Aysel U. D. son olarak eşinin kıskançlık baskılarından yılarak evden ayrılmak istedi, ancak o sırada eşi Aysel'i evin çıkış kapısında eter koklatarak bayılttığı ileri sürülen A.D.'nin daha sonra mutfak dolabının üzerinden aldığı sıvı maddeyi üzerine döktüğü iddia edildi.
Üzerine dökülen sıvı ile vücudunun çeşitli yerleri ile yüzü yanıklar içinde kalan Aysel Ulusu D. hastaneye kaldırıldı. Eşini hastanelik ettiği iddia edilen kıskanç eş A.D. polis tarafından gözaltına alındı. Bir gece nezarethanede bekletilen A.D.'nin ertesi gün serbest bırakıldığı belirtildi.
Eşinin uyguladığı şiddete maruz kalan Aysel U. D. yaşadıklarını şöyle anlattı: "Kıskançlık yüzünden tartışmaya başladık, beni tehdit etti. Dizlerimden silahla vuracağını söyledi. Ben de korktum evden çıkmaya çalıştım. Ailemin evine gitmek üzere giyindim. Üzerimi giyindiğim sırada yatak odasında arkamdan geldi. Kokulu bir bezi burnuma dayadı ve beni boğmaya çalıştı. Bunlar yaşanırken oğlum da vardı 'Baba yapma' diye bağırmaya başladı. Bu arada ben yerde yarı baygın bir şekilde yatarken beni bırakıp mutfağa doğru koştu. Beni bırakınca son çabayla kaçmak için dış kapıya doğru giderken onu mutfak tezgahının üzerinde ne olduğunu bilmediğim bir madde alırken gördüm. Dolabın en üstünden beyaz bir şişede sıva madde aldı . Tam dış kapının kolunu tuğumda beni saçımdan yakalayarak kendine doğru dayadı. Arkamdan saldırdı. O sıvıyı yüzüme, vücudumdan aşağıya her yerime döktü, son damlasına kadar. Oğluna da döktü. Oğlum da beni kurtarmak için yanımda duruyordu, ona da döktü. Daha sonra beni bıraktı kendi kaçmaya başladı. Ben can havliyle kendimi apartmanın içine attım. Merdivenlerden aşağıya indiğimde zaten komşular kapıyı açmışlardı. Onların daire kapısı açıktı, onların evine attım kendimi. Daha önce eşim bana yüzüme bakılmayacak hal bırakmayacağını söylemişti. Beni arkamdan gelip kendi vücuduna dayadığı için eşimin vücudunda da yanıklar oluşmuş. Bu nedenle hastaneye gitmiş ve polise benim kendini yaktığımı ileri sürerek benden şikayetçi olmuş.
Eşimden hep şiddet görüyordum. Çocuğum karnımda üç aylık hamileyken şiddetler başladı. Bu ayın 14'üne kadar devam etti. Tehditler, şiddetler kendime, çocuğuma, aileme yönelik. Her türlü şiddete maruz kaldım, kalıyorum da. Severek evlendim. 6 yıl evli kaldım. 5 yaşında bir çocuğum var. Çocuğumun psikolojisi bozuldu. Bana bile güvenmez oldu. Evden bile çıkmıyor. Kendisini babasına vereceğimden korkuyor."
Eşinin serbest bırakılmasına bir anlam veremediğini de belirten Aysel U. D, "Anlamıyorum. Anlamıyorum. Adam beni daha önce silahla tehdit etti. Evde silahlar var. Adam silahsız gezmez. Polis kelepçesi onda mevcut. Polis mermisi onda mevcut. Bütün tanıdığı polisler arkasındaymış. Bütün savcıların emniyetin arkasında olduğunu söylüyor. Ben de diyorum ki: benim arkamda kim var? Yok, mu bu ülkenin kadından sorumlu devlet bakanı? Yok, mu içişleri bakanlığı? Hani kadından sorumlu devlet bakanları tek tek herkesle ilgilenecekti? Ben bu adliye kapılarında daha ne kadar sürüneceğim bu halde?" diye sıkıntılarını dile getirdi.
Aysel U. D.'nin annesi V.Ulusu kızının yaşadığı eziyeti anlatırken gözleri doldu. Anne Ulusu, "Altı yıldır sürekli biz bu adamla cebelleşiyoruz. Bu son olayı anlatayım. Bundan öncekiler çok yapıldı. Küfürler, dayaklar, olaylar. Çok af edersiniz kızımı kötü kadın olarak belirliyor. 'İşe gitmiyorsun sen namusunu satmaya gidiyorsun sen' diyor. Yani resmen kötü kadın muamelesi yapıyor. Kendisi çalışmıyor. Bir ekmeği evine getiremeyen bir kişi o kadar aciz ki. Kızımın bu olayı yaşadığı haberini bahçemizde aldık. Apar topar taksi tutup evine gittik. Kızım feci şekilde yerde bağırıp duruyor. Komşular başına üşüşmüş, kızımı soyunduramamışlar erkek olduğu için. Olduğu gibi duşa sokmuşlar yıkamışlar. Daha sonra ablası Aysel'i soyundurdu ancak iç çamaşırları vücuduna yapışmış çekerek kopardılar".
Aysel'in yaşadıklarını anlatan dayı Ali Salış ise şunları söyledi; "Senelerdir, yani gittiği günden beri çektiği şiddete hakaretlere şahit bir insanım. Biz bugün arkasında durduğumuz binanın önüne geldik. Buradaki insanlara güveniyoruz. Hakkımızda hayırlısı neyse bu insanların karar vereceğine eminiz. Bundan şüphe duymuyoruz. Yani bir olur, iki olur her zaman mı olur? Ama biz bu gün çok ümitli geldik. Şu anda önünde durduğumuz binadan, bu binanın içindeki insanlardan çok ümitliyiz. Adaletin tecelli edeceğinden eminiz. Şimdiye kadar kadına yönelik şiddet oldu. Bundan sonra da olmayacağı anlamına gelmiyor. Ama her zaman aynı şeyi söyleyeceğiz bu son olsun ama olmuyor. Bir insan kendini yakabilir mi? Bir insan kafasına kurşun sıkar, kendini atar da ama… Acı çekerek kendini yakamaz. Mümkün değil buna çocuklar bile inanmaz. Bunun 5 yaşındaki canından çok sevdiği oğlu evinden çıkamıyor. Kendine kıydın, hanımına kıydın, çocuğuna kıydın sen kendi eşine kötü bir kadınsın diyebilecek kadar karakterde bir insansın. Bir saat sonra yalvaran bir insansın. Bu insanın kişiliği bozuk, İki tane insan var. Çift kişilikli, çift karakterli bir insan bu. Böyle bir insanla uğraşıyoruz. Ama biz eminiz ki bu gün biz adaletin kapısına geldik, onun bizi koruyacağına, kollayacağına eminim. Şu ana kadar böyle oldu ama inşallah bundan sonra böyle olmaz azalır" dedi.