Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
38,2993
EURO
43,5447
IMKB
9.312,000
ALTIN
4.092,830
 
Hava Durumu ANKARA
8 / 24 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
FAERHAN ŞENSOY: "AZİZ NESİN AZ BİLE SÖYLEMİŞ"
FAERHAN ŞENSOY:  AZİZ NESİN AZ BİLE SÖYLEMİŞ
 
"Bizim Avrupa" drgisi ile bir söyleşi yapan Ferhan Şensoy, "Türk milleti izledigi şeye birebir inanan bir izleyici. Bir anlamda, aptal bir izleyici diyebiliriz. çünkü milletimiz genelde aptal bir millet" dedi.
 
5.7.2005 - 11:51

İşte Ferhan Şensoy ile yapılan ropürtaj:

Belirtmem gerekir ki bu bir röportajdan çok, yari fransizca yari türkçe yapilan hos bir sohbet oldu. Genel Yayin Müdürümüz Hüseyin Latif Bey, gazetemizin Yazi Isleri Müdürü Mireille Sadége ve ben, hayranlik duydugumuz bir sanatçi ile tanismaya gidiyorduk. Gizli bir merak içindeydik; bugüne kadar sahnede izledigimiz Ferhan Sensoy, gerçekte nasil biriydi?

Bekledigimizden fazlasini bulduk; zeki, farkli, dogal, samimi ve son derece kibar bir sanat adami... Küfürlerle süsledigi siirsel bir dile sahip olan karizmatik oyuncu - yazar Ferhan Sensoy bizi kendine yeniden hayran birakti.

Röportajin belli bölümlerinde "Ben bu röportajdan bir sey anlamadim. Sizi yeniden görmek isterim. Bana baska birgün 15 dakikanizi ayirirsaniz çok sevinirim" kurlarima hiç karsilip vermeyerek beni hayal kirikligina ugratsa da bize bir saatini ayirip unutamayacagimiz bir sohbet sansi verdigi için kendisine tesekkür ediyorum.

Bilge Demirkazan


Birazdan sizin yazip yönettiginiz Kiralik Oyun isimli oyunu izleyecegiz. Kenef (tuvalet) penceresinden deniz gören güldürü... Bize ne anlatmak istiyorsunuz?

Kiralik Oyun tabii ki kiracilik sorunundan hareketle, bizim bütün oyunlarimiz gibi, bir sürü seyi bir arada anlatiyor; sadece kiracilik sorununu anlatmiyor. Temel anlamda konut sorunu ve bunun evrensel boyutunu anlatiyor. Türkiye'yi baska yerlerle karsilastiriyor. Bu bir komisyoncu agzidir deniz gören; Istanbul'da geçen bir hikaye oldugu için herkes deniz gören bir ev ister. Gidersiniz, tuvaletin üstüne çikinca oradan biraz görürsünüz.Yani kenef penceresinden deniz görülür. Komisyoncu oynayan Okan Bayülgen öyle anlatiyor. Bugün Türkiye'nin içinde bulundugu politik seyleri de anlatiyor, Türkiye'nin baska sorunlarina da deginiyor.

Türkiye'de dizi karakterleriyle kendini özdeslestirme durumu var. Insanlar sanki aktör gerçekmis gibi davranip, yapilan role inaniyorlar Siz neler düsünüyorsunuz?

Türk milleti izledigi seye birebir inanan bir izleyici. Bir anlamda, aptal bir izleyici diyebiliriz. çünkü milletimiz genelde aptal bir millet. Aziz Nesin Türk milletinin %60'i aptal demisti ve Türkiye birbirine girmisti. Bence Aziz Bey burada orani düsük tutmus. %60'in üzerindedir bizdeki aptal seviyesi. Size bir örnek vereyim: Benim dogdugum yer, Çarsamba, Teksas gibidir. Herkesin çift tabancasi vardir. Sinema filmlerinde, kötü adam, irz düsmani, tecavüzcü, hirsiz gibi bir adam oldugunda, herkes tabancasini çeker, o adami öldürmek için sinema perdesine ates ederdi. Sinema perdesi delik desik. Sinemaci bagiriyor: Ates etmeyin, öldüremezsiniz onu falan diye. Onlar öldürecegini zannediyorlar. Bir gün de askerdeyken, asker sinemasinda bir aksam Müjde Ar ile beraber oynadigim Kizini dövmeyen dizini döver diye çok eski bir filmi oynattilar. Kötü adam rolündeydim ve sonunda ölüyordum. Bir arkadas Gelecek misin seyretmeye? dedi. Hayir katiyen dedim, o kadar askerle o filmi niye seyredeyim? Neyse, askerler izlemis. Ertesi sabah ben Sisli Camiinin oralarda yürüyorum, karsidan iki tane inzibat geliyor. Beni gördüler: Ulan ölmemis dediler. Inaniyor benim öldügüme salak. Televizyonda gördügü adami da o adam olarak kabul ediyor. Aktör olarak kabul etmiyor.

"Kavuk müzeye kaldirilaca"dediniz. Buna son nokta diyebilir miyiz?

Bu konuda bir sey söylemek istemiyorum. Ne zaman söylesem yanlis yorumlar yapiliyor. Hikaye sudur: kavuk, emekli olurken devredilir. Sirayla kim kime devretmis? Hasan Efendi, Dümbüllü'ye, Dümbüllü Münir abiye, Münir abi bana. Abi ben oynamiyorum artik, eyvallah derken birine devredilecek. Kavuk devredilirken bana anlatilan kurallardan biri bu. Ben burada haftada bes oyun oynarken neden kavugu devredecegim ki? Ama arkadan gelecek kavuklu var mi? Pek de görünmüyor. Çünkü kavuklunun su özelliklere sahip olmasi gerek: Geleneksel tiyatromuzu bugüne tasimis olmasi, oradan çikmis olmasi, bir tiyatro adami olmasi, halkin onu benimsemis olmasi, halkin arkasinda olmasi, ve bir söylemi olmasi Hasan efendi, Abdülhamid döneminde Yildiz lafi yasakken, dayanamiyor sahnede Yildiz diyor, üç gün evinden çikmiyor, yakalanmamak için. Abdülhamid, Hasan efendi'ye dokunmuyor, çünkü halk onu koruyor. Yani bunlarin hepsi muhalif olmus, Dümbüllü muhalif olmus bir komik. Bütün bunlara sahip birinin bulunmasi gerek. Öyle biri görünmüyor ufukta. Çünkü arkamizda tiyatro yapan yok. Benim demek istedigim bu. Bu gidisle müzeye gider. Ille birine vermek zorunda degilsin devrederken. Öyle biri varsa vereceksin yoksa da vermeyebilirsin.
Kendinizi nasil tanimliyorsunuz, çok farkli ve marjinal biri misiniz?
Farkli oldugumu biliyorum, baska bir is yapiyorum. Zaten yazar olarak baska yazarlardan da farkliyim. Onu da biliyorum. Tiyatro olarak yaptigim tiyatro da farkli. Ancak bu öbür pencereden yani disardan bakilip görülebilecek birsey. Ben sadece kendi beynime benzer beyinler bulamadigim zaman çok sikiliyorum. Farkliliksa öyle bir farklilik hissediyorum insanlarla diyalogumda. Tamam anlamiyor, baska planetteyim. O zaman farkli hissediyorum tabii. Yoksa ben onlardan çok da farkli degilim. Yaptigim is farkli, tiyatrom farkli. Ama baska benim gibi bir sürü insan daha var.
Kadinlar size ilham veriyor mu?
Hayir, sanmiyorum ama kadinlari seviyorum. Ancak yazacagim zaman gitmeleri lazim. Ve tekrar geldiginde dis firçasini getirmemesi lazim. Dis firçasini oraya koydu mu siçildi agzima!
Sigarayi azaltmayi düsünmüyor musunuz?
Niye azaltacakmisim ya ? Sigarayi azalttik, suradan çiktik birden bire basima tugla yada saksi düstü, öldüm. Ne olacak. Azaltinca hayatimizin uzayacak diye bir garanti yok hele böyle bir ülkede.
Hayatin hizla degistigi bir dünya, teknoloji ilerliyor. Sizin zamanla araniz nasil? Siz duruyor musunuz?
Hayir. Ben hayatimin bundan sonraki kismini ne kadar tiyatro yaparim, neler yazarim diye planladim.Tiyatronun bitisiginde bir apartman dairesinde oturuyorum. Eve git-gel süresini sifira indirdim. Bu bana günde 4-5 saat kazandirdi çünkü eve git gelden kurtuldum. Tarabya'daydi benim evim. Gittigim zaman iki saatte gidiyordum. Maç oldugu zaman üç saatte gidemiyorum.Simdi gündüz uyandigim zaman her sey ayagimin altinda; tiyatrom, yazilarim...

Beyoglunun gürültüsünden rahatsiz olmuyor musunuz?

Oluyorum. Bitisigimde bir disco var ve her gece ayni sey ayni sirayla çaliniyor. Sabahin üçüne kadar sana kirmizi çok yakisiyor.
Ama bizim oyunumuz geceyarisi bitiyor. Oyun bittikten sonra yemek yemege gidiyoruz. Ben yemegi uzun tutuyorum, sarabimi içiyorum. Geldigim zaman orasi kapanmis oluyor. Zaten benim yazmaya ve okumaya basladigim saatler gecenin geç saatleri.

Önceden özellikle evim deniz görsün diye çok özenmistim, Arnavutköy'de öyle bir evim vardi. Rumeli'de Derya'yla evlenmeden önce, flört ettigimiz dönemde, 40 m2, üç kat, ahsap. Gemiler geçiyordu Bogaz'dan... Ama insan yazarken oraya bakmiyor ki. Hiç öyle bir sey yok. Denize, gemilere, deniz kenarinda kahve içerken bakarsin. Ernest Hemingway’in bir metre yüksekliginde bir kitapligi var onun üstüne koyuyor daktiloyu, duvara dogru, o duvara karsi yaziyor. Her yerde yazarsin yani; sadece ses olmasin.

Ve kadin olmasin diyorsunuz degil mi?

E tabi. benimle mi ilgileneceksin, yazdiginla mi diyor. Sonra birden bire kendisiyle yazilan seyi karsilastirmaya basliyor. Nasil seninle ilgileneyim, yazacagim ya...!
Yazdigini çok seviyor, yazdiklarin için sana asik oluyor.Sonra sen her gece yaziyorsun diyor. Hangi gece yazmam acaba?

Türk tiyatrosunun gelecegi ile ilgili ne söyleyebilirsiniz.

Yani öyle ufuk hiç de parlak görünmüyor. Biz 25. yilimizdayiz ortaoyuncular, özel tiyatro olarak. 25 yili bitirdik. 25 yildir bu kadar kötü 2 sezon görmedik son 2 yildir. seyirci giderek azaldi. Kayboldu, yeni kusak ortada yok. Izleyici yok. Izleyici olmadigi zaman tiyatro yok demektir. Bunun ilerisini ben çok karanlik görüyorum. Bizden sonra kusagin durumu çok kötü.

Bazi tiyatrocular sizden farkli düsünüyor. Bu bir dönemdir, geçecektir ya da degisime ayak uydurmak gerekir gibi söylemler var.

Tiyatro 5000 yildir dönem dönem krizler geçirmistir; özellikle televizyonun ve sinemanin icadindan sonra. Ama her zaman kendini yenileyerek devam etmistir. Insan var oldugu sürece tiyatro var olacaktir. Bundan eminiz. Ancak hiç kimse gelmedigi zaman kime oynayacagiz? Bana bu sorunun cevabini versinler! Geçen gün Müsfik Kenter'in sitemini okuduk gazetede dört kisi gitmis müsfik Kenter'i izlemeye. Bu ülke adina utanç verici bir seydir. Ülkenin kültür politikasi olmadigi içindir. Bizim arkamizdan gelen kusaga tiyatro ögretilmedigi içindir. Ben ögrenciyken bizim okulda her sinif bir tiyatro oyunu çikarirdi. Galatasaray lisesinde, siniflar arasinda bir tiyatro yarismasi vardi. Her siniftan bir grup çikardi. 15-20 tane oyun oynanirdi.

Liselerde tiyatro kolu yok. Böyle bir sey yok. Benim kizlarim Amerikan lisesinde okuyorlar. Onlarin sinifinda tiyatroya gitmis ögrenci sayisi 30 kisilik 40 kisilik sinifta bir iki. Iki dedigim de kizimla arkadasi. Tiyatroya hiç gitmemis lise ögrencisi. Benim yas dönenimde böyle bir sey yoktu. Bu devletin 12 eylülden sonra, asagi giden ve tamamen yobazlasan devletin kültür politikasi olmamasina belki de bunu istemediginden. Belki de kasitli olarak yapilmis. Tiyatroya yapilan yardimlar göstermelik. Bütçenin içinde devede kulak. Bize gelen para gazete ilanini ödemiyor. Ben ne anladim o yardimdan! Yani çok istenmiyor devletin böyle bir telasi yok.

Avrupa Birligi'ne girmek telasi oldugunu da sanmiyorum. Çünkü Avrupa Birligi'ne girmek isteyen bir devletin kültür politikasi olmak zorundadir. Seni Avrupa Birligi'ne iskenceyi kaldirdigin için almayacaklar. Diyecekler ki bir dakika baska kriterler var, Kültürel kriterler Istanbul'da kaç tiyatro var? Kaç tiyatro oyuncusu var, sendikali midir? Kaç tiyatro izleyicin var? Sinema ne kadar? Kaç tane yazar var, kaç kitap basiliyor, ne kadar satiliyor, insanlar ne kadar kitap okuyor diye sormayacaklar mi Avrupa? Almayacaklari için, bizimkiler de dert edinmiyorlar. Böyle bir tiyatrosuzluk isteniyor gibi bir hava var. Bu kusagin da bununla hiç ilgisi yok. Onlara ben F tipi internet gençligi diyorum. Evinde tiklamak istiyor her boku. Hiç kimildamak istemiyor. Mcdonalds'i da ordan tikliyor. Hatta mümkünse tiyatroyu tiklayip beni oradan izlemek istiyor. Yarin bir gün teknolojisi ile onu da isteyecek . “Ben niye gidecegim Ferhan Sensoy'a. Tiklarim buradan bir kameradan izlerim diyecek.

Ayak uydurur musunuz buna?

Nasil uydururum? Onlar olmadan ben burada kendi basima mi oynayacagim? O zaman ben de bir kere oynayacagim. Bu bir video kaydidir diyecegim, verecegim video kaydini bilmem ne televizyonuna. Ben de hiç oynamayacagim. Her gün niye oynarim ki? Bugün, burada her gün yeniden olan bir seyin heyecani yok o kusakta. 0nu anlamiyor. Tiyatro nedir diyor.

Bu güzel sohbet için tesekkür ederiz.

Rica ederim.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ÇAĞLA ŞİKEL 470 MİLYAR'A VİLLA SATIN ALDI

KEMAL SUNAL'I ANIYORUZ...

AVŞAR KIZI BİKİNİYLE POZ VERDİĞİ TEKNEYİ KİRALAMIŞ...
»  TARKAN'IN BALMUMU HEYKELİ YAPILACAK
»  SİNAN ÖZEN AMBULANS'LA KAÇABİLDİ!
»  GÜZELLEŞMEK UĞRUNA...
»  SULTAN 61 YAŞINA BASTI...
»  HİTİT FESTİVALİ'NE MUAZZEZ ERSOY DAMGASI...
»  SERDAR ORTAÇ KARAKOLLUK OLDU
»  YERİNE DUBLÖRLERİ SEVİŞECEK!
»  ANTALYA'DA KÖPÜKLÜ GECE
»  JOLİE, BRAD PİTT'TEN HAMİLE
»  BİKİNİLİ HÜLYA
»  SEREN SERENGİL, TÜRKİYE'NİN PHARİS HİLTON'U OLACAK!!!
»  NEZ, KİRVE OLDU
»  "DELİKANLI'NIN HASIYIM"!
»  PORNO SETLERİNDEN MİLYON DOLARLIK SERVETE!!
»  "HAFTADA ÜÇ KEZ SEKS YAPAN ÇİFTLERİ KUTLARIM!
»  HAMAM SEFASI KRİZE DÖNÜŞTÜ
»  "SEVGİLİLERİM BENİ ALDATMADI"!!!
»  MADONNA'NIN KRİSTALLİ İÇ ÇAMAŞIRI
»  30 YILLIK GAZETECİ ŞARKICI OLDU
»  DENİZ AKKAYA ZENCİ OLDU!!!
»  "HÜLYA AVŞAR'I ŞARKICI OLARAK KABUL ETMEM"
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.