Cumhuriyet bu kadar kolay mı teslim olacaktı!

Atatürk Cumhuriyeti bir değerler silsilesiydi.
Türkiye'nin Osmanlı'dan beri arzuladığı, hedeflediği Batılılaşma, modernleşme, insanını insanca yaşatma, kadını başı dik dolaşırma, devletin ve halkın üzerinden din tahakkümünü, din üzerinden de devlet tahakkümünü kaldırma gibi değerlerin bileşkesiydi. Hatalar yok muydu?
Vardı elbette.
Ama “Devrimci” niteliği bu hataları zaman içinde ortadan kaldırma, değerleri yenileme, çağa hep ayak uydurma imkanını da veriyordu.
Ben bu değerlerle yetiştim.
Benim bildiğim hepimiz bu değerlerle yetiştiriliyorduk.
Öyle olmadığını şimdi öğrendik.
85 yılın kazanımları bir bir elden gidiyor.
Gözümüzün önünde.
Gözümüze soka soka.
İlköğretim öğrencisinin türbanla TÜBİTAK ödül törerine katıldığı haberiyle şaşırdığımız gün yeni bir olay patlıyor. Karamürsel'de.
Laik Cumhuriyetin Kaymakamı, her fırsatta laiklik vurgusu yapan bir iktidarın atadığı Kaymakam vatandaşları bayramlaşma için camiye çağırıyor.
85 yıldır hükümet konağında yapılan bayramlaşma töreni, camiye taşınıyor.
Hem de T.C. antetli kağıda yazılmış resmi yazıyla.
Herkes şaşırıyor.
AKP'ye oy vermiş vatandaşlar bile.
Kimse bu kadarını beklemiyor çünkü.
En azından bu kadar çabuk beklemiyor.
Ama belli ki, Kaymakam'ın acelesi var.
Karşı devrimi bir adım daha öteye taşımak için.
Atatürk Cumhuriyeti, yıkılmaz dediğimiz, kurumlarına, geleneğine güvendiğimiz Cumhuriyet sallanıyor.
Ben şimdi Anayasa değişikliğini bekliyorum.
Bu havayla yakında illere ilçelere birer kadı da atarlar.
Nasıl olsa ses çıkaran yok.
Nasılsa rejimin bekçileri internette mail zinciri oluşturmaktan öte bir adım atmıyorlar.  
 
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
 
Öldürmeyen darbelerin güçlendirdiğini unutmadığımız zaman