FATİH ÇEKİRGE/HÜRRİYET/İNTERNET
Meslek hayatım boyunca polemikten, kavgadan, ağız dalaşından uzak durdum…
Çünkü bu benim tarzım değil..
Ama bu defa zorunlu bir açıklama gereği doğdu…
Çünkü iftira var. Çünkü yalan var.
Fatih Altaylı dün yazmış…
Aydın Doğan’ın yazarlarla yaptığı toplantıda, güya ben çok keskin konuşmalar yapmışım. Benim söylemediğim şeyleri söylemişim gibi yazmışsın…
Gazetecilikte en tehlikeli muhabir, ”kulaktan dolmacı”dır…
Duyduğunu yazar, araştırmaz, sormaz, denetlemez… Yazdığı kişi zarar görmüş., haksızlığa uğramış umurunda değildir…
Fatih Altaylı’nın düştüğü durum budur işte…
Kulaktan dolmadır… Uydurmadır…
Çünkü ben böyle bir konuşma yapmadım. Böyle bir üslup kullanmadım
Yazdığı tümüyle yalandır.
Orada ne konuştuğumu ise elbette açıklamam. Çünkü oradaki konuşmalar, samimidir ve yalnızca bir sohbettir.
Ve orada kalır…
Bana göre bu bir profesyonel ahlaktır.
Acaba Fatih Altaylı bunu anlar mı?
İlk tanıdığım günlerdeki Fatih’in anlayacağını düşünürdüm…
Ama şimdi görülüyor ki, anlayacak durumda değil…
Çünkü, “tetikçilik yaparak” patronuna yaklaşanlar ve orada yaşanan gündelik şeyleri dosyalayanlar bu mesleki ahlaktan anlamazlar…
Dosyacıdırlar…
Bir duygusal anı “Evet hatırlıyorum futbol maçı seyrediyorduk. Bir telefon geldi.” diye o gruptan ayrıldıktan sonra bir silah gibi kullanmak “pusu kültürü”dür…
Yakışmaz…
Aslında bu yazdıklarım Altaylı’yı değil, daha çok şimdiki patronu Turgay Ciner’i ilgilendiriyor.
Çünkü bu tür “tetik kafalı”ların, sonunda ne yaptığı ortadadır.
Yanında çalışırken “tetikçi”. Ayrıldıktan sonra, “hain bir kiralık katil.”
Örnek ortada olduğu için bu yüzden Turgay Ciner’i ilgilendiriyor diyorum…
Cem Uzan meselesine gelince…
Bak Fatih Altaylı …
Ben bugüne kadar basın tarihinin 4 önemli patronuyla çalıştım…
5 yıl Erol Simavi’nin Hürriyet Gazetesi’nin Ankara temsilciliğini yaptım… Erol Bey’den çok şey öğrendim…
Yine 5 yıldan fazla Dinç Bilgin’in Sabah Gazetesi’nin temsilciliğini yaptım. Dinç Bey iyi bir gazetecidir. Oturur bir gazeteyi tek başına yapar. Ondan da çok şey öğrendim..
Ardından Star Gazetesi’ni Cem Uzan için kurduk…
Şimdi Doğan grubunda çalışıyorum.
Yani Türk basın tarihinin en önemli 4 patronuyla da çalışmış durumdayım.
Nice olaylar yaşadık. Yüzlerce olaya tanık olduk. Zaman zaman kızdık, kızdırdık. Farkında olmadan üzdüklerimiz de olmuştur. Bütün bu olayları yaşadım. Ama çalıştığım patronlardan ayrıldıktan sonra o günlerde yaşanan sıcak ve gündelik olayları evirip çevirip sonradan ihanet dolu bir “hançer” gibi kullanmadım…
İşte asıl ayıp budur…
Evet Uzan’a bir gazete yaptık.
Star…
1 milyon 200 bin sattı. Rekor kırdı… Orada bizimle çalışan her arkadaşın alın teridir. Başarısıdır. Saygı duyarım…
Benim ve Cem Uzan’ın arasında güya geçmiş gibi yazdığın her şey ise tümüyle yalandır…
Uzan’la beş yıl çalıştık. Dürüst, saygılı, dostça bir ilişkimiz oldu. Biz gazeteciliğimizi yaptık. O sonradan siyaseti seçti. Kendi kararıydı…Ona da saygı duyduk..
Sonunda el sıkışıp ayrıldık… Ayrıldıktan sonra sayısız röportaj teklifi geldi. Hepsini reddettim. Çünkü “mahrem şeyler” kişiseldir… Tek taraflı değildir.
Ve “adam satmak” ayıptır…
Yani bu yazdıkların da yine kulaktan dolmadır… Uydurmadır…
İspat edemeyeceğin için “ispat edemeyen şerefsizdir” bile demiyorum…
Çünkü hiçbir durumda hakareti sevmem…
Şimdi sana düşen şey şudur…
Önce bu yalanlar için özür dile…
Sonra git şimdiki patronun Turgay Ciner’e söz ver:
-Sizden ayrılınca Aydın Doğan’a yaptığımı size yapmayacağım. Sizi satmayacağım…
Fatih Altaylı , bu bir polemik yazısı değildir.
Sondur ve devamı yoktur..