Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,6474
EURO
37,3018
IMKB
10.113,000
ALTIN
3.162,060
 
Hava Durumu ANKARA
5 / 8 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
FIRAT HİÇ YAŞAMADI Kİ!
FIRAT HİÇ YAŞAMADI Kİ!
 
Mahallenin kadınları feryat ediyor: Gelmesinler buraya... Bu çocuk göz göre göre öldü. Onu o zaman koruyamayan devlet ölüsünün de peşine düşmesin. O zaman tutmadıysa elinden şimdi hiç tutmasın...
 
30.3.2011 - 09:16
İclal Aydın - [email protected]
Mahallenin kadınları feryat ediyor: Gelmesinler buraya... Bu çocuk göz göre göre öldü. Onu o zaman koruyamayan devlet ölüsünün de peşine düşmesin. O zaman tutmadıysa elinden şimdi hiç tutmasın...

Dün sabah güne 9 yaşındaki Fırat’ın üvey annesi ile anneannesi tarafından öldürüldüğü ve cesedinin parçalara ayrılıp, her bir parçasının bir başka çöpe atıldığını okuyarak başladım.. Gazete sayfalarını çabucak çevirip, haberi atlamaya çalıştım. Ama okuduklarım “bir sabah”ın kanaması için yeterliydi...

Aynı yaşlarda bir çocuğu büyütmeye çalışan yalnız bir anneyim. Endişelerim her haberle biraz daha büyüyor. Dokuz yaşındaki kızımı tek başına servis arabasına bile gönderemiyorum. Korkularımla sarmaladığım çocuğumu kötülüklerden korumaya tek başıma yetebilir miyim? Yok sayarak, gözümü kaçırarak akıl sağlığımı koruyabilir miyim peki?



Bir çocuk yetiştirmekte ya da yetiştirmiş olan ebeveynler dokuz yaşında bir bedenin boşlukta ne kadar yer kapladığını, ne kadar yemek yiyebileceğini, ellerinin ne kadar küçük olduğunu bilirler... Ne kadar yaramazlık yapabilir, düşüncesi, algısı, yorumu ne kadar bir yetişkine yetişebilir bilirler... Dokuz yaşında bir çocuk başına çekiçle vurularak öldürülmeyi hak edecek ne yapmış olabilir? Bir yetişkin “o beni öldürmeden ben onu öldüreyim” diyerek nasıl böyle bir vahşiliğe bürünebilir.

Allah aşkına siz cevap verin, bir hayat ne kadar kısa olabilir? Yazıişleri toplantısından sonra yayın yönetmenim beni aradı ve Sultangazi’ye, Fırat’ın öldürüldüğü eve gitmemi istediğini söyledi. Arkadaşlarıyla, şikayetçi olan komşularla konuşmamı, yaşadığı yeri görmemi ve yazmamı istiyordu.

Yani... Okumaktan kaçtığım o haberi şimdi yazmamı söylüyordu... O ana dek... Hava güzeldi. Dertlerim günlüktü.. Birazdan çocuğum okuldan gelecek ve gününü anlatacaktı. Dokuz yaşındaki kızımı “gözlerimi kapatarak” koruyabilecek miydim?

***


Muhabir arkadaşım Burak Bilge’yle yola çıktık... Eve ulaştığımızda mahalleli sokaktaydı hala... Fırat’ın arkadaşlarıyla konuştum ve onların anneleriyle...

“Allah o babanın yolunu tıkasın... Önüne çıkardık, bu çocuğu dövüyor bu kadın, bak aç geziyor derdik. Babası da bize kızardı, siz karışmayın derdi” derken annelerden biri, “Ben biliyorum, kaç kez, şuradaki arsada yattı o çocuk, korkudan eve gidemezdi. Babasının eve gelmesini beklerdi. Biz alıp yedirirdik, babası yapmayın böyle, küfür edin, siz de dövün ama almayın evinize, öğrensin, annesidir o diyordu” diye lafı ağzından aldı bir başka anne.
Arkadaşı Burak ise “Kulağı kesik kesikti hep. Yüzü yırtık yırtıktı.



Tırnakla yapmış annesi. Hep yarası oldurdu onun, yara olurdu her yeri” diye anlattı şahit olduklarını.

Alt katlarında oturan arkadaşı ise “Hep ağlardı hep ağlardı, bana bir kere annesinin onu dövdüğü sopayı gösterdi. Böyle kalın, büyüktü. Para biriktirip kardeşimi de alacağım, annemi görmeye gideceğim büyüyünce derdi” diyerek oturdu yanıma. Devam etti “Biz hep kavga sesi duyardık.

Hep aç kalırlardı. Kardeşi Helin vardı. Onu pencereye oturturlardı. O hep bu demirlerin arkasından bize bakardı. Hiç sesi çıkmazdı onun.” Herkesin anlatacağı o denli çoktu ki.. Bir ağızdan konuşuyor, bir ağızdan beddua ediyorlardı.

Annelerden biri soluk soluğa anlatıyordu: “Geçen yıl biz bu çocuğu okula götürüp yazdıralım dedik, babası kimliği yoktur dedi. O kadar şikayet ettik polisler geldi hiçbir şey yapmadan gittiler. Bu çocuğun kimliği yoksa bu devlet ona sahip çıkmayacak mı yani? Şimdi kameralar burada diye hepsi geliyor, poz poz resim çektiriyor, çektirmesinler.

Gelmesinler buraya. Bu çocuk göz göre göre öldü. Onu o zaman koruyamayan devlet ölüsünün de peşine düşmesin. O zaman tutmadıysa elinden şimdi hiç tutmasın. Neden sormadılar bu çocuğun kimliği neden yok diye. O adam (Fırat’ın babasının milletvekili aday adayı olan patronuyla mahallede dolaşan CHP’li Sevigen’i kastediyor) diyormuş ki şimdi ‘çocuğun kimliği varmış’. E, vardıysa okula neden gitmedi, göndermedi niye hesap sormuyor da o babaya da koruyor. O babayı da içeri alsınlar. Her kadından bir çocuk yapmış madem, yapmayı biliyor da korumayı nasıl bilmiyor. Bu çocuk beş gün banyoya kilitlenmiş.

Herkesin, bütün mahallenin bildiğini babası nasıl bilmez?”
Mahallenin anneleri giderek çoğalmaya başladı etrafımızda. Hepsi hem babaya hem de şikayetleri karşısında “hiçbir şey yapamayan” devlete kızgın. Bir anne başörtüsünü düzeltirken “O kadını ah bir verseler elime şimdi. Bu mahalle o çocuklar için çok üzüldü. Gece karanlıkta titrerdi o çocuk. Biz de anneyiz. Biz de kızıyoruz evladımıza ama bir çocuğun kulağı kesilir mi sen söyle kardeşim. Bir baba nasıl sessiz kalır böyle bir cezaya?” dedi öfkeyle. Onlar anlattıkça, duyduklarım karşısında aynı öfke bende de yükseliyordu.

***


Resmi nikah olmayan iki beraberlikten sonra bir resmi evlilik, sosyal hizmetlere verilen iki çocuk, şikayetlere çaresiz kalan resmi makamlar... Kahveye giden ve olanlara pek de aldırmayan bir baba.

Dokuz yaşında, kimliksiz, bir pide salonunda çalışarak karnını doyuran, karanlık ve soğuğa rağmen evine girmeyip babasının gelmesini bekleyen, penceresiz bir banyonun ıslak zemininde beş gün yatırılan, “annem beni öldürecekmiş” diyerek yardım isteyen Fırat başı doğru düzgün okşanmadan, kucaklanmadan, para biriktirip öz annesini aramaya çıkamadan öldü...

Bir çocuk... Küçük işte. Çocuk... Kızım geldi şimdi. “Neden ağlıyorsun anne” dedi. Nasıl yanıt vereyim...
30 MART 2011/vatan



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


RADYASYON AŞISI BULUNDU!

KAYSERİ'Lİ ANNE İDAM İSTEDİ!

İŞTE MÜŞTERİNİN EN ÇOK MEMNUN OLDUĞU MARKALAR
»  KAZA ANINDA HAYAT KURTARAN TELEFON
»  2 DAKİKA'DA ŞARRJ OLAR PİL!
»  ABONENİN SORUNUNU ÇÖZMEYEN YANDI!
»  TÜRK MESSİ, 32 CM UZADI!
»  KABLOSUZ ŞARJ DÖNEMİ BAŞLADI
»  ANTİBİYOTİKLERİN ÖKSÜRÜĞE FAYDASI AZ!
»  NARİN ÖĞRETMENE 'DAĞ' GİBİ DESTEK!
»  SAAT AYARINIZ ŞAŞMASIN!
»  GRİBAL ENFEKSİYONA ASPİRİN UYARISI!
»  ACI HABERİ TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİLER!
»  KANSER'E KARŞI BOR MADENİNDEN İLAÇ ÜRETECEĞİZ!
»  "SIR GİBİ SAKLADIĞI HİKAYESİNİ ANLATTI"
»  SU MUCİZESİ!
»  AYAK TIRNAĞINDAN KANSER TAHLİLİ!
»  NAKLEDİLEN BÖBREK, KANSER GETİRDİ!
»  EMEKLİNİN ÇİFTE MAAŞ ŞAŞKINLIĞI!
»  HAFTA SONU YAZ GELİYOR!
»  RADYASYON KAPIMIZDA!
»  TÜRKİYE, E DEVLET UYGULAMALARINDA 27 ÜLKEYİ GEÇTİ!
»  FACEBOOK'UN SON KAZIĞI!
»  DÜNYA"DAN BAŞKA GEZEGEN ARANIYOR!
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.