Basından sansürün kaldırılışının 100. yıldönümünü, sansür baskısı
altında kutluyoruz. Her ne kadar sansür, yasalarla kaldırılmış gözükse de Türk medyası
uygulamada hala sansür kıskacında.
Hep söylenir:
"Demokrasinin sağlıklı işlemesini sağlayan en önemli kurumlardan biri
hiç kuşkusuz basındır. Çağdaş demokrasilerde, yasama, yürütme ve
yargının yanında, gücünü tamamen kamuoyundan alan basın etkin bir
kuvvet durumuna gelmiştir."
Ama gerçekte durum hiç de söylenildiği gibi değil.
Basına, iktidarlar tarafından resmen sansür uygulanmasa da, kurumlar
medyayı baskı altında tutarak, gizli sansür baskısı yaratmakta.
Hayat Tv buna en son ve en çarpıcı örnek.
Foto muhabirinin objektifine bile sansür uygulaması yoluna gidilmekte.
Yalanlanması mümkün olmayan fotoğraflı haberler için, foto muhabirinin
fotoğraf çekmesi engellenerek, tek bir objektiften çıkan görüntünün
medyada yer alması istenmekte.
Muhabirlerin ise soru sorma özgürlükleri ellerinden alınmakta.
Gazeteciler görev yaptıkları alanlarda kurumların bu tür baskılarıyla
karşı karşıya kalırken, yaratılan bu gizli baskının yanı sıra, mevcut
iktidarlara bağımlı hale gelmiş olan medya patronlarınca da örtülü
sansür uygulanıyor.
İş güvenceleri olmayan medya çalışanları, iş ahlakı ile işsiz kalma
endişesi ikilemi arasında çalışmak zorunda kalıyor.
Özgür basın bir ulusun onurudur.
Basın aslında yerinde kullanılırsa büyük bir güç, büyük bir silahtır.
Bu gücü patronlarının istediği yönde değil, toplumun yararına
kullanmamız, gizli baskılara boyun eğmememiz gerekir. Ülke çıkarı,
ulus çıkarı bunu gerektirir.
Özellikle yerel basının yaşam savaşı verdiği bir ortamda bugünü 'Basın
Bayramı' olarak kutlamak değil, basının sorunlarının tartışıldığı,
çözüm önerilerinin sunulduğu bir gün olarak belirlemek gerekir.
Ekranların karartılmadığı, objektiflerin engellenmediği özgür bir
medya dileğiyle.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği
Yönetim Kurulu
www.fmd.org.tr