Gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube’daki yayınına katılan Ali Babacan, özgürlükler konusunda yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
Bu özgürlük ortamını oluşturmak, tamamen siyasî irade meselesi. Yani inanın (parmağını şıklatarak) bu kadar. Bir parmak şıklatmadır, o kadar.
Yani, ‘Arkadaşlar, bundan sonra ey basın, gazetecilerimiz, köşe yazarlarımız, özgürsünüz, istediğinizi yazın. Şiddeti teşvik etmedikten sonra, nefret pompalamadıktan sonra, evrensel hukuk kuralları var biliyorsunuz, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde özgürce yazın, çizin. Biz artık size karışmayacağız.' Bu kadar basit.
Sadece düşünce suçu sebebiyle hapiste kim var kim yoksa, ilk iş odur; ilk iş, düşünce suçlularını hemen, hemen Meclis'in ilk günü, birinci gün birinci madde, düşünce suçlularını önce bir bırakın.
Hapislerden çıksın insanlar. Onu görsünler ki, başkaları özgür düşünmeye başlasın. Birinci konu bu.
ALTUN: DÜŞÜNCE SUÇLUSU OLARAK GÖRMEYECEĞİZ
İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise Babacan’ın bu açıklamaları sonrasında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Meşru yönetime darbe yapmaya çalışanları, çocuk-kadın, genç-yaşlı demeden öldürenleri, uzaktan bombalarla cana kıyanları düşünce suçlusu olarak görmeyeceğiz.
Gerçekten vicdanı olan, evrensel hukuka gerçekten inanan, insan haklarını gerçekten savunan hiç kimse bunu böyle göremez.
Devletimiz “basın özgürlüğü” adı altında hiçbir kişi ya da kurumun terör örgütlerinin propagandasını yapmasına, kin ve düşmanlık üreterek halkımızı kışkırtmasına, terörü ve şiddeti övüp desteklemesine, darbecileri koruyup kollamasına izin vermeyecektir.
Altun sosyal medyadan yaptığı paylaşımında tam olarak şunları ifade etti:
Bağımsızlığımız, demokrasimiz ve ulusal güvenliğimiz yarın 60. yılını dolduran zalim 27 Mayıs darbesi gibi, nice darbe ve muhtıralarla, terör saldırılarıyla ve demokrasiyi akamete uğratmak isteyen pek çok girişimle mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Tamamı, esasında millet ile vesayet odakları arasında bağımsızlık temelinde yürüyen bu mücadelede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde “daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük” ilkesi hayata geçirilerek büyük bir mesafe kat edilmiştir.
Erdoğan hükümetleri döneminde insan hakları, demokratikleşme ve evrensel hukuk anlayışının hayata geçirilmesi bağlamında hayata konan yenilikler ve yaşanan dönüşüm, bu milletin on yıllardır verdiği mücadelenin doruk noktasını teşkil etmiştir.
Bugün demokrasimizi, güvenliğimizi, çocuklarımızın geleceğini tehdit eden, değerlerimize saldıran, bizleri vesayet odaklarının esareti altına almaya çalışan terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadele güvenlik araçlarıyla ve hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden sürmektedir.
Ne yazık ki terör suçunu, bir düşünce suçu olarak gösterme gayreti içinde olanlar, ne milletin verdiği bu yüz yıllık mücadeleyi ne de bağımsız Türkiye idealine karşı gerçekleşen bu tehditleri kavrayabilmişlerdir. Bu çarpıtma hevesi maalesef masum değildir.
Terör, cinayet, seçilmiş iradeye darbe ve benzeri suçlar, Türkiye gibi dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde de tavizsiz şekilde cezalandırılmaktadır. Türkiye de bu suçları işleyenler bağımsız mahkemelerce yargılanmış, modern devlet olmanın gereği yapılmıştır.
Evrensel hukuk kuralları herkesin bildiği ve gelişmiş demokrasilerin kabul ettiği üzere; terörü, şiddeti, darbeleri ve insan hayatına kıymayı kesinlikle meşru göremez. Türkiye de bugüne kadar karşılaştığı en zorlu sınavlarda dahi titiz davranmış ve evrensel hukuk gözetilmiştir
Devletimiz “basın özgürlüğü” adı altında hiçbir kişi ya da kurumun terör örgütlerinin propagandasını yapmasına, kin ve düşmanlık üreterek halkımızı kışkırtmasına, terörü ve şiddeti övüp desteklemesine, darbecileri koruyup kollamasına izin vermeyecektir.
Hangi modern devlette, hangi gelişmiş demokraside; darbe yapanlar, terör ve şiddete bulaşanlar düşünce suçlusu olarak kabul edilir? Hangi evrensel hukuk bu suçları mazur görür? Hangi ülkede bu suçları işleyenler elini kolunu sallayıp serbestçe çalışmaya devam edebilir?
*Meşru yönetime darbe yapmaya çalışanları, çocuk-kadın, genç-yaşlı demeden öldürenleri, uzaktan bombalarla cana kıyanları düşünce suçlusu olarak görmeyeceğiz.Gerçekten vicdanı olan, evrensel hukuka gerçekten inanan, insan haklarını gerçekten savunan hiç kimse bunu böyle göremez.
15 Temmuz'u unutmadık unutturmayacağız!
27 Nisan'ı unutmadık unutturmayacağız!
28 Şubat'ı unutmadık unutturmayacağız!
12 Eylül'ü unutmadık unutturmayacağız!
12 Mart'ı unutmadık unutturmayacağız!
27 Mayıs'ı unutmadık unutturmayacağız!
YAŞASIN DEMOKRASİ!
YAŞASIN ÖZGÜRLÜKLER!