TBMM Genel Kurulu, İsrail-Filistin çatışmalarına ilişkin genel görüşmeler için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Meclis’te grubu bulunan 6 parti sivillere yönelik saldırıları kınadı. Ortak bildiride, “Filistin ve İsrail'i iki devlet temelinde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmaları için daha fazla gecikmeksizin kalıcı barışa yönelik müzakerelere başlamaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
TBMM Genel Kurulu'nda, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin yapılan genel görüşmenin kapalı oturumu sona erdi. Kapalı oturum yaklaşık 3 saat sürdü. TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, kapalı oturumunun ardından Meclis'te grubu bulunan tüm siyasi partilerin imzasıyla hazırlanan ortak bildiriyi okudu
Açılış konuşması yapan Kurtulmuş: Dünya barışının kapısı, Ortadoğu barışıdır
Kapalı oturumdan önce genel görüşmenin açılış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Dünya barışının kapısı Ortadoğu barışıdır. Ortadoğu barışının kapısı ise Filistin halkının barış ve esenlikle Orta Doğu’da yaşayabilmesidir. Bu gerçeği en iyi bilen milletin çocukları olarak şu anda yaşananları bir sebep olarak değil, on yıllarca süren yanlış uygulamaların bir sonucu olarak görüyor ve bu nedenler ortadan kalkamadan Orta Doğu’da barışın tam manasıyla kurulmasının mümkün olmadığına inanıyoruz. Üç tane temel meselesi TBMM’yi gündemine taşımayı vazife olarak telakki ediyorum. Orta Doğu barışının Filistin ve İsrail arasındaki gerilimin ortadan kaldırılması için hiç şüphesiz 3 tane temel konuda adım atılmak mecburiyeti vardır. Bunlardan tanesi 1967 sınırlarında bütünleşik tam manasıyla bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti mutlaka kurulmalı ve bütün dünya tarafından tanınmalıdır. Türkiye olarak başından beri ifade ettiğimiz iki devletli çözümden başka hiçbir çözüm olmadığını son olaylar ortaya koymuştur. İkinci temel mesele ise 10 yıllar boyunca yerleştirilen son birkaç yıldır sayıları artan yasa dışı yerleşimciler meselesidir. İnsanlar kentlerinden tehcir edilerek onların yerine orayla ilgisini olamayan halklar getirilmiş ve yerleşimciler uluslararası hukuka aykırı bir şekilde yerleştirilmeye devam edilmiştir. Hukuk dışı bu yerleşimciler meselesinin sona erdirilmesi barışın önünü açacak en önemli gelişmelerden biridir. Üçüncü temel mesele ise, başta Mescid’i Aksa olmak üzere Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin tüm din mensuplarının kutsal mekanlarının masumiyetinin kurulması bu anlamda dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmesidir."
Genel görüşmenin ardından TBMM gizli oturumuna geçildi. Meclis'teki tüm partiler, ortak bildiriye imza attı.
Bildiride, şunlar kaydedildi: “Filistin-İsrail hattında son yaşananlar, uzun süredir tarifsiz sıkıntı, umutsuzluk ve acılara yol açan bu sorunun artık kalıcı bir çözüme kavuşturulması zaruretini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Filistin-İsrail meselesinin çözümü, sonuçları yönetmekten değil, sorunların temelinde yatan sebepleri ortadan kaldırmaktan geçmektedir. Son olaylar, 56 yıldır devam eden hukuksuz işgal ve buna bağlı politikaların doğurduğu bir sonuçtur. Toprakları, hayat ve gelecek umutları elinden alınan Filistin halkı, bugün yeni ve emsali görülmemiş bir kuşatma altındadır. 2 milyon insanın yaşadığı ve 16 yıllık ablukayla çoktan bir açık hava hapishanesine dönüşmüş bulunan Gazze'ye sağlanan gıda, enerji ve insani yardımların kesilmesi, sivil yerleşimlerin hedef gözetilmeksizin vurulması, uluslararası hukukun açık ve ağır bir ihlalidir. Siviller arasında bir hiyerarşi oluşturulması ırkçılığın ve ayrımcılığın bir başka tezahürüdür. İşgalle başlayan yasa dışı yerleşimcilerin mülk gaspları, kutsal mekânların statüsünü hiçe sayan saldırı ve provokasyonlarla devam eden ihlaller zinciri ve çifte standart uygulamalar, iki devlet temelindeki çözüm vizyonunu da aşındırmaya devam etmektedir. Bu itibarla işgal altındaki Filistin topraklarında devam eden işgal uygulamalarının bir an önce sona ermesi ve adil bir barışa ulaşılması şarttır. Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere tüm uluslararası toplumun artık daha fazla gecikmeksizin iki devletli çözüm vizyonu temelinde tarafları adil bir çözüme imale etmek için sorumluluk alması gerekmektedir.”
Ortadoğu’da kalıcı barışın 1967 sınırlarına dönüşle mümkün olduğuna dikkat çekilen bildiride, şöyle denildi:
“Ortadoğu'da kalıcı barışın ancak Filistin-İsrail meselesinin adil bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olduğunu ve bunun 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti'nin vücut bulmasıyla mümkün olabileceğini net bir şekilde yineliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan tüm siyasi partiler olarak yukarıda sıraladığımız görüşler 'temelinde, Filistin ve İsrail'de yaşanan çatışmaların taraflarından tırmanmaya son vermelerini ve sivilleri hedef almamalarını bekliyor; Gazze'de bitmeyen insani trajediyi derinleştiren kolektif cezalandırma yöntemleri ile hedefi doğrudan siviller olan tüm saldırıları kınıyor; Filistin ve İsrail'i iki devlet temelinde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmaları için daha fazla gecikmeksizin kalıcı barışa yönelik müzakerelere başlamaya davet ediyoruz.”