CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin Büyükeceli’de CHP Parti Okulu Gençlik Kampı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, gençlik kampı ziyareti öncesinde Büyükeceli’nin MHP’li Belediye Başkanı Mehmet Kale’yi makamında bir araya geldi. Kale, Büyükeceli’de halkın nükleer santral istemediğini belirtirken, Kılıçdaroğlu da iktidarın uygulamalarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu daha sonra CHP Parti Okulu Gençlik Kampı’na geçti. Kılıçdaroğlu, burada yaklaşık iki saat yurdun dört bir yanından gelmiş parti okulu öğrencileri ile il başkanı, ilçe başkanı ve parti okulu yöneticisi CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı ile görüştü. Kılıçdaroğlu’na burada 1945 yapımı üzerinde CHP amblemi olan bir semaver hediye edildi.
CHP Lideri gençlik kampının ardından Mersin Nükleer Karşıtı Platformu’nun Büyükeceli’de kurduğu çadır kampı ziyaret etti. Platform sözcüsü Sabahat Arslan nükleer karşıtı mücadele vermenin çocukların geleceği için bir borç olduğunu ifade ederken Kılıçdaroğlu da nükleer santralin tamamıyla soru işaret taşıdığını belirterek, dünyanın nükleer santrallerden vazgeçerken Türkiye’nin yenilebilir enerji kaynaklarını seçmemesinin büyük bir sorun olduğunu ifade etti.
-“ŞEMDİNLİ’DE NE OLUP BİTİYOR TAM OLARAK BİLMİYORUZ”
Kılıçdaroğlu burada gazetecilerin sorularını yanıtlarken Şemdinli’deki olaylara ilişkin, “Şemdinli bizim ülkemizin içinde, sınırlarımızda, bizim coğrafyamızda. Ama Şemdinli’de neler olup bittiğini tam olarak bilemiyoruz. Oysa Suriye’deki çatışmaları naklen izliyoruz, ama kendi ülkemizde neler olup bittiğinin açıklaması yok. Basına Şemdinli’de yaşanan olaylardan dolayı ambargo uygulandığı da ifade ediliyor. Biz de milletvekillerimizi Şemdinli’ye gönderiyoruz. Böylece bizim coğrafyamızda, Şemdinli’de neler olup bittiğini öğrenmeye çalışacak ve bunu kamuoyuyla paylaşacağız” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kerkük ziyareti ve ardından Irak’ın gösterdiği tepkinin hatırlatılması üzerine, “Bir Dışişleri Bakanı, hangi ülkenin olursa olsun ilerde kendi ülkesine yönelik bir gerekçe oluşturmamasına dikkat etmeli. Eğer bunu yapabilirse başarılı bir Dışişleri Bakanı olur. Yapamazsa çapsız bir Dışişleri Bakanı olur. Zaten onu da söyledim. Maalesef büyük bir talihsizlik, AKP hükümeti açısından da büyük bir talihsizlik, böyle bir Dışişleri Bakanın bu kadar sorunlu ortamda Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturmuş olmasıdır” dedi. Kılıçdaroğlu Suriye’deki gelişmelere ilişkin ise iki halkın şu anda birbirine düşman edildiğini ifade ederek, “Kimin çıkarları için düşman ettik? Kim bundan yarar sağlıyor? Suriye halkı mı? Biz mi yarar sağlıyoruz? İki halk da kaybediyor. Kazanan batının egemen güçleri, enerji politikalarını yönlendirmek isteyenler. Eğer siz bunlara bakmazsanız, büyük fotoğrafı görmezseniz küçük dere de boğulursunuz. Onun için bizimkiler dereyi görmeden paçaları sıvadılar. Geldiğimiz nokta da budur” dedi.
-“O KOLTUKLAR BABANIZIN MALI DEĞİL”
Kılıçdaroğlu daha sonra parti otobüsünün üzerinden halka seslendi. Türkiye’nin işsizlik gibi çok büyük sorunları varken, emeklinin, esnafın, çiftçinin sorunları varken Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sorunlarının çok daha farklı olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Şu anda onların sorunu ‘Ben mi Cumhurbaşkanı olayım’, ‘Sen mi Başbakan olasın’. Koltukları birbirine ikram ediyorlar. O koltuklar babanızın malı değil. Kendi tapulu malınızı verebilirsiniz ama siz neyi birbirinize ikram ediyorsunuz” dedi. Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı’nın da Başbakanlık hayali kurduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin bunca sorunu varken halk umurlarında değil, sorunlar umurlarında değil. Bu tablo Türkiye’nin geleceğini gösteriyor. Türkiye’nin sağduyuya ihtiyacı var o sağduyunun adı CHP’dir. Türkiye’nin yeni bir iktidara ihtiyacı var. Halkın iktidarına ihtiyacı var, bu da CHP’dir” diye konuştu.