Nedeni ise, Galataport ihalesi öncesi yaşanan gelişmeler ve 49 yıllık ödeme planının hükümet ve AK Parti'de yarattığı sıkıntı.
Hemen belirtelim; AK Parti'de sıkıntının kaynağı, ihalenin İsrailli bir işadamına gidecek olmasında değil.
Galataport'un özelleşmesi gerektiğine onlar da inanıyor.
İtirazları; ihale sürecine ve 49 yılda tamamlanacak ödeme planına ilişkin.
Galataport'un Yap İşlet Devret yöntemiyle kiralanması sürecinin kolay bitmeyeceği iddialarına gelirsek..
Süreç, Kutman-Ofer'in 3.5 milyar Euro ile en yüksek teklifi vererek ihaleyi kazanmasıyla başladı.
Denizcilik İşletmeleri, Kutman-Ofer'in teklifini onayladı ve bir diğer onay makamı Özelleştirme İdaresi'ne gönderdi.
Bu arada ihale çok yüksek bedelle sonuçlandırılmış gibi gösterilse de aslının öyle olmadığı ortaya çıktı.
Çünkü, Global-Ofer 3.5 milyar Euro'luk teklif vermiş olsa da ödemeyi 49 yılda yapacağı ve ilk 10 yıl içinde de sadece 30 milyon Euro ödeyeceği, ağırlıklı ödemenin 30 yıl sonra gerçekleşeceği görüldü.
Ödeme planına ilişkin finansal analizde, Galataport'a aslında 200 milyon Euro civarında bir fiyat verildiği ortaya çıktı.
İşadamı Rahmi Koç'un, "Bilsem ihaleye kişisel olarak girerdim" demesi, tartışmayı alevlendirdi. Babasının sözlerini, Tüpraş ihalesini kazanan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç düzeltti.
Tartışmalar yatışırken, Özelleştirme İdaresi de geçen hafta satışa onay verdi.

Şener'in tavrı
İhale sürecinin tamamlanması için YPK onayı gerekiyor. Bu nedenle Galataport dosyası, YPK'nın sekreteryası görevini yürüten DPT'ye geldi.
Şimdi gözler DPT'nin başında bulunan ve YPK üyesi olan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'de...
Bir süre önce Şener'in, ihale sürecine ilişkin rahatsızlığı bulunduğu ve "imzalamaya vicdanının el vermediği" haberleri yayıldı. Hatta, Şener'in yurtdışında bulunduğu sırada vekaletini bıraktığı bakanın altına imza koyacağı iddiası da ortaya atıldı.
Şener ise geçen hafta yazarımız Okan Müderrisoğlu'na, "Ben sorumluluğumu kimsenin üzerine atmam, kararı kendim veririm" açıklamasında bulunarak iddiaları kesin bir dille yalanladı. Ancak ihaleye onay verip vermeyeceğine açıklık getirmedi.
Her ne kadar kendisi konuşmak istemediğini söylese de yakın çevresi ve milletvekili arkadaşlarının iddiası şöyle:
"Abdüllatif Şener, Galataport ihalesine, YPK'da imza koymayı içine sindiremiyor, vicdanının el vermediğini söylüyor."

Danıştay'a gidecek...
Peki, Şener ne yapacak?
"İddia odur ki..." cümlesinin altını çizerek belirtelim; Şener de çıkış yolu arıyor. DPT'nin de özelleştirme gibi olumlu görüş bildirip bildirmesine aldırmıyor.
Çünkü, geçmişte de olumlu görüş bildirmiş olmasına karşın, Şener itiraz etmiş ve DPT kararından vazgeçmişti.
Yakınlarına göre Şener'in Galataport ile ilgili bulduğu yöntem Danıştay'a başvurmak...
Her ne kadar Yap İşlet Devret için Danıştay görüşü zorunlu olmasa da bir bakan ihale ile ilgili olarak Danıştay'ın "istişari" görüşünü isteme hakkına sahip.
Şener de Danıştay yoluna hazırlık yapıyor. Danıştay'ın vereceği görüş YPK'yı bağlayıcı değil.
Ancak, olumsuz gelmesi halinde, iptali yolunu açmayı kolaylaştıracağına inanılıyor.
Danıştay'dan da olumlu görüş gelmesi halinde, Şener'in ne yapacağı sorusuna yakın çevresi, İsra Suresi'nin 80'inci ayetiyle yanıt veriyor: "Şöyle yakar; Rabbim! Beni, gireceğim yere doğrulukla dürüstlükle sok, çıkacağım yerden doğrulukdürüstlükle çıkar. Katında bana yardımcı bir güç/kanıt ver..."