Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri Silivri Cezaevinde bulunan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın duruşmasını izledikten sonra, bir basın toplantısı düzenledi. Basın açıklamasına, Gazetecilere Özgürlük Platformu dönem başkanı Atilla Sertel, avukat Turgut Kazan, Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit ve gazeteciler katıldı.
BASINI SUSTURMA DÖNEMİ ODA TV’DE DE KENDİNİ ÇOK NET GÖSTERDİ
Basın toplantısında bir konuşma yapan Atilla Sertel, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın duruşmasına izledikten sonra basın toplantısına geldiğini ve Özkan ile Balbay’ın selamlarını getirdiğini kaydetti. Sertel, " Artık basına açıkça saldırı dönemi, basına açıkça baskı dönemi, basını açıkça susturma dönemi, Oda Tv’de de kendini çok net gösterdi. Bundan önce birçok arkadaşımız belge, bilgi bulundurduğu için konuştuğu, yazdığı için değişik gerekçelerle tutuklanarak cezaevine konuldular " dedi. Sertel, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın içeriden adeta feryat ettiğini söyleyerek, " Bizim suçumuz hala söylenmemiştir diyorlar ve halâ da Ergenekon terör örgütü adı altında yaratılan ve gerekçeleri belli olmadan, suçlamaları belli olmadan, belgeleri bilgileri olmadan bu arkadaşlarımız çok uzun süredir iki yılı aşkın bir süredir cezaevinde, tutuklu olarak bulunuyorlar" dedi.
BASKIN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNEDİR; BASKIN DEMOKRASİYEDİR
Oda Tv’de yapılan aramayla ilgili de konuşan Sertel, " Dışarıda kim ki sesini yükseltiyor, kim ki basın özgür olmalıdır diyor, kimki demokrasi diyor, kimki insan hakları diyor, kimki basın özgürce düşüncelerini yazmalıdır, diyor; bir yandan yasal olarak geriletme dönemi bir yandan gözaltılarla geriletme dönemi, devam ediyor. İşte Oda Tv’ye yapılan baskı da bunun bir sonucudur" dedi. Oda Tv’nin hiç kimseden emir almadan yayın yapan bir internet sitesi olduğunu kaydeden Sertel, "Bu anlamda Oda Tv’nin susturulmasının gününün geldiğini anlayanlar, hiçbir gerekçe, hiçbir bilgi belge, bütün bilgilere belgeler el koymuşlardır " diye konuştu. Sertel, " Burada aslında baskın Oda Tv’ye değildir. Baskın basın özgürlüğünedir. Baskın demokrasiyedir. Baskın Türkiye’de sayıları az da kalsa muhalefet yapmaya gayret eden birkaç yayın organına yönelik, çok önemli bir tehdittir; çok önemli bir şantajdır " diye konuştu.
Bütün gazetecilerin serbet bırakılmasını istediklerni kaydeden Sertel, " Siyasi düşüncesi ne olursa olsun yazdığı için, çizdiği için insanların gözaltına alınmasını,tutuklanmasını, okurlarından ailesinden ayru tutulmasını, demir parmaklılkar arkasına bırakılmasını Türkiye’deki insanlar içine sindirememektedir " dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gazetecilerin tutukluluk sürelerinin uzamasıyla ilgili rahatsızlık duyduğunu belirttiğini ancak bazı siyasilerin bu durumdan kendilerinin sorumlu olmadığını söylediğini kaydetti. Sertel, "Bence inandırıcı olamıyorlar arkadaşlar. Bence inandırıcı değil. Bence Türkiye’de son referandum sonrası değişen yargı sistemi hukuk sistemi de, Türkiye’deki hukuk adamlarınca eleştiriliyor." şeklinde konuştu. Sertel, " Diliyorum ve arzu ediyorum ki, bütün belgeleriyle ve bilgileriyle bu arkadaşlarımız serbest kalmalı ve kaldıkları yerden görevlerine devam etmeliler " diye konfuştu.
Bu arada, Basın Konseyi Genel Sekreteri Avukat Ersü Oktay Huduti, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve avukatlarıyla görüştü. Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) temsilcilerinin Oda TV’de yaptığı basın açıklamasının ardından Beşiktaş’taki adliyeye giden ve GÖP temsilcileri adına Ersü Oktay Huduti’nin gerçekleştirdiği görüşmede Soner Yalçın’ın şunları söylediği belirtildi:
"Bu yaşananlar ne Oda Tv’nin ne de Soner Yalçın’ın meselesidir. Biz bu olaya basın özgürlüğü meselesi olarak bakıyoruz. Basın özgürlüğü uğruna bugüne kadar Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu gibi birçok büyüğümüz canlarını verdiler. Bizim dört gün gözaltına alınsak, hatta mahkum olsak ne olur. Bununla birlikte hangi görüşte olursak olalım basın özgürlüğü meselesinde hep birlikte mücadele vermek gerekir."17/02/2011