Hülya Karabağlı (Medyaspot-Ankara)
ABD Temsilciler Meclisi’nin, 1915 olaylarını 'Ermeni soykırımı' olarak tanımlayan kararı Türkiye’de yoğun tepkiyle karşılanırken HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Cumhurbaşkanı ve TBMM’ye bu meselenin Türkiye parlamentosuna taşınması çağrısında bulundu. Paylan, “Bu, meseleyi Türkiye Ermenistan veya Amerika arasında uluslararası mesele yapmak değil. Bu, hadi Ermenistan’da arşivlerini açsın meselesi değil. Yapmamız gereken bu acının yaşandığı toprakların acısı yapmak ve onunla yüzleşmek ve adalet aramaktır” diye konuştu.
‘Soykırım’ ifadesi üzerinde de oturup konuşulabileceğini ifade eden Paylan, 1915 sürecinde hayatta kalabilen tek akrabası babaannesinin hayatından kesitler sunarken, “Benim akrabalarım geride kalan kadın ve çocuklar o çöllere doğru sürüldüler yol üstünde katliamlara maruz kaldılar, tecavüzlere maruz kaldılar ve yol üstünde büyük çoğunluğu hayatını kaybetti. Gidip de geri dönen çok çok azdı, kurtulanlar ise benim babaannemin hikayesinde olduğu gibi Müslüman komşularına emanet edilenlerdi” diye konuştu.
HDP’li Paylan, ABD Temsilciler Meclisi’nin 1915 olaylarına ilişkin kararını Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi ve Malatya’da yaşayan akrabalarının o süreçte yaşadıklarına ilişkin kesitler sundu.
“Bu meseleyi ait olduğu yere Türkiye’ye taşımalı”
“Cumhurbaşkanına, hükümete, Meclis’e, tüm Türkiye yurttaşlarına çağrım bu meseleyi ait olduğu yere Türkiye’ye taşımaktır ve tartışmaktır, üç kuşaktır adalet bekliyoruz. Cumhurbaşkanı bu meseleyi tarihçilere, arkeologlara bırakalım diyor.
“Babaannemin bütün ailesi bu büyük felakette yok edildi”
Benim babaannemin hikayesi nasıl arkeologlara bırakılabilir. Ben 47 yaşında bir milletvekiliyim ve benim babaannem o büyük felaketi yaşadı ve bütün ailesi bu büyük felakette yok edildi, tek başına yetim olarak kaldı. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki; belgeleri arşivleri açalım. Babaannem benim için en büyük belgeydi. Babaannemin emanet edildikleri Müslüman komşuları da o sayede hayatta kaldı. Bence Müslümanlar için büyük bir darbeydi. Hepimiz hayattayız ve yalnızca babaannemin hikayesi nasıl tarihçileri, arkeologlara bırakılır. Bu mesele bizlerin, bu toprakların meselesi.
"Başka parlamentoların konusu olduğunda canım acıyor"
İnanın bu mesele başka parlamentoların konusu olduğunda benim canım acıyor. Bu toprakların acısı bu topraklarda tartışılmalıdır. Cumhurbaşkanı, tehcir başka, katliam başka soykırım başka dedi haklı, ama bu olayda üçü birden var. Çünkü, dönemin cuntası Talat Paşa ve Enver Paşa cuntası Ermeni halkını bu topraklardan sürmeye karar verdiler. Benim akrabalarım Malatya’nın hemen etrafında yok edildiler. Önce erkekler katledildi daha sonra kadın ve çocuklar sürgün yollarına çıkarıldı, çöllere sürüldüler.
Hani Cumhurbaşkanı geçen gün, çöl oralar Kürtlere uygun değil dedi ya; Araplara uygun diye söyledi. Benim akrabalarım geride kalan kadın ve çocuklar o çöllere doğru sürüldüler yol üstünde katliamlara maruz kaldılar, tecavüzlere maruz kaldılar ve yol üstünde büyük çoğunluğu hayatını kaybetti. Gidip de geri dönen çok çok azdı, kurtulanlar ise benim babaannemin hikayesinde olduğu gibi Müslüman komşularına emanet edilenler oldu.
Gelin, hem babaannemin hikayesine bakalım. Hem de o çocuklara canları pahasına bakan Müslüman komşuların hikayesine bakalım. Buradan bir adalet duygusu çıkaralım ve bu toprakların acısını başka parlamentoların konusu olmaktan çıkaralım.
Sayın Cumhurbaşkanı arşivlere bakalım diyor, arşivlere bakalım, arşivlerde dahi bu soykırımı belgeleyen onlarca, yüzlerce belge var ama dönemin cuntası bu arşivlerin büyük çoğunluğunu imha etmiştir. Ama mesele arşiv yarışmasına girmek değil. Bu meseleyi Türkiye Ermenistan veya Amerika arasında uluslararası mesele yapmak değil. Hadi Ermenistan’da arşivlerini açsın meselesi değil. Yapmamız gereken bu acının yaşandığı toprakların acısı yapmak ve onunla yüzleşmek. Eğer mesele soykırım kelimesiyse bu meseleyi de konuşabiliriz. Eğer ki bu parlamento yaşanan büyük felaketle ilgilenip meseleyi konuyu yüzleşip suçu da kapsayacak bir ad koyarsa inanın bütün dünya Ermenileri, bütün dünyadaki akrabalarım adalet duygusuyla buluşacaktır. Mesele bu meseleye bakmak ve yüzleşmek ve adalet aramaktır. Başka parlamentoların bu meseleyi konuşmasına kızıyoruz, ben de üzülüyorum ama kendi parlamentomuzda konuşmayı yasakladığınız bir konu başka eğer ki yaranız açıksa başka parlamentoların da konusu olur.
Tekrar gelin Ermeni halkının büyük felaketinin ait olduğu yere Türkiye’ye taşıyalım ve Ermeni halkınının bir felaketinin tek konuşulması gereken yere Türkiye parlamentosuna taşıyalım. Biliyorum bugünlerde bu çok zor ama bir hayalim var; bu hayalim bir gün gerçekleşecek.