TGS tarafından yayımlanan araştırmada medya çalışanlarının iş hayatı ve çalışma koşulları incelendi. Kasım 2022-Ocak 2023 arasında saha çalışması yapılan araştırmada, 285 gazeteci ile görüşüldü.
Araştırma sonucunda gazetecilerin çoğunun haftada 45 saat ve u?zeri çalıştığı görülürken, "Çog?unlug?u yıllık izin haklarını tam olarak kullanamamaktadır. Haftada 45 saatten fazla c?alıs?anların ve yıllık izin hakkını tam kullanamayanların oranı, ulusal medya c?alıs?anları ve metropol illerde c?alıs?an gazeteciler arasında daha yu?ksek olarak belirlenmis?tir" denildi.
Enflasyon karşısında yetersiz kalan düşük maaş
Gazetecilerin çoğunun du?s?u?k maas? aldıg?ı ve maas?larının enflasyon kars?ısında yetersiz kaldıg?ı tespitinin de yapıldığı araştırmada bunun yanı sıra, gazetecilerin yarısından fazlasının sosyal haklarından memnun olmadıg?ı belirtildi. Ayrıca, "Maas?ları enflasyon kars?ısında yetersiz olanların ve sosyal haklardan memnun olmayanların oranının, yine ulusal medyada c?alıs?an gazetecilerle, metropol illerde c?alıs?an gazeteciler arasında daha yu?ksek olarak go?ru?lmu?s?tu?r" bilgisi verildi.
Araştırmaya göre fazla mesai karşılığında ücret alan gazetecilerin oranının da yüzde 28,6 olduğu belirtildi.
Araştırmada öne çıkan bulgular şöyle:
Kadın ve genç gazeteciler daha fazla sansürleniyor
Gazetecilerin yarısından çoğu Türkiye’de gazetecilik mesleğini yapmanın önündeki en büyük engel olarak siyasi baskıları görüyor. (yüzde 54,8) Siyasi baskıyı sırasıyla, finansal sürdürülebilirlik (yüzde 37,1), çalışma koşulları (yüzde 29) ve işveren baskısı (yüzde 24,7) ifadeleri takip ediyor. Diğer nedenler arasında örgütlenme önündeki engeller (yüzde 20,3) ile mesleğin toplumsal itibarı var. (yüzde 17,6)
Ankete katılan gazetecilerin yüzde 42,8’i sansüre maruz kaldıklarını söylüyor. Sansür, genellikle haberlerin yayımlanmaması, çıkarılması veya değiştirilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Kadın gazeteciler ve 35 yaş altı gazeteciler arasında sansüre maruz kalma oranı diğer gruplara göre daha yüksek. Sansür, çoğunlukla politik nedenlerle veya işveren ilişkilerinden kaynaklanıyor.
Gazetecilerin yaklaşık dörtte biri (yüzde 25,3) kendi haberlerinde sıklıkla veya sürekli otosansür uyguladığını söylüyor. Hiç otosansür uygulamadığını belirten gazetecilerin oranı yüzde 36,9.
Her 4 gazeteciden 1’i mesleğini değiştirmeyi düşünüyor. Medya mensupları haber yapma sürecinde kendilerine dava açılması, haberlerine erişim engeli getirilmesi, fiziksel olarak saldırıya uğrama, dijital materyallerine el konulması gibi birçok zorlukla karşılaştıklarını kaydediyorlar. Kadın gazetecilerin erkek gazetecilere nazaran daha fazla engelle karşılaştığı görülüyor.
3 gazeteciden 1'inin basın kartı var
Araştırmaya katılan gazetecilerin yüzde 36,2’si, çalışma hayatlarında en az bir kere mobbinge maruz kaldıklarını belirtiyor.
Kadın gazeteciler, genç gazeteciler, lisans ve üstü eğitimli gazeteciler ve metropol illerde çalışan gazeteciler, diğer gruplara oranla daha yüksek oranda mobbinge maruz kaldıklarını söylüyor.
Gazeteciler, mesleklerini yaparken sosyal hayata zaman ayıramama, iş hayatı ile sosyal hayatı birbirinden ayıramama ve meslekî gelişime zaman ayıramama gibi zorluklarla karşılaşıyor. Tükenmişlik sendromunun da gazetecilerin karşılaştıkları önemli sorunlardan olduğu görülüyor. Araştırma kapsamında görüşülen gazetecilerin yüzde 59,1'i "Kişisel gelişimim için maddi kaynak ayıramıyorum" derken, bu oran kadın gazeteciler arasında yüzde 70,6 olarak ölçülüyor.
3 gazeteciden sadece 1'inin (yüzde 34,1) Cumhurbaşkanlığı'nın basın kartına sahip olduğu görülüyor.
"Gazeteciler iyi olmadan gazetecilik iyi olamaz"
Araştırma bulgularını değerlendiren Gazeteciler Sendikası yöneticisi ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanvekili Mustafa Kuleli, gazetecilerin daha iyi koşullarda çalışmadıkça Türkiye’de iyi gazetecilik yapılamayacağını belirtti. Kuleli, "İyi gazetecilik olmadan demokrasi olmuyor, demokrasi olmadan da ülkede ekmek büyümüyor. Gazetecilikte kalitenin artması için önce gazetecilerin yaşam kalitesini artırmalıyız" yorumunu yaptı.