Son olarak Ulusal Kanal'da program yapan Gazeteci Baki Özilhan geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Baki Özilhan’ın cenazesinin yarın (25 Ağustos Cumartesi) günü ikindi namazına müteakip Çankaya Belediyesi Cem Evi'nden kaldırılacağı öğrenildi.
Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Türkkan, Özilhan'ın vefatını şöyle duyurdu:
BAKİ ÖZİLHAN KİMDİR
CHP'de 2005-2015 yılları arasında Genel Başkanlık İletişim Korrdinatörlüğü yapan Özilhan, görevi bıraktığında gazetecilik yaşamını şöyle anlatmıştı:
“Başbakan olabilecek oya ulaşması da ihtimal dahilinde olan CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, sandıklar açılmadan ‘Hoşçakalın’ dediğimi nasıl olsa duyacaksınız. Neden, niçin diye meraklanmamanız ve yapılması muhtemel yakıştırmalarla kamuoyunun karşısına çıkmamanız için, son sözümü baştan söyleyeyim.
Atılmadım, başarı dileklerimle, uzun bir tatil için hoşçakalın dedim. Peki, söze neden atılmadım diye başladım? Nedeni şu; Ben atılma konusunda şerbetliyim, kıdemliyim. Zaman zaman atılırım. Tanıyanlar ‘yine mi atıldın’ diye merakta kalmasın istedim. Şimdi, ‘nerelerden ve niçin atıldın’ diye de merak edenler olmuştur. Özetle; 1968'de İstanbul Ü. Hukuk Fakültesinden, 1971 muhtırası verilince işçilikten atıldım. 1980’de TRT’deydim. Darbe oldu. "Anarşi ve Terör" adlı programım ekranlardaydı. Önce Mamak’a davet ettiler, arkasından da Sıkıyönetim Komutanı emriyle TRT'den attılar. 1402'lik oldum.
Geçmişte, "Gazeteci dövdürdü" v.s diye haberini yaptığım ve Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi olarak hakkında olumsuz rapor yazdığım bir milletvekili, günün birinde basından sorumlu devlet bakanlığına getirildi. Ben de A.A. Radyo Tv. (ARG ) Genel Müdürüydüm. İlk işi beni Genel Müdürlükten attırmak oldu. Ne yazık ki, o dönem A.A. Rd.Tv A.Ş.'de Yönetim Kurulu üyesi olan basınla ilgili kuruluşların başkanlarından, yani 5 gazeteciden 4'ü de bakan talimatına uydu, atılmamı onayladı. İlk imzayı o atar diye karalanan bir meslek kuruluşumuzun başkanı ise "Niye atıyorsunuz, çok başarılı bir Genel Müdür" dedi ve imza atmadı.
Yıl 2000 - 2005. TRT'de "Televizyon Gazetesi" ve "Susma Konuş" diye iki program hazırlayıp, sunuyordum. Önce "Susma Konuş”u, sonra da tam 400 hafta, aralıksız her cumartesi-pazar sabahı yaptığım çok ödüllü, Sayın Demirel'den Arınç'tan, Çiçek'ten, Baykal'a, Diyanet İşleri Başkanı'ndan STK'lara kadar her kurum ve kuruluşun başkanının konuk olduğu canlı yayın Televizyon Gazetesi programımı yasakladılar.
Her halde, ‘pes yani, bir kere de atılma’ dediniz. Demeyin, 40-50 yıllık meslek hayatımda çok güzel şeylerde oldu. Erzincan Lisesi'nde öğrenciyken Erzincan Radyosu'nda program yapmak, Anama bile istek türkü çalmaktan güzel ne olabilir ki? 1971 öncesi yıllarda İşçi-Köylü Gazetesi gibi bir gazetede çalışmak hem onur, hem de çok büyük bir güzellikti. TRT’den atılınca, Prof. Dr. A.T. Kışlalı'nın katkısıyla Yankı'da, daha sonra “Karaoğlan” Ecevit'in davetiyle Arayış Dergisi'nde çalışmakta güzeldi. Bu arada, Arayış'ta olmanın avantajıyla BBC, Radio Stockholm ve Avustralya'nın SBS radyolarına Türkiye haberleri hazırlayıp sunmak hem güzel, hem de şanstı. Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 52 sayı tahammül ettiği Arayış yasaklanınca, Mülkiyelilerin A. Işıklı Hocasının katkısıyla Nokta Dergisi'nde ve THA'da iş bulmam bir başka güzellikti. Sonra, kendisinden çok, ama çok şey öğrendiğim Nimet Arzık ve Turan Güneş Hoca'nın tanıştırdığı CHP Milletvekili Nizamettin Çoban’ın ajans satın alması ve benim UBA'da aralıksız 14 yıl Genel Müdürlük ve Genel Yayın Yönetmenliği yapmam gerçekten güzeldi. UBA’dan yazdığım bir haberle ilgili olarak haber kaynağımı açıklamadığım için, gözaltına alındım, Mamak'ta 30 gün yattım. Sıkıyönetim Komutanının o dönem gözaltı yetkisi 30 gündü. 30 gün sonra askeri savcının önüne çıkardılar? Bunlar da güzeldi.
Öte yandan, Best Fm’e sabah programları hazırlayıp sundum. Basın Konseyi kurucusu, Yüksek Kurul ve Onur Kurulu üyesi, Sarı Basın Kartları Komisyonu üyesi ve TGC’nin Ankara Temsilcisi oldum. 2000’de yeniden döndüğüm TRT’de beş yıl program yaptım, sundum. Bunların hepsi çok güzeldi. Başka ne güzellik arar ki bir gazeteci? Ya 2005 sonrası diyeceksiniz?. Yine güzellikler devam etti. TRT'de programlarım yasaklandıktan sonra CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal telefonla aradı. 'Gel, Genel Başkan İletişim Koordinatörü ol' dedi. Oldum. Sonra, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan oldu. ‘Aynen devam’ dedi. Devam ettim. Bugün oy kullandık, akşam da sandıklar açılacak . Sandıklar açıldıktan sonra hoşçakalın demek spekülasyonlara, yakıştırmalara neden olur. O nedenle sandıklar açılmadan uzun bir tatil hayaliyle hoşçakalın demenin tam zamanıdır. Tekrar hoşçakalın. Hepinize selamlar sevgiler? Baki Özilhan. Gazeteci?."