Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2011 yılına ait Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Buna göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.7 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.8 oldu. Buna göre, son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre (P80/P20 göstergesi) 8 kat oldu. P80/P20 göstergesi kentsel ve kırsal yerler için 7.4 idi.
-GİNİ KATSAYISI 0,404 OLARAK TAHMİN EDİLDİ-
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden gini katsayısı bir önceki yıla göre 0.002 puan artış ile 0.404 olarak tahmin edildi. Katsayı, kentsel yerleşim yerleri için 0.394, kırsal yerleşim yerleri için ise 0.385 olarak tahmin edildi.
Gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğin grafik gösterimi olan Lorenz eğrisi de bir önceki yıla göre gelir dağılımında önemli bir değişim olmadığını eğrilerdeki çakışma ile gösterdi.
-ORTALAMA YILLIK HANEHALKI KULLANILABİLİR GELİRİ 24 BİN 343 TL-
Türkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 24 bin 343 TL iken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 10 bin 774 TL oldu.
İstanbul Bölgesi 14 bin 873 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumunda oldu. Bunu, 12 bin 924 TL ortalama gelir ile Ege Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 5 bin 418 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
-TOPLAM GELİR İÇİNDE EN FAZLA PAY MAAŞ-ÜCRET GELİRLERİNE AİT-
Maaş-ücret gelirleri yüzde 44.8’lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip oldu. Bunu yüzde 21.4 ile müteşebbis gelirleri ve yüzde 19.4 ile sosyal transferler izledi.
Sosyal transferlerin yüzde 92’sini emekli ve dul-yetim aylıklarını oluşturdu. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 17.8’lik paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı yüzde 1.5 oldu. Müteşebbis gelirlerinin ise yüzde 68.2’si tarım-dışı gelirlerden oluştu.
-NÜFUSUN YÜZDE 16.1’İ YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA-
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri kullanılarak çeşitli göreli yoksulluk sınırları (eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 veya yüzde 70’ine göre) hesaplanıyor. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 16.1’i yoksulluk riski altında. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13.9 iken, kırsal yerlerde yüzde 15.7 oldu.
-SÜREKLİ YOKSULLUK RİSKİ ALTINDA BULUNANLARIN ORANI YÜZDE 18.5-
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan “sürekli yoksulluk” oranı, son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlandı. Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınıyor.
Buna göre, 2009 yılında sürekli yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 17.3 iken 2010 yılında bu oran yüzde 18. Oldu.
-NÜFUSUN YAŞAM KOŞULLARI GÖSTERGELERİ-
Kurumsal olmayan nüfusun, yüzde 59.6’sı kendilerine ait konutta oturuyor, yüzde 41.6’sının konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunları var.
Kurumsal olmayan nüfusun, yüzde 41.7’sinin oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşanıyor. Yüzde 61.8’inin hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) bulunmakta, bu borç ödemeleri, yüzde 26.2’sinin hanesine çok yük getiriyor. Yüzde 86.5’i “evden uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 67.6’sı “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 80.3’ü “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamıyor. (ANKA)