BDP Eşbaşkanı Kışanak konuştu.İşte Kışanak'ın konuşmasından satır başları;
Ülke baskıcı bir sürece sürüklenmiştir. Geçen yasama yılınında BDP olarak birçok konuda sorunları gündeme getirdik. Araştırık, konuştuk. Ama meclis AKP'nin dayattıklarında dolayı bizim tekliflerimize yanıt vermedi.
Buna karşı parlemento ne yazık ki AKP'nin ihtiyacı doğrultusunda çalıştı. Kentsel dönüşüm adı altında rant yasaları çıkarıldı.
Yasakçı uygulamalar kalksın dedikçe AKP talanı arttıran yasalr çıkardı. Hükümet uzlaşmaya yanaşmadı. Muhalefetin çağrılarına kulak tıkadı.
Bu süreç Türkiye için kayıp bir yıl olmuştur. Umarım bu yıl böyle olmaz. Biz bu zihniyete karşı bu yasama döneminde de güçlü bir şekilde mücadele edeceğiz. Halkımızla birlikte en güçlü şekilde yürüteceğiz.
Hükümetin halk iradesini tanımaz uzlaşmaz tutumu nediyle geri bıraktığımız süreç Türkiye için kayıp yıl olmuştur
Biz bu yasama döneminde de mücadele edeceğiz.
Hepimizin yüreğini yakan önemli sorunumuz var.Kürt sorununun adil bir çözüme kavuşturmak için diyalog sürecinin başlatılması gerekmektedir. Demokratikleşme yasalarının hzlöa güneme alınması yeni yasama döneminin açık gündemleridir.
Engelleri aşarak perlementoya giren BDP barış ve diyaloğun köprüsüdür. Biz bu köprünün yıkılmaması için mücadele edeceğiz.
Geçen dönem olduğu gibi bu dönemde ülkenein karşı karşıya bulunduğu sorunları parlemento gündemine taşımaya devam edeceğiz.Kürtlerin Alevilerin,emekçilerin işçilerin,ezilen kesimlerin sesi olmaya devam edeceğiz.
Bizler yeni yasama yılına başlarken ülkenin en önemli sorunu savaş gerçeği tüm yakıcılığı ile yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. YAşamının baharında kaybettiğimiz fidanlara hergün yenisi ekleniyor. Ülkenin dört yanında cenazeler kalkarken Meclis rutin faaliyet sürdüremez.
Her yerde ana yüreği evlat acısıyla tutuşurken parlemento çözüm için kulaklarını tıklayamaz.
Gelinen noktada diyalog ve müzakererenin alternatifsiz çözüm olduğu kabul edilmelidir. Biz Türkiye'nin bu noktaya gelmemesi için hükümeti uyardık.
Uzun yıllar sürdürdüğümüz mücadele bir yana son bir yılda bizi felaketin beklediğinib bilerek kamuoyunun önüne çıktık hükümete öneri paketimizi sunduk bir yol haritası sunduk.
Ne vardı o pakette;askeri operasyonlara son verilmesi, çatışmasızlık halinin devam etmesi için çaba sarfedilmesi,demokratik siyasetin önünün açılması için düzenlemeler yapılması,terörle mücadele kanunu denilen yasanın kaldırılması,seçim barajının kaldırılması,
Önerilerimizi suraladık.Bu öneri paketi dikkate alınsaydı diyalog geliştirilseydi bugün farklı noktada olabilirdik.
Evet birtakım görüşlmeler sürdürüyorsunuz ancak gerçek anlamda toplumsal barış için ve bu gmrüşmelerin kesilme riskinin ortadan kaldırılması için güvenli adımlara ihtiyacımız var dedik.Ama bunu ellerinin tersi ile ittiler.Bugün Oslo süreci konuşuluyor
BAşbakan'ın geçtiğimiz gün açık şekilde görüşmeleri biz kestik diye itiraf etmesi. 1yıl boyunca Türkiye kamuoyunu zehirlediler.PArtimizi hedef gösterdir.Kürtleri hedef haline getirdiler.Türkiye kamuoyuna yalan söylüyorlardı.
Hükümet kendisi görüşemeleri kestiği halde bu savaş politikasının meşruyet sağlaması için Türkiye'ye yalan söyledi.
İşte Oslo sürecinden çıkabilecek en önemli ders budur. Bir kere yalan söylemeyeceksiniz.Halka da,muhalefete de, halka da yalan söylemeyeceksiniz. Diyecektiniz ki bu görüşmeler sürecinde önümüze gelen protokol var bunları kabul etmiyoruz savaşa dönüyoruz.
Ortaya çıkan mutakabat metni mi? Sayın Öcalan'ın sunduğu öneriler paketi mi?Bu konuda hükümet işine gelince protokol diyor ,Biz Öcalan'la anlaşmıştık ,PKK bozdu diyor.Ama şu sorunun cevabı yok.Peki sizin öneriniz neydi?
Masaya ne koydunuz? Biz bilmek istiyoruz. Hükümet bir çözüm niyetiyle bu görüşmelere başlamamıştır. Eğer gittiyse bu teklifi bize sunsun. Bugün yeniden benzer süreç başlayacaksa biz hükümetin Kürtlere ne önerdiğini duymak istiyoruz
3 yıl uzun süredir. Belirsiz süreç tıkandı.Bir taraftan Oslo görüşemelri devamederken Bir yandan KCK operasyonları sürdürüldü
Artık izahı yapılamayan operasyonlar hükümetin önüne geliyor.Avukatlar,gazeteciler,belediye başkanları,sendikacılar..Kürt sorunu konusunda çaba sareden tüm muhatapları cezaevine koydunuz.Ozaman bu sürecin samimiyetine kim inanır?
Biz güvenin kalmadığının farkındaydık. Demokratikleşme yönünde somut gelişme sağlarsak sarsılan güveni onarabiliriz.
Güven geliştirici adımlar atılmadan,somut gelişlmelri görmeden birileri ile konuşmak barışı getirmiyor. Biz bugünlerde dile getirilen yeni diyalog olur mu sorusuna net cevap veriyoruz.Kesinlikle olmalı
Kürt sorunun diyalog ve müzakere haricinde çözüm yolu yoktur.Kürt sorunu devlet terörü ile bastırılacak sorun değildir.
Kürt sorunu terör sorunu değildir.
Kürt halkı artık ikinci sınıf olarak yaşamayacak.Artık onlar hak ve özgürlüklerinden kısıtlı yaşamayacak. Kürt halkının statü isteğini haklarını kabul etme yaklaşımını anadili ile sınırlamanın kalkması talebini kendini yönetme isteğini görerek yola çıkacaksınız.
Kürt halkı bu taleplerinin tamamını birlik içerisinde demokratik ve eşit bir yaşamın talepleri olarak görüyor.Birlikte yaşamak istiyoruz.
Birlikte yaşamanın kriterlerini ortaya koyuyoruz. Özgür olmak istiyoruz. Birlikte yaşamaktan bahsedenler bize çıkıp kendilerinin birlikte yaşama kriterleri nedir bunu açıklasınlar
Her sabah çocuklarımız okula gidip varlığımız türk varlığına armağan olsun diye güne başlamayacaklar. Çözüm mümkün.
Başbakan kongrede bir çözüm yaklaşımından bahsetmedi.Başbakan'ın konuşmasında bir çözüm arayışı yok.Konuşulan dil,uslüp,yaklaşım kendisinin herşeyin karar vericisi bir yaklaşımdaydı. Gelin kolumun kanadımın altına sizi himaye edeyim diyor.
Kimse kimsenin himayesine girmeyecek. Herkes eşit yurttaş olarak yaşayacak.21.yy'ın birlikte yaşama kriteri budur.Azınlıkta olsa hak ve özgürlükler vardır. 21.yy imparatorluk hevesiyle Kürtleri yönetemezsiniz.Kürtler demokrafsiyi hak ve özgürlükleri içine sindirmiş halktır.
Kürt halkının politikaları da belli çözüm önerileri de belli.Kimse demogoji yapmasın. Sayın Öcalan'la görüşebiliriz elimizin altındaki entürmandır yaklaşımı doğru değildir.Sayın Öcalan'a doğru yaklaşılmalıdır.
Hükümet kongresinde dile getirmediği ama kamuoyuna dağıttıkları 2023 vizyonunda öneri paketi sundu.Bu yaklaşımın kendisi gayri ciddidir. Biz yarın acil çözümler beklerken o çözümü 2023 yılıa erteliyor.Kim öle kim kala
Anadilde savunma imkanı verilecekmiş deniliyor.3 yıldır arkadaşlarımız mahkeme salonuna getirilip apar topar geri görütülüyor.
bu yaklaşımdan çözüm çıkar mı?Kamuoyunun çok önemli bulduğu kamu hizmetlwerinin anadilde alınması konusu.Parantez içinde tercüman vasıta ile deniliyor.Kamuhizmetlerinin anadilde sunulmasından bahsedilmiyor.
Kamu hizmeti verenler mecburen Türkçe konuşacak karşısındaki eğer Türkçe bilmiyorsa tercüman aracılığı ile derdini anlatacak.Bunun neresi çözüm?
Kürt halkını kolunuzun kanadınızın altına çağırıyorsunuz ama?Bu anlayışla kim gelir?
Hele bu önerinin yıllarca bu ülkede başörtüsü sorunu ile uğraşmış bir partidenb gelmesi çok acı.
Kalkmışlar ana dil gibi insanın en ayrılmaz parçasını ikiye ayırmöaya çalışıyorlar.Kürtlweri binbir parçaya böldüler yetmedi şimdi böyle bir bölme saçmalığı ortaya koyuyorlar.
Şuanda bile Kürdistan'da kamu görevlilerin çoğu Kürt insanlardan oluşuyor ve gelenlerle Kürtçe konuşuyor.Bunu kim engelleyebilir?
Bir de bu 63 maddelik 2023 vizyonunun başka trajikomik tarafı var.Bunları söyleyen bir parti ayrıca Meclis'teki anayasa uzlaşma komisyonu.Anayasa komisyonunda bunun tersini savunan komisyon.
Bu 2023 vizyonu olsa olsa hayali satma olayıdır.
Bir hayali satıyorlar.Tam bir pazarlamacı. Hayali 10 yıldır satıyorlar. 1 milim demokratik adım atmadılar.
Bu mümkün olmayan bir şeydir. Hayata geçecek tek şey o da halklarınızın özgürlk mücadelesinin kazanacğı süreçtir.Biz şunu söylüyoru.Çözmeye gücünüz yetmiyosa engel olmak kendisiniz çıakrtın.Bu ülkenin yoksul çocuklarını, bu ülkenin 20'sinde çocuklarını öldürmeye göndemekten vazgeçin,
Bu konuda yapılabilecek adım görürsek kesinlikle karşısık vereceğimizden kimsenin tereddütü olmasın.Arkanda binlerce ölü bırakarak kafanı yastığı koyup uyuyorsan sen insanlığı yitirmişsizndir zaten.Kürt sorunu çözümü konusunda vicdanı bir sorunluluk altındayız.