Doğan Holding, aralarında Hürriyet, Posta, Fanatik, CNN Türk, Kanal D, Yay-Sat ve DHA’nın da olduğu medya grubunu toplamda 916 milyon dolara iktidara yakın Demirören Holding’e satmıştı.
Demirörenlerin kanal ve gazeteleri satın almasının ardından çok sayıda yönetici ve çalışanın görevine son verilmişti.
‘Henüz’ işinin başında olan bazı çalışanlar ise karamsar.
‘Köle gibi hissettik’
gazete.taz.de’den Barış Altıntaş’a konuşan bir Hürriyet editörü, gazetenin satıldığını ilk duyduğunda “Umarım Doğan ailesi, gazetenin yeni sahipleriyle çalışmak istemeyenler için bir çıkış yolu sunar” diye düşündüğünü söyledi.
Ancak bunun yapılmadığını söyleyen editör, “Pek çok kişi kendini çiftlikle birlikte satılan köleler gibi hissetti” dedi.
Editör, Demirören’in yıllar önce yine Doğan’dan aldığı Vatan ve Milliyet gazetelerinin de Bağcılar’daki binaya taşınacak olması nedeniyle servislerinin yerinin değiştiğini, etrafta kolilerin bulunduğunu kaydetti: “Bu da havadaki kasveti daha da artırıyor. Belirsiz bir tarihe ve belirsiz bir sonuca kadar idare ediyoruz, diyelim.”
/Editör, yaşanan bir-iki olaydan sonra belli başlı ‘dokunulmaz’ alanlar olduğunu öğrendiğini ifade ederek “O kadar içime işlemiş ki, bazen kendi kendimi sansürlediğimi fark etmediğim bile oluyor” diye konuştu.
‘Bitse de gitsek’
Bir başka editör de herkesin “Mesai bitsin de eve gideyim” havasında olduğunu dile getirdi.
Saat 09.00-18.00 çalışan memurlar gibi hissettiklerini dile getiren editör, işine devam etse de artık bazen iş saatlerinde dizi izliyor, bilgisayar oyunu oynuyor: “‘Artık ne yapsam bir anlamı yok, bitti’ diye düşündüm. Evrensel, BirGün gibi gazeteleri almayanlar artık gerçekleri öğrenemeyecek.”
Editörün anlatımına göre haberlerinin başlığı mutlaka değişiyor, bazen de gece baskısında içeriğe müdahale ediliyor. Editör, böyle durumlarda haberinde imzasının çıkarılmasını istediğini belirterek “Ama daha genç arkadaşlarımız tam bir otosansüre başladı. ‘Bu haber bizde girmez’ gerekçesiyle haberi bile hazırlamıyorlar” dedi.
Diğer arkadaşları gibi işten çıkarılması durumunda tazminatını hesaplattığını, buna üzülüp üzülmeyeceğini bilmediğini ifade eden editör, onun yerine gelecek olan kişinin hükümete daha yakın biri olma ihtimalinden endişe duyduğunu kaydetti.
Editör, “En azından hala yaptığım haberlerde gerçekten doğru bildiğimi yazıyorum. Başlıklarda ve birinci sayfada görünmese bile haberimin içeriğini okuyan gerçeği görecek” dedi.
‘Fark yok’
Hürriyet’in bir yöneticisi de kısa süre önce gazetede yayınlanan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin aralarında Hürriyet çalışanlarının da bulunduğu birçok kişiyi ‘hedef gösteren’ ilanı hatırlattı.
Bunun daha önce gazetede işadamı Ali Ağaoğlu’nun Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’a yönelik köşe yazısı formatındaki ilanıyla özdeşleştiren yönetici, “Konu para olduğu zaman kendi yazarlarına saldıran bir ilanı almaktan bile çekinmiyorlar. Bu Doğan Grubu’nda da böyleydi, Demirören’de de böyle” dedi