İhbar üzerine telefonlar yakalandı. Ancak bunları el konulmadı ve Ankara TIR Gümrük Müdürlüğü'ne gönderildi ve ihraç kaydıyla aynı firmaya değerinin yüzde 1'i alındıktan sonra verildi.
Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na gönderilen ihbar mektubu, 5 yıl önce gerçekleştirilen telefon kaçakçılığında yaşanan "gümrük skandalı"nın ortaya çıkarılmasını sağladı. "Ana kart" adı altında Türkiye'ye yaklaşık 1 trilyon liralık masaüstü telefon sokuldu. Telefonlara el konulması gerekirken, bunların usulsüz olarak Ankara Gümrüğüne gönderildiği sahibine değerinin yüzde 1'i alındıktan sonra yurtdışına ihraç kaydıyla verildiği belirlendi.
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü'ne 8 Ağustos 2003 tarihinde yazılan ihbar mektubunda masa telefonlarının "ana kart" adı altında firma tarafından ithal edilmek istendiği bildirildi. İhbar mektubunda belirtilen malların Haydarpaşa Limanına gelmesinden sonra Gümrük görevlileri firma yetkililerini de davet etti.
Yapılan aramada, beyan edildiği gibi getirilen malın ana kart değil, masa üstünde kullanılan telefon olduğu görüldü. Aralarında Gümrük Müdürü Recep Bilgin, Gümrük muhafaza Müdürü Erdal Gülbay'ın da bulunduğu 10 gümrükçü tarafından düzenlenen tutanakta, gümrük müdürlüğüne yanlış beyanda bulunulduğu belirtildi. Mal firma yetkililerinin de isteği üzerine bu kez Ankara TIR Gümrük Müdürlüğü'ne gönderildi, kayıtlara göre oradan da yurtdışına çıkarıldı.
5 YIL SONRA GELEN MEKTUP
Olayın üzerinden yaklaşık 5 yıl geçti. "Dosyanın Arşiv Memurları" rumuzuyla Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirağ'a gelen ihbar mektubunda, telefon kaçakçılığının arkasında bazı isimler sayıldı, telefonların yurtdışına gitti gibi gösterilmesine rağmen başka bir yöntem kullanılarak Gümrükten ayrı firmanın yetkilileri tarafından alındığı, bunun için isimlerini belirttiği görevlilere de rüşvet verildiği iddia edildi.
İhbar mektubu üzerine görevlendirilen iki Gümrük Başmüfettişi iddiaları araştırdı. İki başmüfettiş raporlarında şu bulgulara ulaştı:
- Telefonlar, kaçak olmasına rağmen zapt edilmesi gerekirken zapt edilmedi.
- Firma yetkilileri hakkında Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı'na kaçakçılıktan dolayı suç duyurusunda bulunulması gerekirken, olaydan ancak 28 gün sonra suç duyurusunda bulunulmadı.
- Eşya, yakalandığı İstanbul'da Devlet malı olmuşken, buna ilişkin işlem yapılmadı.
- El konulması gereken mallara el konulmadığı gibi, bu eşya adeta hiç bir şey olmamışçasına usulsüz olarak Ankara TIR Gümrüğüne gönderilmek üzere sahibine teslim edildi. Mahkemeye ait olan böyle bir yetkiyi kullanarak, gümrük adeta yargı erkinin yerine geçti.
- Ankara'da telefonların ambar bekleme süresi dolduktan iki gün sonra firma adına transit beyanname işlemi yapılarak, tasfiyelik hale gelmiş eşyaya ayrıca beyanname düzenlenerek ayrı bir suç daha işlendi.
- Söz konusu eşyanın Tesviye Tüzüğü hükümlerine göre ihaleyle satılması gerekirken, Tüzük hükümlerine aykırı olarak değerinin yüzde 1'i olan 93 milyar lira alınıp ihraç kaydıyla eşyanın sahibine satışının gerçekleştirilerek kamu zararına yol açıldı. İhraç amaçlı satışta vergi resim tahsilatı söz konusu olmadı
- Mallar, Cilvegözü Sınır Kapısından Dubai'deki bir firmaya gönderilmiş gibi işlem yapıldı. İhbar mektubunda bu malların yurtdışına gönderilmiş gibi işlem yapıldığı, ancak içerde kaldığı öne sürüldü. Ancak, bu malların gerçekten belirtilen adreslere gidip gitmediği ilgili ülkelerden sorulmuş, henüz cevap alınamamıştır.
Müfettişlerin hazırladığı rapor, Gümrük Müsteşarlığı tarafından Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı'na geçen Nisan ayında gönderildi, 20 gümrük görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
hürriyet