Geçmişin izlerini ve bugünün acılarını işleyen bu iki eser, edebiyatseverleri derin bir duygusal yolculuğa davet ediyor.
İlk kitap, Hatay depreminden sonra Arış’ın kalbinden kopup gelen acı dolu mısraları bir araya getiren “Yıkımlar Arasında”.
Depremin karanlık ve sessiz sokaklarında yankılanan çığlıklar, yerle bir olan hayatlar, umutları enkaza gömen travmalar bu şiirlerde hayat buluyor.
Arış, kayıpların ağır yükünü, göçük altında kalan anıların ve bir daha asla aynı olmayacak hayatların hüznünü, titreyen kelimelerle işliyor. Her dize, sadece yıkılan binaları değil, insanların iç dünyalarındaki paramparça olmuşluğu hissettiriyor. Bu kitap, felaketin ardından sadece acıyı değil, o acının içinde kaybolan insanları ve onların ruhlarında bıraktığı derin yaraları da okura sunuyor.
Kayıp Seslerin İzinde, 18 Yıllık Emek
İkinci eser ise Arış’ın tam 18 yıldır süren titiz bir çalışmanın ürünü: "Hatay Arapçası: Kayıp Seslerin İzinde".
Bu eser, Arış’ın Hatay’ın unutulmaya yüz tutmuş diline ve kültürüne duyduğu derin bağlılığın bir sonucu. Yıllar boyunca köy köy dolaşıp, Hatay Arapçası’nı konuşan insanlarla yaptığı röportajlar, toprakla harmanlanmış şarkılar, ninniler, atasözleri ve deyimlerle dolu bu derleme, bir kültürün sesini geleceğe taşıyor. Her sayfada, binlerce yıllık birikimiyle konuşan kadim bir dilin yankılarını bulacaksınız. Arış, bu eseriyle yalnızca dilin değil, insanlığın da unutulmaması gereken değerlerini gözler önüne seriyor.
Bu iki eser, Yuşa Arış’ın hem yıkımları hem de yok olup gitmek üzere olan bir kültürü derin bir duyarlılıkla işlediği, okurun ruhunda iz bırakacak eserler olarak edebiyat dünyasında yerini alıyor. Arış, yalnızca yazdıklarıyla değil, taşıdığı duyguyla da okurlarını büyülemeye devam ediyor.
Arış'ın derleme eserleri yurtiçinden ve yurtdışından pek çok akademik makalede de yer aldı.
Kitaptan iki şiir
TAŞLAR
Cenazeleri izliyorum artık
Mezar taşlarını
Taşlardaki yazıları
Taşsız mezarları
Adları sanları baştan terk edilmiş
Bu deprem
Kayıpları aramayı mezarlardan
Mezarlardan başlatıyor ama
Toplu mezarlar
Birer leş gibi kurtulunan tenleri
Kimler öldü kimler yaşıyoru çoktan geçti
Geçmeyen bir yıkım acısı her yeri sarmış kaplamış
Apartmanlar yıkılıyor ardı sıra
Sıra sıra evleri yaşayanların ölenlerin
İş makinelerinin sesleri ve göğü kaplayan tozlar
Deprem tozları artık
Asbestli nefesler, şehirler köyler boyu
Yeşilli denizli kaç kişiyle
Kaç kez yıkılan kentlerim.
*21 METREKARE
Sen bana bir fincan çevir
Ben sana fal bakayım
İçinde tel tel beklenti
Eksikler ve hüzün
Dağları gömen bulutlar
Olsa da dinse umutlar
Yeşil uzun yollar
Ve bir sürü iyi kötü yaşanan
Sen bana bir fincan çevir
Ben sana bir deprem anlatayım
Yıkılmış, yarı yıkık, yıkılacak binalar
Konteynıra gelin giden kızlar
21 metrekareye1
özenen çadırdalar
Bir su bir ışık bir de yemek
Bin bir konfordan temel gereksinimlere eksilmek
Bin bir yükten en yalına incelmek
Okullar açılacak çocuklar
Binaya mı barakaya mı çadıra mı?
Merakla bekleniyor yaralı ve hasta
Sapasağlam ve hayatta
Karavanada, çadırda, mutfakta
Bir fal ülkesi gibi düşsel
Bir fala baktırır gibi gerçek
Bu yıllar ağır geçecek
(1.Standart konteyner ebat) Yuşa Arış