Merkez nedir?

Ya da merkez medya denildiğinde ne anlaşılmalıdır?

Hangi gazetelerin veya yayın organlarının merkez, hangilerin merkez dışında kaldığını anlayacak kriterler nelerdir?

Önceki gün Basın Kulübü programında “merkez medya” deyimini kullandım. Sonra bu kavramın son 10 yıllık altüst oluş döneminde uğradığı erozyonu hatırlayıp, anlamlı bir ifade tarzı olmadığını anımsadım. Alışkanlık işte…

Hangi gazete merkez, hangisi merkez dışı? Örneğin Sabah Gazetesi koşulsuz AK Parti destekçiliği onu merkezin dışına mı attı, yoksa merkezdeki yerini mi sağlamlaştırdı?

Ya da yeni merkezin temsilciliğine mi taşıdı?

En çok satan mı merkezdedir yoksa en çok reklam alan mı?

***
Yayından sonra Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu “Sevgili Yavuz, senin merkez medya dediğin gazetelerin tirajı yüzde 50’nin altında. Bilgilerin yenilenmesinde fayda var. O denge değişti” diye mesaj attı.

Merkezin anlamı açık. Bir alan çizin. İster çember, ister kare veya dikdörtgen. Merkez dediğiniz nokta, bölgenin hemen her yerine eşit uzaklıkta bulunan nokta anlamına gelir.
Merkez medya derken, hemen her kesimin de tercih ettiği gazeteleri mi kast ediyoruz? Emin değilim.

Geçmişi hatırlatmalıyım. Bu ülkede siyasi iktidarlar ile merkez medya denilen gazeteler arasındaki ilişki hiçbir zaman iyi olmadı. Çünkü merkezde olduğu ileri süren gazeteler devleti (ve elbette resmi ideolojiyi) esas olarak kabul etmişlerdi. Bu gazetelerin resmi devlet anlayışının son 10 yılda değişime uğraması karşısında afalladıklarını kabul etmek gerekir.

Eğer merkez veya merkez dışı kavramlarını kullanmazsak, gazeteleri tanımlamak kolay.

Örneğin koşulsuz şartsız (ya da eleştirel tonu düşük) hükümeti desteklemek ise kriterimiz durum şudur: (gazete isimlerini vermeyeceğim. İsteyen kendi hesabını yapar.)

Günlük gazete tirajı 4 milyon 600 bin adet. (Bu rakamın 1 milyon adeti abonelik sistemiyle dağıtılan Zaman Gazetesi’ne ait.)

Bu gazetelerin içinde hükümeti destekleyenlerin toplam tirajı 1 milyon 958 bin.

Hükümete her koşulda karşı ve eleştirel yaklaşan gazetelerin toplam tirajı 300-350 bin adet.

Spor gazetelerinin tirajı ise 400 bin.

Hükümeti kategorik olarak eleştirmeyen (ya da eleştiren olmaktan çekinen) ama hükümete de her koşulda “destek veririm” tavrını da göstermeyen gazetelerin tirajı ise 1 milyon 942 bin…

Reklam acısından konuya bakarsak, gazetelere verilen reklamların (tam hesaplamasam da) sanırım yüzde 60’i hükümete tam destek görüntüsü vermeyen gazetelere gidiyor. 2011 yılında 4 milyar 200 milyon TL’lik reklam harcamasının yüzde 22’si yani 930 milyon TL’si gazetelerde kullanılıyor.

Tekrar soruya dönersem, yüzde 50 oya ulaşmış AK Parti’ye yakın olmak mı yoksa ona karşı olmak ya da yanında olmamak mı sizi merkez yapar?

Sanırım, her kesimin takip edebileceği mecralar yapmak,  tirajınız ne olursa olsun sizi merkez olmasa da makul yapar.

Makulün kıymeti var mıdır diye sorarsanız, yoktur derim!
Yavuz Semerci