AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.
Ergenekon davasıyla ilgili mahkeme kararlarını değerlendiren Çelik, Türkiye'nin anamuhalefet lideri ve anamuhalefetin mensuplarının mahkemeyi ve mahkemenin sonuçlarını tanımamak gibi bir tavır takındıklarını söyledi.
"Mahkeme lehinize karar verirse, 'mahkemeyi tanıyorum, mahkemenin kararlarını tanıyorum' ama aleyhte bir karar çıkarsa 'ben bu kararları bu davayı bu sonuçları tanımıyorum' şeklindeki bir tavır içine girerseniz gülünç olursunuz" diyen Çelik, "Mahkeme aralarında CHP Zonguldak Milletvekili Sayın Mehmet Haberal'in de bulunduğu 21 kişiye de tahliye kararı verdi. Sayın Haberal şu anda serbest durumda. Kendi genel başkanını da dün ziyaret etti. Peki mahkemenin verdiği bu karara göre hukuk işlem tesis etmeyecek misiniz Mahkemenin bu kararını tanımayacak mısınız Bu çelişkidir, bu kesinlikle insanı gülünç duruma düşürür. Ama herkesin şunu bilmesinde fayda var; insani olan budur. Tüm sanıklara ve tüm sanık yakınlarına bu bayram arefesinde geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek isterim. Üzülmek elbette insani bir şeydir. Yakınlarınıza ceza verildiği zaman veya size bir ceza verildiği zaman bundan dolayı hoşnut olmamak üzülmek, elbette son derece insani bir şeydir" diye konuştu.
Sözlerinin devamında Türkiye'nin yıllardan beri vesayet sisteminin hegemonyası altında olduğuna dikkati çeken AK Parti Sözcüsü Çelik, "Yıllardan beri Türkiye darbecilerin, darbelerin, darbe teşebbüslerinin tehdidi altındadır. Bu memleket maalesef bütün bunlardan dolayı çok acılar çekmiştir. Şefkat ve merhamet olmazsa olmaz insani hasletlerdir ve insan olmanın ön şartlarından birisidir. İnsansanız sizin merhamet ve şefkat duygunuzun olması gerekiyor. Ancak merhamet duygusu eğer adaletin tahakkukuna engel teşkil ederse o merhametten maraz doğar. Atalarımız gayet güzel ifade etmişler, atasözümüz der ki; 'Kurda merhamet etmek, kuzuya zulüm etmektir.'" dedi. Darbelerden darbecilerin icraatlarından devlet içindeki çete yapılanmalarından devlet adına yetki kullanan illegal faaliyet gösteren kimselerin yapmış oldukları eylemlerden dolayı bu memlekette binlerce ana kuzusunun acı çektiğini belirten Çelik, bunların yok sayılamayacağını olmamış farz edilemeyeceğini söyledi.
'SÜREÇ DEVAM EDİYOR'
Adil yargılanma hakkının herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Çelik, Silivri’deki davada sanık olarak bulunan insanların da, mevkisi, makamı, rütbesi, meşrebi, siyasi eğilimi, dünyaya bakışı ne olursa olsun herkesin adil yargılanmak gibi bir hakkı olduğunu dile getirdi. KCK davasında yargılananların da adil yargılanma hakkı olduğunu ifade eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, "Ancak bu davayla ilgili olarak ben sonuçlar üzerinden bir tartışma yapacak değilim. Çünkü o sonuçları dediğim gibi herkes kendi cephesinden değerlendirebilir. Nihayet ona karar verecek olan bağımsız mahkemelerdir. Bu henüz bitmiş bir süreçte değildir. Bunun bir temyiz aşaması vardır, Yargıtay’a gidecektir. Yargıtay meseleyi tetkik edecektir, değerlendirecektir, dosyaları enine boyuna inceleyecek, delillere bakacaktır. Yargıtay’dan çıkan sonucu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak ona da itirazda bulunabilir. Bu da olmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilebilir. Daha hukuki süreç bitmiş değil, son söz söylenmiş, son nokta konulmuş değil, son hüküm tesis edilmiş değil. Bu böyleyken ortalığı velveleye vermenin, tehditler savurmanın, tehditleri savuranları küçültmekten öte bir faydası yoktur" diye konuştu.
'MUSTAFA KEMAL SİZE PATATES SOYDURMAZDI'
Silivri’deki sanıkların adil yargılanma hakkını, mahkemenin çabuk sonuçlanmasını engelleyen unsurların başında başta CHP olmak üzere, genç sivillerin darbeci baro diye tanımladıkları İstanbul Barosu'nun mahkemeyi işgal etmesi, mahkeme heyetine sürekli hakaretler yağdırması, mahkeme salonunu terörize etmesinin başta geldiğini ifade eden AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti: "Bütün olup bitenleri kamuoyu çok iyi biliyor. Bugüne kadar mahkeme heyetine bağırıp çağırarak onlara hakaret ederek, mahkeme salonunda sloganlar atarak, mahkemenin çalışmasını fiili olarak engelleyerek müvekkili adına olumlu sonuç alan bir avukata rastladınız mı? Siz zorla, bilek zoruyla hukuk mu tesis edeceksiniz? Günler öncesinden 'Sillivri’yi basacağız, duvarları yıkacağız' sloganları kime aitti? Ergenekon bakiyesi sözüm ona sivil toplum örgütleri günler öncesinden bunu söylüyor. Sonra mahkeme bütün bu tehditleri göz önünde bulundurarak mahkemenin selameti, kararların selameti, yargının selameti açısından özellikle duruşmaya avukatların ve sanıkların katılmaması için bir tedbir alıyor. Ondan sonra bunu eleştireceksiniz. Avukatlar gidecek mahkeme salonuna 'her yer Silivri her yerde taarruz' diyeceksiniz. Kim kime neyin taarruzunda bulunuyor? 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diye bağıranlar avukatlar. Sevsinler sizin gibi askerleri. Mustafa Kemal hayata olsa size asker olarak patates soydurmazdı. Orada yargılanan Mustafa Kemal mi ki, siz 'Mustafa Kemalin askerleriyiz' diye bağırıyorsunuz. Mustafa Kemal'in hayalindeki Cumhuriyet, Ergenekon yapılanmasıyla vesayet altına alınmış olan bir Cumhuriyet midir? Niçin Atatürk'ü emelleriniz için kullanıyor ve istismar ediyorsunuz "
Avukatların, mahkemeyi itibarsızlaştırmak, mahkemeyi özellikle etkisiz hale getirmek için dışarıya yönelik bir propaganda yaptığını kaydeden AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları söyledi :
"Bu sonuç vermez. Herkesin dilek ve temennisi olabilir, Genelkurmay Başkanlığı mesai arkadaşlarının tutuklu olmasından ceza almış olmasından dolayı son derece insani olarak duygularını ifade eden bildiriler yayınlayabilir, sayın Başbakan, sayın Başbuğ'un, tutuksuz yargılanması gerektiğini ifade edebilir ama şunu unutmayın ki mahkeme eğer bağımsız bir mahkemeyse dosya ve delil üzerinden karar verir, ona göre işlem tesis eder. Sayın Başbakanın tavrı da Genelkurmay'ın mesai arkadaşlarına bu manada yakınlık duyması ve onlar adına üzüntülerini ifade etmesi son derece insanidir ama hüküm tesis edecek bir şey değildir. Hükmü tesis edecek mahkemenin bizatihi kendisidir. Dolayısıyla mahkemede savunma yapmak yerine dışarıda vatandaşa yönelik propaganda yapmayı tercih etmişlerdir. Bundan ders çıkarmalıdırlar bence. Yargıtay aşamasında da eğer bu tarzla giderlerse bence kendi müvekkilleri adına gerçek manada savunma yapmış olmazlar. Bu doğru değil.
Ergenekoncuların tutuklandığından beri Türkiye'de faili meçhul yok. Bu atipik bir örgüttür. Kılıçdaroğlu hala örgütün adresini arıyor. Hiçbir örgütün üyeleri yüz yüze gelmez, görüşmelerine gerek yok. Zıtlar biraraya gelmez diye bir şey yok. Duygusallık ve peşin hüküm yok.
Türkiye ayak bağlarından kurtulmaya çalışıyor. Vesayet sisteminden kurtuluyor.
Biz "oh olsun" diyenlerden değiliz, bunu küçüklük olarak görürürüz."