YSK'ya artık güvenmediğini belirten Kılıçdaroğlu, ayrıca verilen iptal kararının gerekçesinin henüz yazılmadığını belirterek, "birileri tarafından talimat geldiğini ve yine bu birileri tarafından gerekçenin şu anda yazılmaya çalışıldığını" söyledi. Kılıçdaroğlu, "Büyükşehir başkanlığı oylarını iptal ettik şu gerekçeyle ettik, diğerlerini bu gerekçeyle etmedik diyebiliyorlar mı? Uygulama vicdana, ahlaka, hukuka aykırı bir uygulama. Biz dilekçe verdik, madem sandık kurullarında bir hata oldu, o zaman dersin ki 39 ilçede ben seçimi iptal ediyorum. Bunun bir mantığı vardır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bu akşam Bakırköy'de Sunay Akın'ın bir sunuşu olacak. 16 Mayıs öncesi ve sonrası anlatılacak orada. Ben de katılacağım. Keyifli bir gece geçireceğiz.
"İptal edilen kararın gerekçesi yok"
"(İstanbul seçimlerinde tek zarftan çıkan dört pusuladan yalnızca birinin iptal edilmesi karmaşası) Hayır anlamadım ben bunu Allah aşkına söyler misiniz bana bunu. Bir paravanın arkasında size verilen dört pusulaya mühür basıp aynı zarfa koyuyorsunuz. Seçmen aynı, sandık aynı, kurul aynı. Bunun sayımını yapıyorsunuz ve diyorsunuz ki ‘büyükşehirde sorun var.’ İptal ediyorsunuz. Bir adam vicdanını, iradesini birine sattıysa bu kararı verebilir. Vicdanı, hukukun üstünlüğüne inanan kimse bunu söyleyemez. Başka yerlerden birileri gerekçe yazıyor bu karara. Aynı talimatı veren kişi ‘Gerekçeyi şöyle yazacaksınız’ diyorlar.
‘Büyükşehir başkanlığı oylarını iptal ettik. Şu gerekçeyle ettik, diğerlerini bu gerekçeyle etmedik’ diyebiliyorlar mı? Uygulama vicdana, ahlaka, hukuka aykırı bir uygulama. Biz dilekçe verdik, madem sandık kurullarında bir hata oldu, o zaman dersin ki ‘39 ilçede ben seçimi iptal ediyorum.’ Bunun bir mantığı vardır.
"Bizim rakibimiz artık YSK'dır"
İradesini bir yerlere kiralamış olan, aklını, vicdanını kiralamış olanların yaptıkları bir uygulama bu. Bunun yargıçlıkla, hukukun üstünlüğüyle hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar vicdanlarını kararttılar. (Sadi Güven'in Hayır oyu kullanması) Tabii ki de önemli. Belki vicdanı rahatsız. Yargıç olduğu için, 'Biz bir karar alıyoruz ama bu kadar da olmaz' deyip herhalde reddetti. Ben YSK'ya kesinlikle güvenmiyorum. Bizim rakibimiz artık YSK'dır. YSK milletin iradesine darbe yapmıştır.
"(Sandık güvenliği) Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Sandıklara sahip çıkacağız. Ben sandığa giderken bir sorun var mı? Yok. Sayımda da yok. O zaman arkadaş sen bunu hangi gerekçeye göre iptal ediyorsun? YSK'nın sitesinde de Ekrem İmamoğlu önde görünüyor.
"Erken seçim istemiyoruz"
"Bütün sandıklarda görevlilerimiz olacak, seçmen listeleri konusunda kimse endişeye kapılmasın. Biz erken seçim istemiyoruz.
"Bir odada İstanbullunun hakkını elinden aldınız. Niçin kalkacak? Ekrem Bey gidecek oraya oturacak. Kimin iradesiyle? Halkın iradesiyle. Ondan sonra önümüzde bir 4 yıllık süreç var. Neden istemiyoruz? Biz Türkiye'nin çıkarlarını savunan bir partiyiz. Ekonomiye bu kişiler ne zaman eğilecekler? İş dünyası önünü göremiyor. Neymiş bir kazandık tekrar seçim. Bunun adı fırsatçılık. Biz fırsatçı bir parti değiliz. Zamanı gelince gider oyumuzu kullanırız.
"(İsmail Küçükkaya: Size bir linç girişiminde bulunuldu, çok üzüldüm. Beraat kararı çıktı, Meral Akşener'in evine kadar gidip tehdit ettiler. Benim meslektaşım linç edildi. Bunu siyasiler görmüyor mu? Bu kişiler serbest bırakıldı. Ülkem adına kaygı duyuyorum.) Hiçbir canlıyı linç ederek öldüremeyiz. Bu arı da olur, kuş da olur, insan da olur. Siz Allah'ın yarattığı bir varlığı nasıl siz linç edeceksiniz. Bir şehit cenazesi. Oraya gelen insanlar, yani biz bir şehit cenazesine katıldık, devlet töreni var orada. Dualar okunur, helallik istenir ve ondan sonra da cenaze biter. Şehit cenazesini doğru düzgün kıldırmadılar, helallik aldırmadılar. Aynı saldırıyı bana PKK yapmıştı. Burada da benzer bir olay var. Kesinlikle planlıydı. Ben Akkuzulu Köyü’nde yaşayan vatandaşları asla suçlamadım. Bazı kadınların da bu durumu eleştirdiklerini biliyorum. Ama bazı kişiler var ki bunlar tahrik edildi. Biz de bunları tespit ettik, ileriki günlerde bunların belgeleri ortaya çıkacak. Siyasi talimat olmazsa serbest bırakılmaları mümkün değil.
"Yaratılan bu gerginliğin tırmanmasından endişe duyuyorum"
"(İsmail Küçükkaya: O anlarda korkmadınız mı?) Hayır efendim neden korkayım! Ben inançlı bir insanım. Allah'ın verdiği bir can var. Gidecekse gider zaten. Üç beş çapulcudan mı korkacağız? Bir milim dahi inanmadığım yoldan geri adım atmayacağım. İktidarlar gideceğini anlayınca gerginlik yaratır. 'Yaratılan bu gerginlik tırmanır mı?' Beni endişelendiren şey bu.
“İki elimle başımı tuttum. Gelen sopalar ellerime kollarıma geldi. Başıma gelse zaten ölürdüm. Öldürmek için yapıyorlardı zaten. Beni öldürmeye çalışanlar serbest bırakıldı.
"(İsmail Küçükkaya: Cumhurbaşkanı Erdoğan size bir geçmiş olsun dese ortam döner.) Erdoğan onu yapmaz. Ülkeyi yönetiyor ama nasıl yönetiyor? Ülkeyi vicdanla, hukukla, yargının bağımsız olduğu bir yerde ülkeyi yönetirsiniz. Siz bunları bir kenara attınız, altta vatandaş besliyorsa Erdoğan bunu yapmaz. Niye yapsın? Yapmaz, yapamaz. Çünkü kendisi bir anlamda teslim alınmıştır. Erdoğan'ın çevresinde çok değerli insanlar vardı. Bütün bunların tamamı darmadağın edildi. Kim vardır şimdi çevresinde? Sayın Cumhurbaşkanım bunları yapmamalısınız diyebilecek kim kaldı?
"(AKP'li Tevfik Göksu, Trabzon'la ilgili 'Yunan' benzetmesi yaptı) Bunu nerede söylüyor? İftar sofrasında. İftar sonrası konuşabilirsiniz. Neleri konuşacaksınız? İyilikten, insanlıktan bahsedeceksiniz. Yeri gelince tarihten bahsedeceksiniz. Nasıl olursa burada sıcak siyaset yapılır da, kin kusulur burada! Beni iftara çağırdılar, ‘Siyaset konuşulmayacaksa ben gelirim’ dedim. Sen oruç mu tutuyorsun, savaşa mı gidiyorsun? Bu da aynı şey almış gazı veryansın ediyor. Şimdi ben Ekrem İmamoğlu'nu bütün Karadenizlilerin vicdanına teslim ediyorum. Bu kadar büyük bir hakareti Karadenizlilere söyleyemezsiniz. Nasıl söylersiniz böyle bir şeyi! Kendisini tanımıyorum. Belediye başkanı ama çok sağlıklı bir insan olmadığı buradan ortaya çıkıyor. Bu dil bir belediye başkanına hiç yakışmaz. Bu dil bizim insanımıza da yakışmaz, bir iftar sofrasında kullanılacak bir dil de değil.
"Çete nedir? TSK’ya göre söylüyorum; birden fazla kişinin bir araya gelip yasa dışı bir iş yapmasıdır. O yedi kişi bir araya geldi, yasa dışı bir iş yaptılar mı deniz. (İsmail Küçükkaya: Bunlar hâkim ama Kemal Bey) Bir kişinin belli bir yere gelmesinin kuralları vardır. Hâkim, kararlarıyla konuşur. Ben o yedi hâkime sormak istiyorum; aktılar ki seçimi iptal edemiyorlar, aynı kurul biz sandıklarda yanlış yaptık dediler. Kalktı seçimi iptal etti dediler. Şimdi kalkmış hukuka uygun karar verdik diyorlar Hayır efendim siz hukuka darbe yaptınız. İstanbullular hukuku o yedi hâkime rağmen düzeltecekler.
"(Ekrem İmamoğlu'nun öğrenci akbilinde indirim ve suda indirim vaatleri AKP'nin çoğunlukta olduğu İstanbul Meclis'inde kabul edildi) Rekabet iyi bir şey. Halk yararına. Ekrem Bey mazbatasını aldığı gün ertesi günden itibaren başlayarak neler yapacağını İstanbullulara gösterdi. Bir yazı gönderdi. Burada vaatlerini yazdı. Bu vaatlerin talimatını verdi şimdi onlar yapılıyor. Ekrem Bey 23 Haziran'dan sonra verdiği bütün sözlerin arkasında kapı gibi duracaktır. İmamoğlu verdiği sözlerin tamamını yerine getirecek. Kaç yıldır İstanbul'u yönetiyorlar da neden bunları yapmadılar? Önümüzdeki dönem göreceksiniz, Ekrem Bey gelince kucaklaşan bir İstanbul olacak. Binali Bey eskidir, Ekrem Bey yenidir. Binali Bey'in ufku bitmiştir, Ekrem Bey'in ufku yeni başlamıştır. Ekrem Bey'in dış dünyayla ilişkisi çok iyidir.
"(Saadet Partisi'nin seçime girme kararı) Köklü bir siyasi parti.
"Damat Bey diyor ki, 'Ekonomi dengelendi.' Ekonomide denge mi kaldı Allah aşkına!"
"(İşsizlik) Şu anda gerçek işsiz sayımız 8 milyon 475. Cumhuriyet tarihinde bu kadar işsiz olmadı. Bu işsizliğin sebebi ne? Bu işsizliğin olduğu yerlerde annelerin durumu ne? Hiç kimse bu annelerin durumunu düşünmüyor. Bu anneler akşam çocuğunu yatağa aç yatırırken Saray'dakiler bunun farkında mı? Çocuğuyla salonda buluşamayan bir babanın dramını Saray'dakiler biliyor mu? Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden bir babanın farkındalar mı? Bir değişim yapılmak zorunda. Göreceksiniz çok daha güzel değişimler olacak o zaman. Bir siyasetçi önce vatandaşını düşünecek. Damat Bey diyor ki dengelendi. Ekonomide denge mi kaldı Allah aşkına. Sen bunu farkında değil misin. Sanayici kapattı. Merkez Bankası'nın yedek akçeleri. Anadolu'da kadınlar yük olmasın diye kefen paralarını toplarlar. Merkez Bankası'nın yedek akçeleri Türkiye iflas ederse diye tutulur. Siz gittiniz yedek akçelere el koydunuz. Katar'dan uçağı neden aldı bedavaya?
"Sen o statları fakirin, fukaranın ödediği vergiyle yaptın"
"(İsmail Küçükkaya: Havalimanında uçaktan inerken sol tarafımda devletin VIP uçaklarımızı gördüm. 9 uçak saydım.) Toplam 13 uçak (İsmail Küçükkaya: 'Vay biz ne kadar büyük bir ülkeyiz' dedim. Bizim tasarruf yapmamız gerekmiyor mu?) Nedir bu lüks? Nedir bu hayat tarzı? Bunu anlatacak laf bulamıyorum. Geçen diyor ki Erdoğan 'O stadyumları biz yaptık' Yahu o stadyumları fakirin fukaranın vergileriyle yaptın. Köprüleri yandaşlara yaptın onun da parasını vatandaştan aldın. Üstüne olağanüstü paralar alıyorsun geçmek için.
"Bir slogandan neden rahatsız oluyorlar? (İsmail Küçükkaya: Erdoğan 'Her şey çok daha güzel olacak' dedi.) Söylesin, iyilikle yarışalım. Kalkıyorsun hırsızlık yaptılar, çaldılar. Kardeşim sen devlet değil misin? Hırsızlık yapanı bul, çıkar mahkemeye.
"Merkez Bankası'nın bağımsızlığını elinden aldılar. Damat Bey'in kesinlikle ekonominin başından alınması lazım. Ekonomiyi bilmeyen bir insan ekonomiyi yönetemez. Yoksulluğun, işsizliğin ne demek olduğunu bilmesi lazım. Damat Beyin bir eli yağda, bir eli balda. Milletle dalga geçiyor. Gerçeklerden kopmuş bir damat var. İki tane devlet var, Saray Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Saray devletinde her şey var. Bir de onun dışında TC devletindeki insanlar var. Bu insanlar pasivize edilmiş. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kalkınma planı yok. Devletin kurumlarında sıcak siyaset olmamalı.
"Hiç benim insanlarla ilişkilerim iyidir. Devlete hizmet eden herkese saygı duyarım. A partisi ile B partisi ile sohbet ederim. Düşüncelerim farklı olabilir ama saygı duyarım. Abdullah Gül tarafsızlığını koruyan bir Cumhurbaşkanıydı. Kendisiyle arada konuşurdum. Davutoğlu'nla da defalarca Türkiye'nin sorunlarını görüştük. Babacan'la herhangi bir ilişkim yok.
"Bunun arkasında bir bakan var"
"("İmamoğlu'nu suçla seni tahliye edelim" iddiası) Bunu yapanlar iktidar sahipleri. Bir bakan var bunun içinde. Bir gazeteci neden gidip içerideki tutukluyla görüşmesine izin verir? Yayından sonra size söylerim. O gazeteciyi o kişiyle kim buluşturdu. Herhangi bir gazeteci, ‘Ben gideceğim’ dese, nasıl izin veriyorlar bu gazeteciye. Nasıl görüşüyor bu gazeteci? Özlem Çerçioğlu kazanmasın, İmamoğlu kazanmasın diye kumpas kuruyorlar. Bunların onlardan farkı yok ki. Fettah Tamince FETÖ'cüdür. Fettah Tamince kimin adamıdır? Devlet adamıdır. Erdoğan'ın yanındadır.
"Allah aşkına akıl var mantık var!"
"Eren Erdem hangi gerekçeyle içeride? Sözcü gazetesinin yazarları. Allah aşkına akıl var mantık var. Necati Doğru'dan Uğur Düğndar'dan Emin Çölaşan'dan FETÖ'cü olur mu ya! Akıl var mantık var. Eskiden hiç değilse sahte delil üretiyorlardı. Şimdi onu da yapmıyorlar. Atın içeri diyorlar.
"(Haluk Asuman Savaş) Mahkemeye gidiyor mahkemeden KHK ile ilgili de kendi lehine karar da çıkıyor. Yani pasaportunun iptalini engelleyen bir karar da çıkıyor. Siz bir insanın göz göre göre ölümüne neden oluyorsunuz. Kimin boynuna olacak bunu vebali? Her şeyden ben sorumluyum diyor. Aç yatan çocuklardan ben sorumluyum diyor. Bana oy verin diyor, dolarla nasıl mücadele edilecek göreceksiniz diyor, gördük. Bir insan geriye 9 ayım kaldı diyor. İnsanda biraz vicdan olur ya.
"3600 ek gösterge için söz verdiler. Neden yapmıyorlar? Kanun teklifi getirdik, onlar da getirdi, AKP ile MHP bir araya gelip reddediyor.
"Ben de bağışta bulundum"
"Saadet Partisinin genel merkezinin inşası için o çerçevede bağışta ben de bulundum bir vatandaş olarak. Ekrem İmamoğlu kampanyası için de katkıda bulundum.
"30 kişilik koğuşta insanlar sırayla yatıyorlar. Askeri öğrenciler, Allah aşkına onların bir suçu yok. Komutanın emrine uymayan asker mi olur? Benzer birçok durum var. Osman Kavala. Neden içeride Allah aşkına. İçeride olmakla dışarıda olmak arasında aslında bir fark yok. Türkiye'yi açık cezaevine döndürdüler."