Nitelikli biçimde ''cinsel istismar'' ve ''kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma'' suçlarından da toplam 85 yıl 6 ay hapse mahkum edilen Gülışık hakkında takdiri indirim uygulanmadı.
Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasına, tutuklu sanık Gülışık ile maktul çocuklardan Ahmet Tuna ve Dilruba'nın babası Hamza Tekin, anneleri Leyla Tekin, ağabeyleri Ömer Tekin, ablaları İlknur Ekinci, maktul Türkan Ay'ın annesi Özlem Ay ile ailelerin avukatları Erol Aras ve Ayhan Öztaş katıldı.
Duruşmada, Gülışık'ın avukatının Bolu'da bulunması nedeniyle mazeret verdiği açıklandı. Mahkeme Heyeti Başkanı Bahattin Özbaş, bu duruma tepki gösterdi.
Maktullerden Türkan Ay'ın anne ve babası İbrahim ve Özlem Ay'ın avukatlığını yapan Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Erol Aras, mahkemenin talebi üzerine baro tarafından geçen celse görevlendirilen avukatın, baroya davadan çekilmek istediğini bildirdiğini anlattı.
Aras, ''Kimse sanığı savunmak istemiyor. Görevlendirilen avukat arkadaşımız davadan çekilmek istedi, aksi takdirde avukatlığı bırakacağını söyledi. Mazereti Baro Yönetim Kurulunca kabul edildi. Bir başka avukat görevlendirdik, ama o da Bolu'da bulunması nedeniyle mazeret vermiş'' diye konuştu.
Bunun üzerine, sanık için Ankara Barosundan bir kez daha avukat talep edildi ve duruşmaya ara verildi.
Baroca görevlendirilen avukat Soner Güder, yaklaşık bir buçuk saat süreyle dosyayı inceledikten sonra duruşmaya, saat 15.00 sıralarında tekrar başlandı.
Müşteki ailelerin avukatları, esas hakkındaki iddialarında, sanığın en ağır cezaya çarptırılmalarını istedi.
Cumhuriyet Savcısı Şükrü Cüneyt Hamdovalı, esas hakkındaki görüşünde, özetle, bayram nedeniyle şeker toplamaya çıkan 3 çocuğun, Gülışık'ın evine gittiğini, Gülışık'ın, ''Evde şeker yok, ama eşim şeker almaya gitti'' diyerek çocukları eve aldığını ifade etti.
Gülışık'ın, bir süre sonra ''Amca senin çocuğun var mı?'' diye soran Dilruba Tekin'i, ''Çocuğum yok, ama odadaki çocuk beşiğinde oynayabilirsin'' sözleriyle bir başka odaya götürdüğü, burada ağzını, ellerini ve ayaklarını koli bandıyla bağladığını anlatan Hamdovalı, Gülışık'ın, Dilruba'nın ardından, ''Kardeşim nerede?'' diye soran Ahmet Tuna'ya ''Kardeşin içeride oynuyor. Gel seni de götüreyim'' dediğini ve bir başka odada Ahmet Tuna'yı bantla bağladığını ifade etti.
Gülışık'ın, Türkan Ay'ın da ağzını ve kollarını bantla kapattıktan sonra cinsel saldırıda bulunduğunu kaydeden Hamdovalı, sanığın, ardından banyoda bıçakla Türkan Ay'ı öldürdüğünü bildirdi. Savcı Hamdovalı, sanığın sonrasında da ağızları bantla kapalı olan Dilruba ve Ahmet Tekin'i, burunlarını kapatmak suretiyle boğarak öldürdüğünü belirtti.
Savcı Hamdovalı, sanığın, ''suçu gizlemek, delilleri ortadan kaldırmak, suçun işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla 3 çocuğu öldürmek'' suçu ile her üç çocuğa karşı nitelikli biçimde ''cinsel istismar'' ve ''kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak'' suçlarından cezalandırılmalarını talep etti.
Savcı görüşünü açıkladığı sırada fenalaşan çocukların anneleri, polis eşliğinde dışarı çıkarıldı.
Sanık avukatı Güder, esas hakkındaki savunmasında, müvekkilinin çelişkili ifadeler verdiğini kaydederek, bu çelişkilerin giderilmesini istedi. Savcının görüşüne katılmadıklarını bildiren Güder, müvekkilinin öncelikle beraatını, mahkeme aksi görüşteyse lehlerine hükümlerin uygulanmasını talep etti.
Sanık Gülışık ise ''Avukatımın sözlerine katılıyorum. Verdiğim dilekçedeki konular araştırılırsa gerçekler ortaya çıkacak'' diye konuştu.
Son sözünün sorulması üzerine Gülışık, ''Tutuksuz yargılanmak istiyorum'' dedi.
Mahkeme heyeti, karar için duruşmaya ara verdi.
Bu sırada, Ahmet Tuna ve Dilruba'nın ağabeyi Ömer Tekin, sanık Gülışık'a ayakkabı fırlattı. Ayakkabı, salonda görevli jandarmaya isabet etti. Mahkeme heyetinin ikazda bulunduğu Ömer Tekin, polis tarafından salon dışına çıkarıldı.
Duruşmaya verilen aranın ardından karar açıklandı.
Buna göre Gülışık, ''3 çocuğu kasten adam öldürmek'' suçundan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildi.
Gülışık, 3 çocuğa da karşı nitelikli biçimde, ''cinsel istismar'' ve ''kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma'' suçlarından da toplam 85 yıl 6 ay hapse mahkum edilirken, hakkında takdiri indirim maddesi uygulamadı.
Maktul Türkan Ay'ın annesi Özlem Ay, AA'ya kararı, ''Giden geri gelmiyor. Ama, acımız bir parça hafifledi'' sözleriyle değerlendirdi.
Ay'ın annesi Aras ise ''Sanığın, olabilecek en yüksek cezaya çarptırılmasından memnunuz'' dedi.
-DAVANIN GEÇMİŞİ-
Kayseri'nin Talas ilçesinde, 21 Eylül 2009'da Ramazan Bayramı'nın 2. günü şeker toplamak için evlerinden çıkan ve geri dönmeyen 9 yaşındaki Ahmet Tuna Tekin, 6 yaşındaki kardeşi Dilruba Tekin ile aynı mahalleden arkadaşları 11 yaşındaki Türkan Ay'ı öldürüp cesetlerini Yozgat'ın Çayıralan ilçesi yakınlarında gömdüğü belirlenen Uğur Veli Gülışık, yaklaşık 1,5 yıl sonra yakalanarak tutuklanmıştı.
İddianamede, Gülışık'ın, ''suçu gizlemek, delilleri ortadan kaldırmak, suçun işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla tasarlayarak, çocuğa veya bedenen ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten adam öldürme, çocuğun nitelikli cinsel istismarı, çocuk veya kendini bedenen ve ruh bakımından savunamayacak kişiye cinsel amaçlı cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak'' suçlamalarıyla 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi ile 85 yıl 6 aya kadar ayrıca hapis cezasına çarptırılması istenmişti.
İddianamede, işlediği suçu itiraf ettiği belirtilen Gülışık, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada, suçlamaları reddetmişti.
Dava, ilk celsenin ardından güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti.(ZAMAN)