CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.
İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
Biz her tarafa gidiyoruz Recep Tayyip Erdoğan gidemeyecek. Milletin yüzüne bakamayacak. Yeter ki biz çalışalım. Çünkü bir millete doğruları söylüyoruz. Et ve Balık Kurumu’nu yeniden kuracağız. Doğu ve güneydoğuda hiç özelleştirme yapmayacağız.
40 yıldır çözülmeyen sorun nedir? Terör sorunudur. 40 yıldır çözülemeyen bu sorunun vebali siyaset kurumu ve politikacılarının omzundadır. 40 yıldır kan akıyor bu ülkede.
YÜREKTEN SÖYLEYECEKSİN
Edebiyat yapıyorlar analar ağlamasın diye. İyi güzel de analar ağlamaya devam ediyor bu ülkede. Bu lafı ederken yürekten söyleyeceksin.
Her şehit cenazesinden sonra “kanları yerde kalmayacak”. Neyi çözdün ki kanarlı yerde kalmadı?
Terörün çıktığı zaman doğan çocuklar şimdi 40 yaşında. Recep Tayip Erdoğan bu sorunu çözemez. Bu sorunun çözüm adresi CHP’dir. Bu sorunu çözecek olan biziz. Bu konuda ilk raporu yazan biziz.
Bu sorun çözülmedikçe Türkiye sağlıklı bir gelişme yaşayamaz. Bakın Anadolu boşalıyor. Hangi kent var kan kaybetmeyen. Nerede büyüme var. Biraz durumunu düzelten İstanbul’a geliyor. Adana’ya Mersin’e gidin bakın nasıl kan kaybettiklerini göreceksiniz.
BOYNUMUZUN BORCUDUR
Anadolu’yu ayağa kaldırmak bizim boynumuzun borcudur.
Gülyazı köyünde çoğu çocuk 34 vatandaşımız öldürüldü. Annelerini parayla susturmaya çalıştılar. Hangi anneye sorabilirsiniz “senin çocuğunun bedelinedir” diye. Revep tayip Erdoğan’a soruyorum “sen çocuğunun bedelini söyleyebilir misin”. Hangi ahlak hangi vicdan kabul eder bunu.
Kırk defa sorduk. Bu çocukların öldürülmesi emrini kim verdi. Bu emri hükümet verdi. Çünkü sınır dışı operasyon yetkisi hükümette. Parlamento bu yetkisi hükümete verdi.
İkinci sorum şu: bu istihbaratı sana kim verdi? Dut yemiş bülbül gibiler. Ses yok. O anneler bunu unutmayacak. Biz de unutmayacak. Gülyazı Köyü’ndeki köylüler biz Recep Tayip Erdoğan’ı Allah’a havale ettik diyorlar.
DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİLER
Memur Sen referanduma evet derken onları uyardık sizi kandırıyorlar dedik. Yine de gittiler evet dediler. Şimdi kandırıldık diyorlar. E günaydın… Amam bunlar üç gün kahramanlık yapıp sonra tıpış tıpış gidip toplu sözleşmeyi imzalayacaklar. Çünkü bunların kahramanlığı üç gündür.
Totaliter zihniyet bulaşıcıdır. Bu hastalık yayıldığında ülkeler bu zihniyete teslim olur. Yöneticiler baskıcı olur. Demokrasi ve özgürlüğün ise bir bedeli vardır. Bu bedeli ödeyenler ise tarihin her döneminde aydınlar olmuştur.
Korkan olan bir adamdan aydın olmaz. Aydının direnmesi toplumun umutsuz olmadığını gösterir. Sorumluluk üstlenmeyen bir kişi aydın değildir.
Toplumu çaresiz kılmak aydının direnmemesiyle başlar. Diktatöre teslim olan bir aydın görevini yapmıyor demektir.
Günümüzde Türkiye’de herkes telefonlarının dinlediğinden şüphe ediyor. O zaman bu ülkede demokrasi yoktur demektir.
Tarih direnen aydınları yazacaktır, teslim olanları değil.
Basına görevini hatırlatmak, cesaretlendirmek ona sahip çıkma politikacı olarak benim görevimdir. Basın bizi eleştirebilir. Eleştiriden ders alan bir siyasi anlayıştan geliyorum.
AĞZINDAN ÇIKAN LAFA BAK
Bekir Coşkun için “Kaleminden pislik akıyor” diyen bir başbakan var. Bir Başbakan'a yakışır mı? Sen ağzına bak. Ağzından çıkan lafa bir bak önce.
Demek ki Bekir Coşkun kendisini tarihe yazdırdı, seni de tarihin çöp sepetine atacak bunu unutma. Gerçek demokrasi ve özgür basın olsaydı bir başbakan böyle bir laf edemezdi, etseydi medya o lafı ona yedirirdi.
Recep Tayyip Erdoğan absın özgürlüğünün sınırlarını belirleyecekse o ülkede demokrasi yoktur demektir. Bugün Bekir Coşkun’a yapılan yarın bir başka gazeteciye de yapılır.
En az üç gruptur söylüyorum: Türkiye’nin en büyük sorunu siyasi ahlaktır.
Basın mensubu diğer mesleklerden çok farklıdır. O kamuyu aydınlatacaktır. Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasıyla darbe yapanların kafası aynıdır. Bu anlayış firavun anlayışı, bunu yapan da firavunlaşan adamdır.
Recep Tayyip Erdoğan il başkanı olduğu dönemde başkanlığa karşı çıkarak “Başkanlık ABD emperyalizminin bir tavsiyesidir” diyor.
Suriye konusunda CHP’nin politikasını anlayamamış Recep Tayyip Erdoğan sen zaten anlayamazsın ki. Anlaman için düşünmen lazım. Kendini egemen güçlerin politikalarına endekslediysen anlayamazsın.
Anlamak için özgür düşünmek lazım. Hele hele ruhunda dokusunda Kuvay-ı Milliye ruhu olmayan bizi hayatta anlayamaz. İradesini özgürce kullanamayan batının egemen güçlerinin çözmeliğini yapan insan bizi anlayamaz.
Recep Tayyip Erdoğan boşuna yorulma sen bizi zaten anlayamazsın ama biz seni çok iyi anlıyoruz ve kimlere hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz.
“Tek din, dil değil din din” diyen adam… Aradan bir süre geçti düzeltmenler çıktı ortaya “Efendim vatan diyecekti din dedi” dediler. Sonra çıktı “dilim sürçtü” dedi. Sayın başbakan senin dilin değil iktidarın da sürçtü.
Hayatımda bu kadar yalancı bir politikacı görmedim.
7 ay önce kredi derecelendirme kuruluşu S&P’yi övüyordun şimdi neden bağırıyordun. Anlamak mümkün değil.
Demokrasi ancak bedel ödenerek yakalanabilir. Sayın Recep tayip Erdoğan kavgaya gerek yok. Demokrasi mi istiyorsun gel arkadaş Kenan Evren2in getirdiği yasaları değiştirelim.
Geliyor mu? Gelemez. Diktatör kafasında olan biri demokrasiye mi inanır. Daha düne kadar demokrasiyi küfür rejimi olarak tanıtmıyorlar mıydı?